3 Kasım 2024 Pazar

Ali Şir Nevai - Gazel (Kiçe kelgümdür dibân ol serv-i gülrû kelmedi)

 

Kiçe kelgümdür dibân ol serv-i gülrū kelmedi
Közlerimga kiçe tañ atkunçe uykū kelmedi.

Lahza lahza çıktım ü çekdim yolıda intizâr
Kildi cân ağzımga yu ol şâh-ı bedhū kelmedi.
Ârazıdan aydın irkende ger etti ihtiyât Rūzgârım dek hem olganda karangū kelmedi.
Ul perîveş hecridin kim yığladım divânevâr Kimse barmu kim anga körgende külgū kelmedi.
Közleriñdin niçe suv kelgey deb öltürmeñ meni
Kim, bârı kan irdi kilgen bu kiçe sū kelmedi.
Tâlib-i sâdık tapılmes, yoksa kim koydı kadem, Yolga kim evvel kadem ma'şukı ötrū kelmedi.
Ey Nevâî bâde birle hürrem et könglün üyin Ne uçun kim bâde kilgen üyge kaygū kelmedi.

Kaygusuz Abdal - Nefes (Beğlerimiz, elvan gülün üstine)

 

Beğlerimiz, elvan gülün üstine
Ağlar gelür şahum Abdal Musa'ya
Urum abdalları postun eğnine
Bağlar gelür şahum Abdal Musa'ya

Nedim - Gazel (Tahammül mülkünü yıktın Hülâgû Han mısın kâfir)

 

Tahammül mülkünü yıktın Hülâgû Han mısın kâfir
Aman dünyayı yaktın ateş-i sûzân mısın kâfir

Ahmet Tevfik Ozan - Abdurrahim Karakoç'a Mektup

 


Karakoç, Karakoç; Koçsun, Karasın! ...
Lakin 'ak'dan, 'Akgünler'den haber ver(!)
Satıp bir 'Yalan'ı, bin bir dolara,
Fakirlikten, fukaradan haber ver(!)

Oyhan Hasan Bıldırki - İstiklâl İlkesi

 


Yakın ve uzak komşularımızla aramız, oldukça serin. Sıkışık bir anımızda, hemen hiçbirini yanımızda göremiyoruz. Aksine, hemen hepsi, karşımızdaki safta yerlerini alıyorlar. Dışişlerimiz, uykuda! Ne zaman, nasıl uyanacağı da belli değil. Ya biz rüyâlara yatıyor, gerçekleri görmüyoruz, ya da karşımızdakilerin başka başka niyetleri var.

Fuzuli - Gazel (Perîşân halk-i âlem âh ü efgân ettiğimdendir)

 


Perîşân halk-i âlem âh ü efgân ettiğimdendir
Perîşân olduğum halkı perîşân ettiğimdendir
Ten-i zârımda derd-i aşk gün günden füzûn olmak
Yeten bî-derde tedbîr ile dermân ettiğimdendir
Gözüm kim bağrımın kanın döker pergâle pergâle
Dem-â-dem ârzû-yi lâ’l-i cânân ettiğimdendir
Değil bi-hûde ger yağsa felekten başıma taşlar
Binâsın tîşe-i âhımla virân ettiğimdendir
Kaçan rüsvâ olurdum kan yutup sabr edebilseydim
Melâmet çektiğim bî-hûde efgân ettiğimdendir
Hatâ senden değil cismim okundan bî-nasib olmak
Habâb-i eşk-i gül-gûn içre pinhân ettiğimdendir
Fuzûlî ihtilât-i merdüm-i âlemden ikrâhım
Perî-veşler hayâlin mûnîs-i cân ettiğimdendir

Fuzuli - Kaside (Der Medh-i Hazret-i Şah-ı Velayet)


Gonce bağrı dehr bî-dâdiyle evvel kan olur
Sonra yüz lûtf ile gönlü açılır handân olur
Katre-i bâran ki bir müddet sadef hasbin çeker
Yok iken kadri tapar kıymet dür-i galtân olur

Klasik Türk (Divan) Edebiyatı

Klasik Türk (Divan) Edebiyatı, 13. yüzyıldan 19. yüzyılın sonlarına kadar süren Osmanlı İmparatorluğu döneminde gelişen Türk, Fars ve Arap edebiyatlarından doğan bir edebiyat türüdür. İslam kültürü ve Fars edebiyatının etkisi altında şekillenen Divan Edebiyatı, genellikle saray ve medrese çevrelerinde yetişen şair ve yazarların eserlerinden meydana gelir. Bu edebiyat türü, klasik ve ölçülü nazım şekilleriyle öne çıkmaktadır.

Reşat Nuri Güntekin - Dudaktan Kalbe (Roman Özeti)

 

Eserin Adı     :Dudaktan Kalbe

Yazarı             :Reşat Nuri Güntekin

Yayın Evi         :İnkılâp ve Aka, 1977.

Eserin Özeti:

Saip Paşa,  İzmir’ de tanınmış birisidir. Arasırada belediye başkanı seçilmiştir. Hüseyin Kenan adında bir yeğeni vardır. Hüseyin dayısının zoru ile okumış ve mühendis olmuştur. Hüseyin çocukluğunu Bozkaya bağlarıbda geçirmiştir. Buradaki annesinin dükkânını satıp Avrupa’ya gider ve burada ünlü bir müzüisyen olur. Ayrıca güzel keman çalmaktadır. Dayısının ısrarı ile birkaç aylığına İzmir’e gelir.

2 Kasım 2024 Cumartesi

Aşık Reyhani - Behey Rüzgar Gider İsen

 

Behey rüzgar gider isen canana söyle beni
Lütfünde keremi varsa yakmasın böyle beni
Ben bu aşka düş olalı bana Mecnun dediler
Ben nasıl Mecnun'um bilmem aramaz Leyla beni

Sıdkı Baba - Devriye