29 Ekim 2024 Salı

Rakım Çalapala - Yaşasın Cumhuriyet

Coşkunuz, sevinçliyiz.

Ayrı, gayrı değiliz,

Bütün Türkler hep biriz,

Yaşasın cumhuriyet.


Dünyaya şeref saldık,

Nice ülkeler aldık,

Alnı lekesiz kaldık,

Yaşasın cumhuriyet.


Atatürk kalbimizde,

Yürürüz her gün biz de

Onun çizdiği izde,

Yaşasın cumhuriyet.


Türk, askerdir doğuştan;

Hoşlanırız boğuştan,

Bize anadır vatan,

Yaşasın cumhuriyet.


Yaşasın vatan ana,

Bağlıyız candan ona,

Ne mutlu Türk olana,

Yaşasın cumhuriyet.

Mehmed Akif Ersoy - Meyhane (Safahat'tan - 9)

 

Hurûşan bâd-ı süfliyyet derûnundan , kenârından;
Girîzan rûh-i ulviyyet harîminden, civârından.
Çıkar bin nâle-i nevmîd hâk-i ra’şe-dârından ,
İner bin zulmet-i makber fezâ-yı şeb-nisârından .
Gelir feryâdlar ebkem duran her seng-i zârından :
Yıkılmış hânümanlar sanki çıkmış da mezârından,
Dehân-ı hasret açmış rahnedâr olmuş cidârından !
Çöker bir dûd-i mâtem titreyen kandîl-i târından :
Sönüp gitmiş ocaklar yükselir gûyâ gubârından !
Giren bir kerre nâdimdir hayât-ı müsteârından ;
Çıkan âvâredir artık cihânın kâr ü bârından.

Behçet Kemal Çağlar - Cumhuriyet

 

Gönül verdik,

Sana erdik.

Ey hürriyet,

Cumhuriyet.

Herkes sever,

Seni över.

Ey hürriyet,

Cumhuriyet.

Canımızdasın,

Kanımızdasın.

Ey hürriyet,

Cumhuriyet.

28 Ekim 2024 Pazartesi

Köroğlu - Koçaklama (Canım Kırat Gözüm Kırat)

 

Canım Kırat, gözüm Kırat
Kaçıp çekilip gidelim
Her yanında çifte kanat
Uçup çekilip gidelim

Fuzuli - Gazel (Sülûk-i fakr etvârım mezâk-i aşk hâlimdir)

 

Sülûk-i fakr etvârım mezâk-i aşk hâlimdir
Tecerrüd alemi seyrinde âlem pây-mâlimdir
Hayâlimde budur kim bulmuşum âlemde bir hilkat
Ne âlem hansı hilkat sandığım bâtıl hayâlindir
Cünun feyziyle âzâd olmuşum kayd-i alâyıktan
Kemâl ü fazl terki rütbe-i fazl ü kemâlimdir
Benim şem’-i visâle yandıran pervâne veş varın
Fenâ-yi mutlakım cânân ile bezm-i visâlimdir
Tabîbâ kılmışım teşhis derd-i aşktır derdim
Alâmet âh-i serd ü rûy-i zerd ü eşk-i âlimdir
Hevâdan mevce gelmiş bahr-i derdim şâhid-i hâlim
Dil-i pür-ızdırâb ü nâle-i bî-i tidâlimdir
Fuzûlî âlem-ifakr ü fenâda mün’im-i vaktim
Diyâr-i meskenet nakd ü kanâ’at mülk ü mâlimdir

26 Ekim 2024 Cumartesi

Refik Halit Karay - Anahtar (Roman Özeti)

 


Eserin Adı: Anahtar

Yazarı: Refik Halit Karay

Yayınevi: İnkılap

Basım Yılı: 1994

1.ESERİN KONUSU:

Kitapta Kenan adlı kişinin karısının çantasında bir anahtar bulmasıyla başlayan olaylar ve sonunda bütün şüphelerinin boş bir kuruntu olduğu anlatılmaktadır. 

Oyhan Hasan Bıldırki - Öfkeli Dolunayda Kurulan Sensizliğim

 

Damar damar kanıma işleyen sensizliğim
Hüznümün şiirini bir türlü yazamadım
Kalbime yumruk yumruk vurulan sensizliğim
Alnımın yazısını ne yapsam bozamadım

Baskın yemiş nice avare kuşlar peşimde
Delişmen rüzgârlarla savrulan sensizliğim
Sanki çöldeyim ağır korkular yüreğimde
Yeniden yanışlarla kavrulan sensizliğim

Sensiz gecemde sayısız yıldızdasın şimdi
Öfkeli dolunayda kurulan sensizliğim
Ya çık gel ya resmini gönder yeter bana
Kader diye alnıma vurulan sensizliğim

Orhan Seyfi Şirin - Kıvrımlı Nehirlerin Kunduzlarına Şiir


Ovalarda nehirler,
Kıvrım kıvrım akardı.
Baraj mühendisleri,
Kunduzlar, set yapardı.

