13 Şubat 2025 Perşembe

Mehmed Akif Ersoy - Dirvas (Safahat'tan - 26)

 

Derler ki: Ümeyye’den Hişâm’ın
Devrinde, yakınlarında Şâm’ın,
Üç yıl ekin olmamış kuraktan.
Can kaydına düşmüş artık urban .
Her hayme mezâr olup kapanmış:
Altında beş on kadîd uzanmış!
Bakmış ki meşâyih-i kabâil :
Sıyrılmayacak bu derd-i hâil;
Bir karyede toplanıp, demişler:
Durdukça helâkimiz mukarrer.
Mâdem ki şüyûhuyuz bu halkın,
Kalkın gidelim Hişâm’a, kalkın.
Bir duysa Halîfe’miz bu hâli;
Var merhamet etmek ihtimâli.
Hiç ak sakalıyla bir alay pîr,
Eyler de Emîr’e hâli tasvir,
Görmez mi o, halkı rahme şâyan?
Sultansa da taş değil ya: İnsan!

12 Şubat 2025 Çarşamba

Orhan Seyfi Şirin - Saçlarını Zindan Zindan Sal Bu Gün


Bu sevda aklımı baştan alalı
Bir hırçın denizim deli dalgalı
Bir Yunus ol göğsü pul pul kınalı
Gözlerime birer birer dal bu gün

11 Şubat 2025 Salı

Elif Yavaş - Halk Şairimiz Safiye Samyeli İle Şiir Üzerine Röportaj

 


      Çok sevdiğim Ege Bölgesine, o sımsıcak Egelilere konuk olalım hep beraber. Bir Samyeli rüzgârı uçuşsun saçlarımızda. Bu kez Samyeli rüzgârı sıcak iklimin, çöl yaşamının havasından değil de yeşillikleriyle göz alan Ege Bölgesinden coşup üfürsün bizleri. Şiirin dalgalanışı Samyeli rüzgârıyla türkü tüttürtüp Safiye Sultan ile muhabbeti muştulasın. Afyonkarahisar doğumlu ama ömrünün tamamı Denizli’de geçmiş olan Denizlili bir hanımefendi ile röportaj yapmak istedim bu kez. Kendisine 2018 yaz ayında röportaj yapma teklifi sunduğumda o yoğunluğuna rağmen beni kırmayan bir bayan. Araya Kurban Bayramı, yaz tatili, şiir etkinlikleri gibi tatlı telâşlar girince onunla olan sohbetimiz okulların açılmasıyla güz dönemine sarktı (beni affetsin). Denizli’nin Safiye Sultan’ını, Halk Şairimiz Safiye Samyeli’yi takdim etmek istedim okurlarıma. Kendisi Denizli İl Halk Kütüphanesinin “en çok okuyan okur” dalında il birincisi olan, sosyal medyada renkli sayfalarda şiir sayfası oluşturan, dernekler ve şiir programlarıyla koşuşturan, bestelenmiş eserleri ve kitapları olan, sesiyle de yurdumun güzel türkülerine dem olan bir şairimiz. Kelâmı fazla uzatmadan sözümü Halk Şairimiz SAFİYE SAMYELİ Hanım’a bırakıyorum. Gelin tanış olalım, günümüzü şiirle tatlandıralım!

10 Şubat 2025 Pazartesi

Alisher Navoiy - G'azal - 1 (Badoyi' ul-bidoya)

 

Ashraqat min  aksi shamsil-ka`si anvorul-xudo,
Yor aksin mayda ko`r, deb jomdin chiqti sado.

G`ayr naqshidin ko`ngul jomida bo`lsa zangi g`am,
Yo`qtur, ey soqiy, mayi vahdat masallik g`amzudo.

Ey xush ul maykim, anga zarf o`lsa bir sing`on safol,
Jom o`lur getinamo, Jamshid ani ichgan gado.

Jomu may gar buyladur, ul jom uchun qilmoq bo`lur
Yuz jahon har dam nisor, ul may uchun ming jon fido.

Dayr aro hush ahli rasvo bo`lg`ali, ey mug`bacha,
Jomi may tutsang meni devonadin qil ibtido.

