Eserin Adı: Vahşi Bir Kız Sevdim
Yazarı: Esat Mahmut Karakurt
Yayınevi: İnkılap Ve Aka Kitabevleri Koll.Şti. Ankara Cad. No :95 – İstanbul.
Basım Yılı: 1967 ( İlk baskı
1926 ).
Eserin Konusu : Balkan harbi yıllarında bir Türk subayı ve Bulgar kızının aşkı.
Eserin Ana Fikri : Gönül ferman dinlemez.
Eserin Özeti:
Abdulhamid’in saltanatı sırasında Adil adında, otuz bir yaşında yakışıklı bir Türk subayı İstanbul’dan Makedonya’ya Cisri Mustafa Paşa Tepesi’ni içine alan mıntıkada görevlendirilir. Burada başında güzel bir kızın bulunduğu Bulgar çetesinin saldırıları ile karşılaşır ve bu çetenin terör faaliyetlerine son vermek üzere görevlendirilir.
Bir gün bu çetenin mıntıkadan geçen treni sabote edeceği
haberini alır. Kendisi de dahil olmak üzere bütün karakol demiryoluna devriyeye
çıkarlar. Adil Bey, ormanda dolaştığı esnada bir şeyler fark eder. Hemen
saklanıp olup biteni anlamaya çalışır. Askerlerinden biri bir Bulgar tarafından
bağlanıp öldürülmek üzeredir. Ne yapacağını bilemez tam bu sırada Bulgar çelik
başlığını çıkarır. Gözlerine inanamaz. Müthiş bir güzellik ve şimşekler çakan
vahşi bir çift gözle karşı karşıyadır. Askerini kurtarmak için tabancasına
sarılır ve kızı vurur. Kız Adil Bey’i tanımaktadır. Bağıra bağıra ölüm
tehditleri savura savura oradan uzaklaşmayı başarmıştır. İstihbarat
kaynaklarından kızın adının Kristina olduğunu öğrenen Adil Bey’in içinde garip
bir duygu vardır.
Kristina çeteye girmeden önce gizliden gizliye bu yakışıklıyı takip etmiş ve onu başkasına yar etmemeye karar vermiştir.
Bu vahşi ve güzel kız, bir gece gizlice Adil Bey’in istirahat
ettiği odasına girer. Onu uykusunda öldürmeyi dener. Ama başaramaz, yine bir
kuşunla yaralanıp bayılır. Adil bir yandan onun yaralarını sarar bir yandan da
o güzelliği doya doya seyreder. Bir an o sımsıcak dudaklardan öpmek ister ve o anda kız kendine gelir, tehditler
savurmaya başlar. Aynı gece köprüde bir çatışma
olmuş ve kızın kardeşi ölmüştür. Neden öldürdüklerini sorar. O da tatlı
bir dille onların yaptıklarını ve kendisinin bir asker olduğunu hatırlatır. Bu
konuşmalar kızı öyle etkilemiştir ki kadınsı duyguları bir anda ön plana çıkmış ve Adil Bey hakkında bütün
düşüncelerini orada ona anlatmıştır ve o gece beraber olmuşlardır. Ama onlar
düşmandır. Farklı dünyaların insanıdırlar.
Bir gün karakola kadar gelir ve babasının karakolu
bombalamak üzere olduğunu söyler ve uzaklaşır . Tam karakol boşaltılmıştır ki
bir patlama her tarafı harap eder ve çeteciler kaçar. Adil’in ona olan aşkı
iyice alevlenir.
Aylar süren sessizlikten sonra çobanlık yapan bir çocuk ona
Kristina’dan bir mektup getirir. Onu dağda sürünün olduğu yerde beklediğini, çok
özlediğini yazmıştır. Ama bu bir tuzaktır. Kristina’nın babasının bir oyununa
gelir. Onu bir mağaraya götürür ve gözlerinin önünde babası kızını tek kurşunla
öldürür ve Adil Bey de acıdan bayılır. Uyandığında karakolun yakınında
karşısında ise aşkının güzel yüzü durmaktadır. Öldüğüne inanamaz o sımsıcak
dudakları tekrar hissetmek ister. Ama o sıcak dudaklar bir buz kadar soğuktur.
Eserdeki Olayların Ve Şahısların Değerlendirilmesi: Adil bey
yakışıklı bir yüzbaşıdır öyle ki hasmı
olan bulgar kızı ona delice aşık olur
ve onun da bu aşktan dolayı gözü hiç bir şey görmez. Kristina güzel, bir o kadar da vahşi bir Bulgar kızıdır.
Ama kendini bir Türk subayına aşık
olmaktan alıkoyamaz.
Eser Hakkında Şahsi Görüşler : Bir solukta okunacak
akıcılıkta ve anı niteliği taşıdığından çok etkileyici ve dilide oldukça
sadedir. Aşkı arayanlar için güzel bir roman
olup, herkesin okuması gereken bir yapıttır.
Yazar Hakkında Kısa Bilgi: İstanbul’da 1902’de Şürayı Devlet üyesi Mahmut Nedim Paşanın oğlu olarak dünyaya gelen Esat Mahmut Karakurt, 1977’de vefat etti.
Diş Hekimliği
Fakültesini (1924) ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi (1930).
Gazetecilik ve Galatasaray Lisesi’nde öğretmenlik yaptı. Politikaya atılarak
Urfa’dan önce milletvekili (1957-60), sonra da senatör seçildi. (1961-66).
Aşk ve macera romanlarıyla ün kazandı canlandırdığı gözü pek
güçlü erkek kahramanlar aracılığı ile
balkan savaşı (Vahşi Bir Kız Sevdim , 1926 ) , I. Dünya savaşı (Son Gece, 1938),
Kurtuluş Savaşı (Allah’a Ismarladık,
1936) dekorları içinde aşk ve kahramanlık konularını işledi.
Macera, hareket niteliklerini duygusallıkla birleştiren romanları, Çölde Bir İstanbul Kızı (1926), İlk ve Son (1940), Erikler Çiçek Açtı (1952) devrik cümlelere, hareketli tasvirlere yer veren anlatımıyla dikkat çekti. Birçok eseri filme alındı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder