31 Temmuz 2024 Çarşamba

Nedim - Gazel (Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana)

 


Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana
Mey süzülmüş şîşeden ruhsar-ı âl olmuş sana

Nedim



İstanbul’da muhtemelen 1092 (1681) yılında doğdu. Adı Ahmed’dir. Babası, Sultan İbrâhim devri kazaskerlerinden Merzifonlu Mustafa Muslihüddin Efendi’nin oğlu Kadı Mehmed Efendi, annesi, İstanbul’un fethinden itibaren devlet hizmetinde bulunan Karaçelebizâdeler ailesinden Sâliha Hatun’dur. Dedesi bazı çirkin lakapları yüzünden Mülakkab Mustafa Efendi diye tanındığı için Nedîm’den de zaman zaman Mülakkabzâde diye bahsedilmiştir. Aile çevresinde iyi bir eğitim gördü. Dönemin klasik ilimleri yanında Arapça ve Farsça öğrendi. Tahsilini tamamladıktan sonra Şeyhülislâm Ebezâde Abdullah Efendi’nin de bulunduğu bir heyet tarafından yapılan imtihanda hariç medresesi müderrisliğini elde etti. III. Ahmed döneminin (1703-1730) başlarında şiirleriyle tanınmaya başlayan Nedîm daha sonraki yıllarda bazı devlet adamlarının yakın çevresine girdi, kendilerine kasideler sunarak dostluklarını kazandı. Özellikle Lâle Devri’nin ünlü veziri Nevşehirli Damad İbrâhim Paşa’nın hemen her faaliyeti için devrin diğer şairleri gibi Nedîm de kıta ve kasideler yazdı; paşa da kendisini daima gözetip kolladı. Kütüphanesinin hâfız-ı kütüblüğünü yaptığı İbrâhim Paşa tarafından kurulan tercüme heyetlerinde görev alan Nedîm meslek hayatında da çabuk ilerledi, 1138’de (1726) hariç medresesi müderrisliğinden Mahmud Paşa Mahkemesi nâibliğine getirildi. 1139’da (1727) Molla Kırîmî Medresesi’nde, 1140’ta (1728) Nişancı Paşa-yı Atîk Medresesi’nde görev yaptı. Bir yıl sonra Sahn-ı Semân medreseleri müderrisliğine yükseldi. Lâle Devri’yle birlikte Nedîm’in de sonunu hazırlayan Patrona Halil İsyanı patlak verdiğinde Sekban Ali Paşa Medresesi’nde müderristi.

30 Temmuz 2024 Salı

Attila İlhan - Kirli Yüzlü Melekler


sayende sayebân olduk istanbul şehri
sayende sebil olduk aç kaldık sefil olduk
yıldızlar dem çekti güvercinler gibi başucumuzda
ve yaktı perişan eyledi sine-i sâd-pâremizi
saplanıp hançer misâli bir hilâl
sokaklar serseri biz serseri
yüksekkaldırım da
bir cezayir şarkısını dile getirdi plâklar
cadde-i kebir: bütün ışıklarını yakmış bir gemidir
sinemalar neredeyse boşalacaklar

Nabi - Gazel (Beni Şad Eylemedin Sen Dahi Naşad Olasın)

 


Beni şad eylemedin sen dahi naşad olasın
Şu’le-i ah-i garihan gibi berbat olasın

Künç-i hicrane olup sen de benim gibi esir
Ruz ü şeb destzen-i damen-i feryad olasın

 


KİTABIN ADI

Yaprak Dökümü

KİTABIN YAZARI

Reşat Nuri GÜNTEKİN

YAYIN EVİ

İnkılâp ve Aka-İstanbul

BASIM YILI

1983

1.KİTABIN KONUSU: Gelir düzeyinin üzerinde bir yaşam sürdürmek isteyen bir ailenin dağılışıdır.

2.KİTABIN ÖZETİ  :   

Ali Rıza Bey, şair ruhlu, içine kapanık, kendi hâlinde dürüst bir insandır. Prensipleri kendi prensipleriyle bağdaşmayan insanlarla çalışmak istemediği için şirketteki memuriyetinden istifa eder; Üsküdar'daki evine çekilir. Ali Rıza Beyin, Şevket isminde bir oğlu ile Fikret, Neclâ, Leylâ ve Ayşe adında dört kızı vardır. Ali Rıza Bey, işten çıktığı sırada oğlu Şevket yüksek maaşla bir bankaya memur olur; evin bütün yükü onun üzerine biner. Şevket, babası gibi iyi yetişmiş, karakterli, namuslu bir gençtir. Ailesine de son derece bağlıdır. Babasının doğruluk ve namus uğruna işten istifa etmesini uygun bulur. Buna karşılık Ali Rıza Beyin hanımı Hayriye Hanım durumdan hiç memnun kalmaz.

Yunus Emre - Allah Sana Sundum Elim

 


Sensin kerim, sensin rahim, Allah sana sundum elim
Senden artık yoktur emin, Allah sana sundum elim

Ecel geldi vade erdi, bu ömrüm kadehi doldu
Kimdir ki içmeden kaldı, Allah sana sundum elim

Karacaoğlan - Ağacın Eyisi Özünden Olur

 

Ağacın eyisi özünden olur
Yiğidin eyisi sözünden olur
El için ağlayan gözünden olur
Ağlama hey gözü yaşın sevdiğim

29 Temmuz 2024 Pazartesi

Ahmet Tevfik Ozan - Gönülde Hür Azebaycan

 Prof.Dr. Elçin İskenderzade’ye...

Bir beyaz mermerde açan karanfil
Rüyaların yeryüzüne indiği
Bir esrarlı, güzel... Mukaddes vatan!
Yüzyıllarca tüten sabır, tevekkül...
Yıllarca gözlerden sızan ince kan...

Ahmet Tevfik Ozan - Ankara Yılları'na

 


Yalanmış, allı-pullu Ankara.. yalanmış rüya!
Bin kerre ölüme yenilmiş o şehir; yalanmış! ..
Döndüm hülya, döndüm hülya.. gene döndüm: O Hülya!
Belli ki: kanmış gönül, bir hayale aldanmış! ...

Ahmet Haşim - Tahattur

Bir Acem bahçesi, bir seccâde,
Dolduran havzı ateşten bâde...
Ne kadar gamlı bu akşam vakti...
Bakışın benzemiyor mu'tade.