Toki ul maydin ko`ngul jomida bo`lg`ach jilvagar
Chehrayi maqsud, mahv o`lg`ay hamul dam moado.

Vahdate bo`lg`ay muyassar may bila jom ichrakim,
Jomu may lafzin degan bir ism ila qilg`ay ado,

Sen gumon qilg`ondin o`zga jomu may mavjud erur,
Bilmayin nafy etma bu mayxona ahlin, zohido.

Tashnalab o`lma,  Navoiy, chun  azal  soqiysidin
«Ishrabu yo ayyuhal-atshon» kelur har dam nido.

Ali Şir Nevai, Doğumunun 584. Yılında Türk Dünyasında Anıldı

 

Ali Şir Nevai, doğumunun 584. yılında Özbekistan başta olmak üzere bütün Türk dünyasında anıldı.

9 Şubat 1441'de bugünkü Afganistan’ın Herat şehrinde doğan Ali Şir Nevai, yazdığı divanları ve gazelleriyle Çağatay Türkçesini geliştirdi ve yaygınlaştırdı.

Çağdaş Özbekçenin temellerini atan Nevai, hayatı boyunca Türkçenin zenginliğini göstermeye çalıştı.

Bu yıl doğumunun 584.yılı münasebetiyle Özbekistan'ın başkenti Taşkent ve dünyanın bir çok şehrinde anma törenleri düzenlendi.

Nevai şehrinde de “Ali Şir Nevai ve Şark Rönesansı” konulu 4. uluslararası sempozyum yapıldı.Sempozyum'a Türkiye başta olmak üzere bir çok ülkeden bilim insanları katıldı. 

Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev sempozyuma yolladığı mektupta,  “Hazreti Mir Ali Şir Nevai’nin son derece zor şartlarda milli ve evrensel idealleri yükselttiğini, Özbek edebi dilini kurduğunu ve ölümsüz ruhunu, kudretini ve zarafetini her bakımdan ispat ettiğini söylersek, gerçek bir manevi cesaret örneğidir.” dedi.

Özbek dili ve edebiyatının kurucusu kabul edilen Ali Şir Nevai anısına, uluslararası sempozyum düzenlendi.

9 Şubat 2025 Pazar

Ömer Seyfeddin - Topuz



Karaman'ın koyunu,

Sonra çıkar oyunu...

(Atasözü)

Küçük başkentin karışık sokakları bugün çok kalabalıktı. Tıpkı ilkbaharda bir bayram gibi... Bütün kadınlar, bol beyaz yenli sırma yelekli pazar kıyafetlerini giymişler, beyaz poturlu dinç erkeklerin dolu testilerle sundukları şarapları içerek coşuyorlardı. Genç, ihtiyar, kadın, çocuk... Nihayetsiz bir "hurra" zinciri, bağırarak, sallanarak kalabalığın içinden geçiyor, canlı bir girdap dalgası hâlinde döne döne sarayın meydanında birikiyordu. Kilisenin çanları uğulduyordu. Saray kapısının önünde cesur Boyar[1] atlıları saf saf olmuş, bekliyorlardı. Sabahtan beri çektiği şaraplarla epeyce başı dönen meşhur kumandan tolgasının siperini geri itti. Atının ağır üzengileri üstünde biraz kalktı, ileriye baktı. Yanındaki kıdemli subayına:

— Daha görünmüyorlar... dedi.

8 Şubat 2025 Cumartesi

Hüseyin Nihal Atsız - Mutlaka Seveceksin

 

Sevda gibi bir gizli emel ruhuna sinmiş;
Bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş.
Gökten gelerek gönlüne rüzgar gibi inmiş,
Bir sır ki bu, ölsen bile asla açamazsın...

7 Şubat 2025 Cuma

Ömer Seyfeddin - Vire

İki senedir Goça taraflarını alan, talan eden on altı bin kişilik Türk ordusundan şimdi, bu kalede yadigâr gibi yüz elli asker kalmıştı. Onlar da işte iki yazdır padişahın gelmesini bekliyorlardı. Mutlaka alınacak olan "Kızılelma"nın yolu buradandı. Sonbahar başında bir gece Hamza Bey'in ulaklarından bir genç gelmişti. Ondan padişahın Acemistan hududunda olduğunu öğrendiler. Gerçi cephaneleri çoktu. Silahları mükemmeldi. Lakin ancak daha üç dört aylık erzakları vardı. Ne yapacaklardı? "Tata"ya giden geçitler kapalıydı. Etrafta her çeşit kuşlar uçuşuyor... Ama hiçbir kervan geçmiyordu.

