1 Nisan 2024 Pazartesi

Uygur Şair - Yazar ve Film Yönetmeni Tahir Hamit İzgil'e, John Leonard Ödülü Verildi

 


Modern Uygur edebiyatının  önde gelen isimlerinden Doğu Türkistan Uygur Türkü  şair-Yazar ve Filim yapımcısı Tahir Hamit  Izgil, ABD’de edebiyat alanında verilen  en prestijli ödüllerinden olan John Leonard Ödülüne Layık görüldüğü açıklandı. 

Modern Uygur edebiyatının usta kalemi Tahir Hamit  Izgil  2017 yılında  Çin’in  işgalindeki  ana yurdu  Doğu Türkisan’daki soykırım ve baskı politikalarından dolayı ABD’ye göç etmek zorunda kalan Uygur yazarlardan biri. Izgil ayrıca şair ve filim yönetmenı olarak tanınıyor.Yaptığı filimler özellikle Kaşgar’daki Sohbet(Kaşgar’aki Paranğler) adı ile yaptığı Tv.dizisi  Uygurların sosyıl hayatı,aile hayatı ve Uygur kültürü için çok önem arz ediyor.  Izgil’in ABD’ye göç ettikten sonra  kaleme aldığı  “Gece Tutuklanmayı Beklerken” adlı eseri ABD’nin edebiyat alanındaki John Leonard Ödülü’ne layık görüldü.

Doğu Türkistan’da Çin’in kültür soykırım devam ediyor. Çin yönetimi işgal ettiği Doğu Türkistan’da Uygur Edebiyatını, Uygur Türkçesini ve kültürünü yasaklıyor. Bölgedeki aydın, yazar, şair ve akademisyenleri bir bir katlediyor ve ya toplama kamplarına gönderiyor.

Tahir Hamut Izgil, 1969 yılında Doğu Türkistan’ın kadim şehri Kaşgar yakınlarındaki küçük bir kasabada doğdu. Izgil, ilk şiirini 1986’da yayımladı ve o zamandan beri Uygur edebiyatının modern şairlerden biri olarak tanınıyor. 1990’ların sonlarında film yönetmeni olarak çalıştı. Daha sonra kendi filim yapım şirketini kurdu ve uzun metrajlı filmleri, belgeselleri ve diğer projeleriyle tanındı. Doğu Türkistan’daki baskının ve soykırımın arttığı yıllarda, yurt dışına çıkmayı başaran Izgil, şu anda eşi ve iki kızıyla birlikte ABD’nin Washington şehrinde yaşıyor. ABD.Kongresi’nde Tanık olarak Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerini anlattı ve  çeşitli etkinlikler ,Toplantılar ve bilimsel içerikli ve sempozyumlarda Doğu Türkistan’da yaşanmakta olan soykırım ve baskıyı anlatmayı sürdürüyor. Onun Çin’in Doğu Türkistan’daki insanlık suçları ile etnik soykırımlarını konu alan “Gece Tutuklanmayı Beklerken” adı biyografik romanı şimdiye kadan İngilizce,Almanya,Çince olarak yayınlanmış bulunuyor.Türkçe olarak Türkiye’de neşredilmesi bekleniyor.

Kaynak : Qırım haber Ajansı-QHA

Attila İlhan - An Gelir

 

an gelir
paldır küldür yıkılır bulutlar
	gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
		o eski heyecan ölür
an gelir biter muhabbet
	çalgılar susar heves kalmaz
		şatârâbân ölür

Bedri Rahmi Eyüboğlu

 


Bedri Rahmi Eyüboğlu, Türk edebiyatının ve çağdaş Türk resim sanatının duayen isimlerinden birisi. Kendisi 1911 yılında Giresun’da dünyaya geldi ve Trabzon Lisesi'nde eğitim gördüğü sırada öğretmeninin cesaretlendirmesiyle beraber resme yönelerek kariyerini bu alanda ilerletmeye karar verdi. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'ne girdi. Nazmi Ziya ve İbrahim Çallı gibi önemli ressamlardan ders aldıktan sonra Paris’e gidip Andre Lhote’la birlikte çalışma fırsatı yakaladı. Bunun yanı sıra amatör olarak kaleme aldığı şiirleri Yeditepe, Ses, Güney, İnsan, İnkılapçı Gençlik ve Varlık gibi dergilerde yayımlandı.

Bedri Rahmi Eyüboğlu - Karadut

 


Karadutum, çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Agaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem balımsın a gülüm
Günahımsın, vebalimsin.

Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum
Karadutum, çatal karam, çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın.