Cemil Meriç - Yağmurdan Sonra Aşk


Dün gece yağmurun altında
Yine sen geldin aklıma
Işıl ışıl parlayan gözlerini aradım
Seni benden ayıran kaderimden utandım

Mehmed Âkif Ersoy - Geçinme Belası (Safahat'tan - 8)


“Ömr-i giran-mâye der in sarf şûd
Tâ çihorem sayf, çipûşem şitâ!”
Sa’dî

Doksan senelik ömre, İlâhî, bu mu gâyet?
Bilmem ki ne âlem bu cedelgâh-ı maîşet !
Korkunç oluyor böyle hakîkatleri, gerçek,
Sa’dî o kadar felsefesiyle, hüneriyle,
Fikrindeki hürriyet-i fevka’l-beşeriyle
Esbâb-ı maîşet denilen kayda girerse,
Yâd etmesin âzâdeliğin nâmını kimse.
İnsan ki çıkar perde-i mektûm-i ademden,
Tâ sahne-i hestîde zuhûr ettiği demden,
İkmâle kadar fâcia-i devr-i hayâtı,
Atlatmaya mahkûm ne mülhik akabâtı !
Zannetme ölüm şahsına bir kerre muhâcim ...
Bin kerre olur günde o düşmenle müzâhim .
Âvâre beşer sâha-i gabrâya düşünce
Etrâfına binlerce devâhî üşüşünce
Meydan mı bulur râhatı esbâbını celbe?
Başlar o cılız kolları dünyâ ile harbe!
Kaynar güneşin âteşi mihrâk-ı serinde;
Karlar buz olur hep beden-i bî-siperinde.
Medhûş nigâhında köpürdükçe denizler;
Beyninde bütün dalgalar öttükçe mükerrer;
Sâhilden uzansam der, eder tayy-ı merâhil ;
Lâkin onu bilmez ki uzaklar daha sâil:
Dağlar o nihâyetsiz olan silsilesiyle,
Ormanlar o dünyâyı tutan velvelesiyle,
Emvâc-ı serâbıyle, vuhûşuyle bevâdî .
Her hatve-i azminde olur ye’sine bâdî .
Fevkinde, semâvâtın o ecrâm-ı mehîbi;
Pîşinde, zemînin o temâsîl-i acîbi;
Bîçâreyi medhûş ederek her nefesinde,
Muztar bırakır, mün’adim olmak hevesinde.

Hikaye Anlatım Teknikleri

 


Hikayeler, olay çerçevesinde oluşturulan edebi eserlerdir. Yazarlar, hikayede olayları anlatırken anlatma, gösterme, bilinç akışı, monolog gibi anlatım teknikleri kullanırlar.

25 Ekim 2024 Cuma

Dilaver Cebeci - Bu Yusuf'un Zindandan Seslenişidir


Eğilin önümde çağdaş güneşler!
Kenanlı yıldızlar varın secdeye!
Issız çöllerde, derin kör kuyularda
Ben görürüm camgöbeği düşleri
Ve ben yorarım sırma şafaklarda,
Bulanık, korkulu düşlerinizi...

Ümit Yaşar Oğuzcan - Sabır Taşı


Yürüdük çelme taktınız
Oturduk tepeden baktınız
Uçacak kuş değiliz ya
Güldük yüzümüze bakmadınız
Ağladık kendi halimize bırakmadınız
Sussak olmuyor
Konuşsak kızıyorsunuz
Taş değiliz ya

24 Ekim 2024 Perşembe

Orhan Veli Kanık - Yüz Karası Değil Kömür Karası

 

Güneşli bir günde
Masmavi göreceğiz Karadeniz'i
Balkaya'dan Kapuz' a kadar,
Karış karış biliriz bu şehri;
EKİ' nin çiçekli bahçeleri,
Rıhtıma kömür taşıyan vagonlarıyla;
Paydos saatlerinde yollara dökülen,
Soluk benizli insanlarıyla.
Siyah akar Zonguldağın deresi
Yüz karası değil, kömür karası
Böyle kazanılır ekmek parası…



Namık Kemal - Hırrenâme


Kedimin her gece böbrekle dolardı sepeti
Yok idi Ni'metinin râhatının hiç adedi
Çeşmi şehlâ nigehi fârik iken nik ü bedi
Sardı etrafını bin dürlü adular
Kedimi gaflet ile fare-i idbâr yedi
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi

23 Ekim 2024 Çarşamba

Mehmed Âkif Ersoy - Hasır (Safahat'tan - 7)

Geçende, yayla civârında bir ufak cevelân
Bahânesiyle, bizim eski âşinâlardan
Bir attarın azıcık gitmek istedim yanına,
Ki her zaman beni da’vet ederdi dükkânına.
Biraz musâhabeden sonra söktü müşteriler:
– Ver ordan on paralık zencefil, çörek otu, biber.
Geçenki beş para borcumla on beş etmedi mi?
– Silik bu yirmilik almam...
        – Uzatma gör işimi!
– Oğul, çabuk... Bana tîrak ... Okunmuş olmalı ha!
Bizim çocuk, adı batsın, yılancık olmuş...
        – Ya?
– Sübek kadar yüzü hütdağ kesildi!
        – Vah vah vah!
– Hanım, geçer, nefes ettir...
        – Geçer mi? İnşallah.
– Bi yirmilik paket amma sabahki tozdu bütün...
– Ayol hep içtiğimiz toz... Bozuldu eski tütün!
– Efendi amca, sakız ver... Biraz da balmumu kes.
– Kızım, parayla olur ha! Peşinci bak herkes.
Beşer onar paralar hepsi yaklaşıp deliğe,
Süzüldüler oradan bir kilitli çekmeceye.
Epeyce fâsıladan sonra geldi başka biri:
– Genişçe bir hasırın var mı? Neyse hem değeri.
Cenâze sarmak içindir, eziyyet etme sakın!
Mahallemizde beş aydır yatan o hasta kadın
Bugün, sabahleyin artık cihandan el çekmiş...
– Ne çâre! Kısmeti bir böyle günde ölmekmiş.
– Yanında kimse de yokmuş... Aman bırak neyse.
Ecel gelince ha olmuş, ha olmamış kimse!
– Dokuz kuruş bu hasır, siz, sekiz verin haydi...
Pazarlık etmeyelim bir kuruş için şimdi!

Aşık Reyhani - Bekle Ağaç Meyve Versin



Bekle ağaç meyve versin
Taş ondan öteye başlar
Mevsim sonbahara ersin
Kış ondan öteye başlar

22 Ekim 2024 Salı

Sefil Selimi - Ademin Gönlünde Yaşayan Hüda


Ademin gönlünde yaşayan Hüda
İnsandan seslenir sen ve ben değil
Kudret nidasıdır duyduğun nida
Tenin Rahman evi boş bir in değil

Aşık Dertli - Şeytan Bunun Neresinde?

 

Telli sazdır bunun adı
Ne ayet dinler, ne kadı
Bunu çalan anlar kendi
Şeytan bunun neresinde?

Abdest alsan aldın demez
Namaz kılsan kıldın demez
Kadı gibi haram yemez
Şeytan bunun neresinde?

Venedik'ten gelir teli
Ardıç ağacından kolu
Be Allah'ın sersem kulu
Şeytan bunun neresinde?

İçinde mi, dışında mı
Burgusunun başında mı
Göğsünün nakışında mı
Şeytan bunun neresinde?

Dut ağacından teknesi
Girişten bağlı perdesi
Behey insanın teresi
Şeytan bunun neresinde?

Dertli gibi sarıksızdır
Ayağı da çarıksızdır
Boynuzu yok, kuyruksuzdur
Şeytan bunun neresinde?





Esat Mahmut Karakurt - Dağları Bekliyen Kız (Roman Özeti)


Eserin Adı: Dağları Bekliyen Kız

Yazarı: Esat Mahmut Karakurt

Yayınevi: İnkılap ve Aka

Basım Yılı: 1980

Eserin Özeti:

Karaköse vilayetinin bir kasabası ve bir askeri hava alanı. Nöbetçi başçavuş, Binbaşı İhsan’a göreve giden uçakların geri döndüğünü haber eder. Yalnız on uçak olan filo dokuz uçakla geri döner. Yüzbaşı Nuri,  Mülazım Celal Bey’in uçağının filodan ayrılıp intihar saldırısı yaptığını söylerler. Yüzbaşı Nuri sözünü bitirmeden Celal Beyin uçağı havada beliriverir. Mülazım Celal ağır yaralı olarak uçaktan çıkarılır ve gönül rahatlığı ile son sözlerini söyler. Etrafına toplanan subaylar arasından Mülazım İsmail’e annesini ve kız kardeşini emanet edip vefat eder.

Rakım Çalapala - Yaşasın Cumhuriyet