Hüseyin Nihal Atsız - Yolların Sonu

 

Bu gün yollanıyorken bir gurbete yeniden
Belki bir kişi bile gelmeyecektir bize.
Bir kemiğin ardında saatlerce yol giden
İtler bile gülecek kimsesizliğimize

Ziya Osman Saba - Sebil ve Güvercinler


Çözülen bir demetten indiler birer birer,
Bırak, yorgun başları bu taşlarda uyusun.
Tutuşmuş ruhlarına bir damla gözyaşı sun,
Bir sebile döküldü bembeyaz güvercinler...

6 Şubat 2025 Perşembe

Türklük Biliminin Büyük Hocası Zeynep Korkmaz Vefat Etti

Türklük biliminin farklı meselelerine dair yaptığı çalışmalar ve hazırladığı eserlerle Türk diline önemli hizmetleri olan, Türklük biliminin ulu çınarlarından Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, 6 Şubat 2025 tarihinde vefat etti.

5 Şubat 2025 Çarşamba

Mikayıl Müşfiq - Həyat sevgisi

Ah, mən gündən-günə bu gözəlləşən
İşıqlı dünyadan necə əl çəkim?
Bu yerlə çarpışan, göylə əlləşən
Dostdan, aşinadan necə əl çəkim?

4 Şubat 2025 Salı

Alisher Navoiy - Badoyi' ul-bidoya, Debocha

 

    Fasohat devonining g`azalsaroylari tab` maxzanidin sho`ridahol oshiqlar xirmani joniga o`t solg`udek bir otashin la`l nazm silkiga torta olmag`aylar, agar so`z debochasin ul soni` javohiri hamdi bila murassa` qilmag`aylarkim, ishq ahlin olmosi lison sharafi va gavhari bayon lutfi bila soyir insonning durratul-toji qildi.

Subhonallohu huval-aliyul-mutaol,
Kim ayladi ishq bahrini molomol.
Insonni chu anda soldi g`avvos misol,
Ham gavhari hol berdi, ham durri maqol.

2 Şubat 2025 Pazar

Mehmed Akif Ersoy - Bir Mersiye (Safahat'tan - 25)

 


(Henüz, ondokuz-yirmi yaşlarında iken, bu cihân-ı zulmete vedâ ederek, âlem-i nûrânûr-ı dîdâra yükselen yâr-i cânım Hilmi hakkında)

Nihâyet oldu nazardan nihân o nûr-i mübîn,
Peyinde kaldı ufuklarda bir hayâl-i defîn !
Zevâl, o emr-i tabî’î kemâle derpeydir:
Fezâda yükselen encüm olur ufûle karîn ;
Fakat bu necm-i emel sanki berk-ı hâtıf idi,
Ki birden etti gurûbuyla ufku leyl-âkîn .
Tenezzül etmedi nâsûta, döndü lâhûta;
Kemîne pâye-i iclâli oldu ılliyyîn .
Hayâli yâd-ı hazînimde, ruhu bâlâ-gerd ,
Vücûdu bister-i makberde iğtirâb-güzîn ...
Tehallül eyledi gûyâ o nûr-i yekpare,
Nigâh-ı bârika-bîn oldu bir de hârika-bîn !
Bir âsûmân-ı celâlin muhîti oldukça,
Nazarda arş ile yeksân olursa çok mu zemîn?
Kitâbe, seng-i mezârında hep kitâb-ı ledün;
Sirâc, fevk-ı serinde ziyâ-yı nûr-i yakîn .
Sütûnu merkadinin Hakk’a yükselen tehlîl;
Revâkı meşhedinin nâzilât-ı arş-ı berîn .
Zemîn-i hâkine ferrâş dest-i nâz-ı nesîm;
Fezâ-yı kabrine sâkî sehâb-ı nesr-âyîn .
Nücûm, türbesinin türbedâr-ı bîdârı;
Bahâr, lâhdine pûşîde sütre-i rengîn.
Açılmadan kuruyan gonce-i izârı için
Seherde nevha-i bülbül terâne-i Yâsîn!
Havâda mevcesidir şehper-i melâikenin,
Eden riyâh değildir bu servilikte enîn.
Leyâl o tayf-ı lâtîfin harîm-i ismetidir;
Şafak ki hâtıra-i iğtirâbıdır, ne hâzin!
Bütün mekân, nazarımda o rûha nüzhet-gâh ,
Eğerçi yükselerek oldu lâmekanda mekîn.