II

Sigara paketlerine resmini çizdiğim
Körpe fidanlara adını yazdığım
Karam, karam
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
Sıla kokar, arzu tüter
Ilgıt ılgıt buram buram.
Ben beyzade, kişizade,
Her türlü dertten topyekün azade
Hani şu ekmeği elden suyu gölden.
Durup dururken yorulan
Kibrit çöpü gibi kırılan
Yalnız sanat çıkmazlarında başını kaşıyan
Artık otlar göstermelik atlar gibi bedava yaşayan
Sen benim mihnet içinde yanmış kavrulmuşum

N'etmiş, n'eylemiş, n'olmuşum
Cömert ırmaklar gibi gürül gürül
Bahtın karışmış bahtıma çok şükür.
Yunmuş, yıkanmış adam olmuşum.

Karam, karam
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
Sensiz bana canım dünya haram olsun.



Aziz Nesin - Ölüme Eğilmek

 

Uyumaya değil
Rüyalarıma gidiyorum
Orada yaşayacağım isteğimce
Uyanıkken hiç yaşayamadığım
Hepsi de gençti güzeldi
Sevdim sevildim diye aldanarak
Son gördüğüm onlar olacak
Bunca yıldır sevgiye dayanamadığım
Ölüme değil
Sonsuzluğa gidiyorum
Orda dinleneceğim gönlümce
Yaşarken hiç mi hiç dinlenemediğim
Kalemim yine elimde
Kağıtlarım da önümde
Son uykusunda düşecek başım
Sağlığımda hiç eğmediğim

Âsâf Hâlet Çelebi - Adımı Unuttum

 

adımı unuttum
           adı olmıyan yerlerde
ne in
           ne cin
                      ne benî âdem

zamanlar içinde
kuşlar uçuyor
kervanlar geçiyor
                     bir iğne deliğinden

çarşılar kuruluyor
sarayları oyuncak
           insanları karınca şehirler
zamanları gördün mü
                    bir iğne deliğinden

adımı unuttum
           adı olmayan yerlerde
geçip gidenlere bakarak

Fuzuli - Gazel (Aks-i ruhsârın ile oldu müzeyyen mir’ât)

 

Aks-i ruhsârın ile oldu müzeyyen mir’ât
Beden-i mürdeye feyz-i nazarın verdi hayât
Benzetirdim kayd-i mevzûnunâ fi’l-cümle eger
Cân içinde elif etseydi kabûl-i harekât
Hat bu mazmûn iledir tarf-i zenahdânında
Ki bu zindânın esirine yok ümmîd-i necât
Gamze peykânın eder âşıka çeşmin sadaka
Öyle kim merdüm-i mün’im vere muhtâca zekât
Âferin cevher-i makbûlüne kim âlemde
Mümkün olmaz bu sıfât ile ki sensin bir zât
Ey Fuzûlî verâ zühd ile mu’tad oldun
Bilmedin hâlini bî-hûde geçirdin evkât
(Fâ i lâ tün fâ i lâ tün fâ i lâ tün fâ i lün)


Faig Balabeyli'nin doğumunun 60. yıl dönümü ve "Bir Denizcinin Hayatı" kitabının tanıtım töreni

 

19 Mart'ta Azerbaycan Yazarlar Birliği'nin (AYB) "Natavan" kulübü

19 Mart'ta Azerbaycan Yazarlar Birliği'nin (AYB) "Natavan" kulübünde ünlü şair Faig Balabeyli'nin doğumunun 60. yıl dönümü ve "Bir Denizcinin Hayatı" kitabının tanıtım töreni düzenlendi.

Etkinliğin sunucusu, AYB Uluslararası İlişkiler Sekreteri, şair-çevirmen, deneme yazarı Salim Babulaoğlu, Faig Balabeyli'nin yaratıcılığının erdemlerini anlattı. Jübile'yi 25 yılı aşkın süredir tanıdığını ve o günden bu yana imzasını hep aklında tuttuğunu kaydetti.

Yönetim adına jübileyi tebrik eden AYB Başkan Yardımcısı Rashad Majid, kendisine AYB sekretaryası kararıyla F. Balabeyli'ye verilen "Ahmed Javad" fahri diplomasını takdim etti.

Halk şairi Milletvekili Sabir Rüstemhanlı ise Faig Balabeyli'nin şiir, düzyazı ve gazeteciliğine değinerek, şu anda denizle ilgili edebi örneklerin tek yazarı olduğunu söyledi.

Daha sonra şair, Cumhurbaşkanlığı emeklisi Vasıf Süleyman, jübileyle ilgili geniş kapsamlı bir konuşma yaptı. Faig'in 60. doğum gününe ulaştığını söyledi: "Faig 60. doğum gününe sevinç, üzüntü ve acı dolu bir hayatla ulaştı. Parlak yüzlü annesi Hadiga'nın yıldönümünden kısa bir süre önce vefat etmesi, Faig'i seven herkes için ağır bir kayıp oldu. Annemiz mübarek olsun. 

