24 Haziran 2024 Pazartesi

Mahir Ünlü - Dünyanın İşleri

 

Dil öğrenme maksadıyle bir hikaye okudum. Hikaye beni o kadar etkiledi ki yazarıyla tanışmak istedim. Tanıştık da. Dostluğumuz uzun sürmedi. O iyi insanı kaybettik.

21 Haziran 2024 Cuma

Friedrich Nietzsche - Yalnız

 

Haykırışan kargalar
Darmadağın uçuşuyor kente doğru
Nerdeyse yağacak kar
Yeri yurdu olanlara ne mutlu!

Donmuş kalakaldın,
Hanidir gözlerin arkada!
Boşuna kaçışın, ey çılgın,
Kıştan uzaklara!

Dilsiz ve soğuk binlerce çöle
Açılan bir kapıdır dünya!
İnsan senin yitirdiğini yitirse
Bir yerlerde duramaz bir daha!

Sen şimdi solgun, sarı
Kış gurbetlerine lânetli,
Hep soğuk gök katlarını
Arayan bir duman gibi.

Uç git, kuş, söyle ezgini
Issız çöl kuşlarının sesiyle!
Göm, gizle, ey çılgın, kanayan kalbini
Buzların, alayların içine!

Haykırışan kargalar
Uçuşuyor kentten yana, dağınık:
Nerdeyse yağacak kar
Yeri yurdu olmayana çok yazık!
Çeviren: Behçet Necatigil

Ziya Gökalp - Altın Destan



Sürüden koyunlar hep takım takım Ayrılmış, sürüde kalmamış bakım; Asmanın üzümü dağılmış; salkım Olmak ister, fakat bağban nerede? Gideyim, arayım; çoban nerede?

Fuzuli - Gazel (Reng-i rûyundan dem urmuş sâgar-ı sahbâya bah)

 

Reng-i rûyundan dem urmuş sâgar-ı sahbâya bah
Âf-tâb ile kılur da’va tutulmuş aya bah

20 Haziran 2024 Perşembe

Osman Çeviksoy - Bayramda

  


Çocuk, neşeyle eğlenen arkadaşlarına uzaktan bakarak ağlıyordu.  

“Sen niye ağlıyorsun?” dedim. 

İçini çekti.

“Bayram geldi, babam gelmedi!” dedi.

Attila İlhan - Sultan-ı Yegâh

 

şamdanları donanınca eski zaman sevdalarının
başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın
nemli yumuşaklığı tende denizden gelen âhın
gizemli kanatları ruhta ölüm karanlığının
başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın

Oybek - Gulnor opa (hikoya)

 

Ko‘chalarni changitib to‘p o‘ynardik. Men yangi sotib olgan qora to‘pimni tashlaganda, Vali ustalik bilan bir urgan edi, to‘p g‘iz etib yuqorilandi-da, qaytib ko‘chaga tushmadi. O‘ynovchilar turgan joylarida qotib qolishdi:
– Ah, qanday yaxshi to‘p edi, Shokir akaning bog‘chasiga tushdi-ya. Essizgina…

18 Haziran 2024 Salı

Ahmet Kutsi Tecer - Bir Toprak İşçisine

 


Sen omuzunda yorgan, elinde torban,
Sen mevsim işçisi, büyük gezginci,
Doğduğundan beri sen, anan, baban,
Orakçı, çapacı, ırgat, ekinci.

Sen, anan, baban...Siz topraksızlar,
Sizi ben tanırım uzun yollardan.
Size ey yığın yığın büyük yalnızlar,
Sizi de yaratmış bizi yaradan.

Ekip biçtiğiniz toprak sizindir,
Sizindir zorluğu, derdi, mihneti.
Sizin çektiğiniz derde dar gelir,
Tanrının ambarı olsa cenneti.

Ve cennet, dünyanın kurulduğundan
Beridir Tanrı'nın düşüncesidir.
Sen sabrını yere çaldığın zaman
Bu güzel hülyadan Tanrı ürperir.

Siz ey yığın yığın büyük yalnızlar,
Sizi de yaratmış bizi yaradan.
Ey mevsim işçisi, ey topraksızlar,
Sizin toprağınız size bu vatan.

Fuzuli - Kaside (Kaside-i der Medh-i Hazret-i Fahr-i Kâinât)