Ziya Gökalp - Türk Oğullarına

 

Kâzım Karabekir Paşa’nın Gürbüzler Ordusu'ndaki yetimler

Düşman yine öz yurduna el attı,
Mezarından Ata'n kılıç uzattı,
Yürü diyor, hakkı zulüm kanattı,
Attilâ'nın oğlusun sen unutma!

31 Ocak 2025 Cuma

Mehmed Akif Ersoy - Canan Yurdu (Safahat'tan - 24)

Eyvâh, ıssız diyâr-ı dilber ...
Her hatvesi bir mezâr-ı muğber!
Uçmuş da içindeki terâne
Kalmış sessiz bir âşiyâne.
Yer yer medfûn durur emeller...
Gûyâ ki kıyâm-ı haşri bekler!
Yâ Rab! Niye böyle bir yığın hâk
Olmuş yatıyor o buk’a-i pâk?
Yâ Rab, ne için o lem’a nâbûd ?
Yâ Rab, ne için bu sâye memdûd ?
Yâ Rab, ne demek harîm-i cânan
Üstünde bu perde perde hicran?

30 Ocak 2025 Perşembe

Ömer Seyfeddin - Kaşağı (Hikaye)


 

Ahırın avlusunda oynarken aşağıda, gümüş söğütler altında görünmeyen derenin hazin şırıltısını duyardık. Evimiz iç çitin büyük kestane ağaçları arkasında kaybolmuş gibiydi. Annem İstanbul’a gittiği için benden bir yaş küçük kardeşim Hasan’la artık Dadaruh’un yanından hiç ayrılmıyorduk. Bu, babamın seyisi yaşlı bir adamdı. Sabahleyin erkenden ahıra koşuyorduk. En sevdiğimiz şey atlardı. Dadaruh’la beraber onları suya götürmek, çıplak sırtlarına binmek ne doyulmaz bir zevkti. Hasan korkar, yalnız binmezdi. Dadaruh, onu kendi önüne alırdı. Torbalara arpa koymak, yemliklere ot doldurmak, ahırı süpürmek, gübreleri kaldırmak en eğlenceli oyundan bile daha çok hoşumuza gidiyordu. Hele tımar… bu, en zevkli şeydi. Dadaruh, eline kaşağıyı alıp işe başladı mı tıkı… tık… tık! Tıpkı bir saat gibi… 

28 Ocak 2025 Salı

Mehmed Akif Ersoy - Ezanlar (Safahat'tan - 23)

 

“İhtilâf-ı metâli’ sebebiyle küre üzerinde ezansız zaman yoktur.”

Zaman geçmez ki yüz binlerce kalbin vecd-i sekrânı ,
Zeminden yükselip, göklerde vahdetzâr-ı Yezdân’ı
Ararken, dehşet-âkîn etmesin bir sayha vicdânı.
Ne lâhûtî sadâ “Allâhu ekber!” sarsıyor cânı...
Bu bir gülbank-i Hak’tır, çok mudur inletse ekvânı ?

Ömer Seyfeddin - Perili Köşk



Sermet Bey döndü, arkasındaki bekçiye:

  İşte bir boş köşk daha! dedi.

Küçük bir çam ormanının önünde beyaz, şık bir bina, mermerdenmiş gibi göz kamaştıracak dere­cede parlıyordu. Tarhlarını yabani otlar bürümüş. Bahçesinin demir kapısında büyük bir "Kiralıktır" levhası asılıydı. Bekçi başını salladı:

  Geç efendim, geç! Orası size gelmez.

  Niçin canım?

  Demin gösterdiğim evi tutunuz. Küçük ama çok uğurludur. Kim oturursa erkek çocuğu dünyaya gelir.