Faig Balabeyli 60'ıncı yaşını "Eh, ayrılık ne yazık", "Sana yazılan şiirler", "Burada sıkılmazsın", "Yeşil uykulu deniz", "Sana yazılan şiirler", "Bayıldan bayıra" şarkılarıyla kutladı. ", "Yağmurdan sonra" sanatsal, "Durdurulamaz alarm düdüğü" ", "Bakü Körfezi-20 Ocak" gazetecilik kitapları, AYB üyesi, "Adabiyyat gazetesi" yayın kurulu üyesi, hem yaratıcı hem de genel yayın yönetmeni Mustaqil.az sitesinin gemi kaptanı, "Denizcilere Sosyal Destek" Halk Birliği Başkanı, Cumhurbaşkanlığı akademisyeni ve birçok edebiyat ödülü sahibi olarak geldi.

60 yıllık ömrünün 40 yılı dostluğumuzun arka planında, laf denizleri arasında geçti. Hayatın engebeli yollarında ne sözüne ne de denize vefasız olmadı. Tepeden tırnağa kelimelerle ve denizle kaplı. Faig Balabeyli'nin hayat çizgisi Celilabad bölgesinin Sabirabad köyünden edebiyatın beşiğine, edebiyattan denize, denizden basına, arada sırada Bayil'den sözlü özür dilemek, sonra da bunları dile getirmek için dolambaçlı yollardan geçmişti. hep birlikte yaşıyoruz... Sonra Faig'i bu kitapları yazdığı için hapse atmaya değer dedim. Bu güne gelmesinin en güzel şeyini de şöyle anlattı:

Bu dünyayı görmeye geldim

Zaten her şeyi yoluna koydum.

ellerimin üzerinde yürüyorum

Yorulan bacağımı dinlendirdim.

 

Var mısın bilinmez, yok musun bilinmiyor,

Tıpkı senin gibi uykum da gözlerimden alındı.

Göğsümü işaret edip şarkı söylediğini gördüm.

Bu yüzden kalbimi köşeye koydum."

V. Süleyman daha sonra Faig Balabeyli'nin reklamcılığından, Bakü Körfezi'nde o korkunç gecede görev yapan kahraman denizcilerimizin fedakarlıklarını anlatan "Heyecanların Durdurulamaz Düdüğü" ve "Bakü Körfezi-20 Ocak" kitaplarından bahsetti. 34 yıl önce hayatında bir aşama olan "Yeni Haber" gazetesinde editörlük faaliyetlerinden bahsetmişti.

Vasıf Süleyman, "Denizcilere Sosyal Destek" Kamu Birliği'ndeki faaliyetlerinin şu sözle bağlantılı olduğunu söyledi: "Denizcilere Sosyal Destek" Halk Birliği, Faig'e bu millete hizmet etmek için ek fırsatlar verdi. Bugüne kadar o Birliğin çizgisinde "Karabağ Savaşının İlk Muzaffer Generali" (General, Milli Kahraman Polad Haşimov hakkında), "Vatanseverlik Savaşında Denizcilerimiz", "Onlar Kahramandır", "Bakü Körfezi - Ocak" 20”, “Vatan Gibisin”, “Gemilerin Emniyetli Kullanımı” kitapları yayımlandı. Birçoğunu kitap çıkmadan önce okumuştum. Bugün sunulan "Denizcinin Hayatı" kitabı DSD PU'nun hazırladığı bir sonraki kitaptır. Faig Balabeyli kitaba bu başlığı tesadüfen seçmedi. Bir denizcinin yaşamının karmaşasını ve tuhaflıklarını kim daha iyi bilebilir... Denizciler elbette. Bu nedenle Faig bu hayatı okuyucuya denizcilerin diliyle sunmayı tercih etti. Biz denizi de seviyoruz, yazarın önsözünde yazdığı gibi: "Hepimiz denizi seviyoruz (deniz derken, Hazar Denizi'ni kesin olarak anlamak gerekir), çünkü yazın sıcağında kıyısında dinleniyoruz, nefes alıyoruz. Seaside Park'ta oluşturulan temiz havada olta atarak balık bile tutuyoruz, daha ne umuyoruz. Ama denizi kıskanmaya sadece onların hakkı var. Sırf denizi herkesten çok sevdikleri için... Kesinlikle hayır! Çünkü denizi karşılıksız seviyorlar, çünkü dünya sularında yüzerken bile Azerbaycan ve Hazar Denizi sevgisini yüreklerinde canlı tutuyorlar." Bir denizcinin deniz aşkı ayrı bir dünyadır. Onun taslağını okuduğumda nasıl şaşırdım, siz de öyle.