Çeker bî-rahmlar yanında her sa'at zeban hançer
Günahım sâbit eyler ölmeğim hâtır-nişan hançer
Zülâl-i vaslına leb-teşneyim bir Türk-i bed-hûyun
Kim andan katre-i âb istesem tartar revân hançer
Verir pervâne öz cânın sana çün ihtiyar ile
Ne hacet şu'leden ey şem' çekmek her zamân hançer
Hazer kil gezme çok pervâsız ey bûlbûl ki katlin' cin
Dikenden dâmeni allında ki İmiş gül nihan hançer
Mü j en kanım döküp gamzen alır canım aceb sanma
İşitir dökse kan ok âdetidir alsa can hançer
Kaşınla gözlerindir her taraf yatar nizâ üzre
Çekiptir birbirine iki ser-hoş Türkman hançer
Hayâl-i gamzen ile beş ki râhat gitti cismimden
Sanarsın pehlû-yi canımdadır her üstühan hançer
İletsem hançerin şevkim kabre her bahar olgaç
Olur sebze yerine hâk-i kabrimden ayan hançer
Kocar zerrin kemerle belini veh bu ne tâli'dir
Ki altın kuvvetiyle böyle olmuş kâm-rân hançer
Hayâli gözdedir kirpiklerin depretme ey merdüm
Edeb şartı değil mihmâna çekmek mîz-bân hançer
Göz açıp bû-sitâna hatt-i sebzinsiz nazar kılsam
Görünür gözlerime sebze-i her bû-sitan hançer
Dehânın yok demişler söyle bu güftâr kandandır
Belin peydâ değildi kanda tutmuştur mekân hançer
Muhal-i akldır kim ola müjgânın kimi hunî
Eğer üstâd elinden su yerine içse kan hançer
Ruh-i zerdim saliptir hançerin'gözgüsüne aksin
Veya simin bilekte tuttuğundur zer-nişân hançer
Zebân-i tîz ile ortaya girmiş muttasıl gûyâ
Olam der mâdih-i Peygam-ber-i Âhir-zemân hançer
Şeh-en-şâhî ki tîğ-i âb-darı zâhir oldukda
Elinden saldı Husrev nîze vü Nûşirevân hançer,
Yemen'den baş çekende mehçe-i râyât-i ikbâli
Bıraktı tîre toprağa şeh-i Hindû-sitân hançer
Saf-ârâ-yi mesaff-i Bedr'dir izhâr-i mu'cizde
Şikâf-i perniyân-i Bedr için kılmış nişan hançer
Adû-yi câhının kat'-i hayâtiyçin çeker her ay
Gılâf-i lâciverdîden hilâl-i âs-man hançer
Seher-feyzî ki dün tek tîre kılmazdı dil-i safın
Güneş tek kasdına çekseydi bin nâ-mihr-bân hançer
Sâhi-tâb'i ki ruhsârı siper tek cin bırakmazdı
Eğer kasdına çekseydi kamu ehl-i cihan hançer
Olurdu dîde-i bed-bîne izhâr-i nübüvvette
Anun gönderdiği her nâme-i mu'ciz-beyân hançer
Gazâlarda du'â-yi cevşenine çâre kılmazdı
Özün her nice kılsa tecrübe tîr imtihan hançer
Eyâ Şâhî ki dâ'im hancer-i şer'in nizâmiyçin
Çekiptir bin şeh-en-şeh tîğ ü bin sâhib-kıran hançer
Eğer nâmus-i şer'in olmasaydı halka müstevlî
Ne bir pür-dil çekerdi tîğ ü ne bir pehlevân hançer
Nâkiz-i hükmünün kat'-i fesâdiyçin eliflerden
Kelâmu'llah bî-hadd tîğ çekmiş bî-kerân hançer
Münâfık edebilmez şer'ine medhal ki çevrende
Melâ'ik perr ü bâlin görse eylerdi gümân hançer
Bi-hamdi'llâh ki hâlâ dîde-i bed-hâha na'tinden
Fuzûli nazmının her satrıdır bir cân-sitân hançer ,
Zebân-i hâmesi isbât-i i'câzında küffâre
Gehî dil-dûz nâvek gösterir geh hun-feşân hançer
Şefî'ül-müznibînâ mahşer eyyâmı ki dûzahdan
Çeker her şu'le mücrim kasdına bir bî-emân hançer
Budur ümmîd kim mahfûz olam hısn-ı penâhında
(Me fâ î lün / me fâ î lün / me fâ î lün / me fâ î lün)

Fuzuli - Gazel (Eğer murâd ise vermek safâ-yi cevher-i rûh)

 

Eğer murâd ise vermek safâ-yi cevher-i rûh
Felek-misâl yürüt sâgar-i şarâb-ı sabûh
Buyurma tevbe bana ol şarâbdan nâsih
Ki görse anı tutar cezm-i terk-i tevbe Nasûh
Hücûm-i gamda bana anı etdi zevrak-i mey
Kim etmedi anı tûfân olanda keşti-i Nûh
Müdâm çeşmine kan doldurur hadeng-i gamım
Yuva başımda dutan kuşları edip mecrûh
Dil oldu tîğ-i firâkınla şerha şerha velî
Ne sûd çün sana olmadı hâl-i dil mesrûh
Tenimde sancılı nâveklerinle şâdem kim
Der-i belâ bu kilîd iledir bana meftûh
Fuzûlî oldu belin fikri ile mûy-misâl
Henüz bulmadı ol sırra ihtimâl-i vuzûh
(Mefâîlün Feîlâtün Mefâîlün Feülûn)


Mehmed Akif Ersoy - Hasta (Safahat'tan)