Yaklaşık kırk yıl önce Deniz gazetesinde Faig hakkında bir yazı yazmıştım. Bu onun hakkında yazılan ilk makaleydi. Yazının adı ne biliyor musunuz?.. DENİZLERİ KISKANIYORUM... Yılların başından gelen aşinalığa, yakınlığa bakın. Kırk yıl sonra Faig, denizden nefret edenler hakkında bir kitap yazdı."

Ardından AYB'nin sekreterleri Elçin Hüseyinbeyli, İlgar Fahmi, şair ve yazarlar Gasham Najafzadeh, İbrahim İlyaslı, Hüseyin Sözlü, Naringul Nadir, Alamzar Sadıkgizi, İbrahim Rüstemli, Khatira Rahimbeyli, Natig Muhtarli, Nazirmammad Zohrabli, Mina Rashid, Lilpar Jamshidgizi, Tarana Mammad, Sevinj Elsevar., BSU öğretmeni, bilim adamı Shafiga Khabibova, Tahir Mammadli, Alem Kangarli, Faig'in okuyucuları, meslektaşları, "IST-Services Ek Eğitim Merkezi" Genel Müdürü Orkhan Khalilzade, ASCO Başkan Yardımcısı, Uzak Yolculuk Kaptanları, Muhtar Akhundov, Azerbaycan Devlet Denizcilik ve Liman Ajansı başkan yardımcısı olan Cumhurbaşkanı Şahlar Memmedov'un kişisel emeklisi, gemi kaptanları Ramiz Huseynov, Atesh Javadov, Khoshgun Azimov, Javanshir Rajabli, Farhad Allahverdiyev, Rita Rzaguliyeva, Asif Orujov, Hidayat Atakishiyev, Vafadar İbrahimli ve diğerleri ise Faig Balabeyli'nin yaratıcılığının farklı yönlerinden bahsederek jübileyi kutladılar.

Etkinliğin sonunda bir konuşma yapan Faig Balabeyli, katılan herkese teşekkür etti.

Tural Balabeyli

525. Gazete

Elşad Nəsirov - Nizami Gəncəvi poemalarında Məhəmməd peyğəmbərin vəsfi


Şərq klassik ədəbiyyatında qəsidənin məzmun və formalarına görə növlərindən biri də nətdir. Nət, qəsidənin Məhəmməd peyğəmbərin vəsfinə həsr olunmuş janrdır. Lirik şeir və poemaları ilə dünya şöhrəti qazanmış Nizami Gəncəvi də, təbii ki, bu janra müraciət etmədən keçməmiş, beş poemasının hamısının əvvəlində islam peyğəmbərinin bəşəriyyətə əxlaq və ədəb nümunəsi olduğunu önə çəkmişdir.

Fikirlərimizin sübutu olaraq Nizaminin poemalarına xronoloji ardıcıllıqla müraciət edək.

31 Mart 2024 Pazar

Azim Suyun - O‘zlik



Milliy o‘zligini bilmagan millatlar boshqa millatlarga yemish bo‘lgay.

(Mustafo Kamol Otaturkning maqbarasi devoridagi yozuvlardan.)

Ming eshitgandan bir ko‘rgan a’lo, deb bekorga aytmaslar ekan. Turkiyaga bir haftalik safarim va unda ko‘rganlarim bisyor kitoblardan o‘qiganlarimdan, so‘nggi paytlarda borgan, kelgan do‘stlarimdan eshitganlarimdan albatta, ma’qulroq kechdi desam xato qilmagan bo‘laman.

Moskvaning Sheremetevo qo‘nalg‘a (aeroport)sidan ko‘tarilgan uchoq (samolyot)imiz uch yarim soat deganda Istanbulga qo‘ndi. Uchoqda asosan markazliklar edi. Ular katta-katta safar to‘rvalarini sudrashib (keyin bilsam, chayqovchilikning uyini kuydiradiganlar shunday uchoqlarni to‘ldirishib qatnar ekanlar) apil-tapil tushib ketishdi. Uchoqda o‘nga yaqin odam, bir qozoq bovurdosh akademik va men qoldim. Biz Anqaraga havo yo‘lini davom ettirishimiz kerak edi. «Turkiy uluslar she’riyatida turk tili» mavzusida bo‘ladigan xalqaro to‘plandi (simpozium)ga shoshilardik.

Mehmed Akif Ersoy - Hasta (Safahat'tan)