Xalq dengizdir,
Xalq to‘lqindir,
Xalq kuchdir,
Xalq isyondir,
Xalq olovdir, xalq o‘chdir…
Xalq qo‘zg‘alsa, kuch yo‘qdirkim, to‘xtatsin,
Quvvat yo‘qkim, xalq istagin yo‘q etsin.
Xalq isyoni saltanatni yo‘q qildi,
Xalq istadi, toj va taxtlar yiqildi…
27 Haziran 2024 Perşembe
Cho'lpon - Xalq
Arif Nihat Asya - Dua
Biz,kısık sesleriz...minareleri,
Sen,ezansız bırakma Allahım!
Ya çağır şurda bal yapanlarını,
Ya kovansız bırakma Allahım!
Mahyasızdır minareler...göğü de,
Kehkeşansız bırakma Allahım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allahım!
Bize güç ver...cihad meydanını,
Pehlivansız bırakma Allahım!
Kahraman bekleyen yığınlarını,
Kahramansız bırakma Allah'ım!
Bilelim hasma karşı koymasını,
Bizi cansız bırakma Allah'ım!
Yarının yollarında yılları da,
Ramazansız bırakma Allah'ım!
Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü,
Ya çobansız bırakma Allah'ım!
Bizi sen sevgisiz,susuz,havasız;
Ve vatansız bırakma Allah'ım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allah'ım!
Fuzuli - Gazel (Kimsede ruhsârına tâkat-i nezzâre yoh)
Âşıkı öldürdi şevk bir nazara çâre yoh
Hâlimi şerh etmeğe bir ciğeri pâre yoh
Bâdiye-i aşkta ben kimi âvâre yoh
Var güzel çok velî sen kimi hun-hâre yoh
Katre-i eşkim kimi çerhte seyyâre yoh
Zâyi’ olur merhemin bende biter yâre yoh
Ol meh-i bî-mihrden rahm men-i zâre yoh
Faruk Nafiz Çamlıbel - Son Âşık
Hasretinle geçiyorken bu gençlik çağım,
Ey sevdiğim, ben ümitsiz değilim gene
Ak düşünce saçların kumral rengine
Kollarında son aşıkın ben olacağım.
Ey başında şimdi sevda rüzgarları esen,
Böyle her gün yollarımdan geçsen de süzgün
Sen benimsin büsbütün terk olunduğun gün ...
O mukadder günü, bilmem, düşündün mü sen?
Ben bir beyaz saçlı aşık, sen bir ihtiyar ...
O gün bana yalaşırken ey ilahi yar,
Esirgeme gözlerimden bir son buseni,
Kirpiğinden yavaş yavaş bir damla aksın,
Çünkü, ruhum, sen de o gün anlayacaksın
Ki hiç kimse benim kadar sevmemiş seni!
26 Haziran 2024 Çarşamba
Ahmet Hamdi Tanpınar - Selam Olsun
Selâm olsun bizden güzel dünyaya
Bahçelerde hâlâ güller açar mı?
Selâm olsun sonsuz güneşe, aya
Işıklar, gölgeler suda oynar mı?
Hepsi güzeldi kar, tipi, fırtına
Günlerin geçişi ardı ardına.
Hasretiz bir kanat şakırtısına
Mavi gökte kuşlar yine uçar mı?
Uzak, çok uzağız şimdi ışıktan,
Çocuk sesinden, gül ve sarmaşıktan,
Dönmeyen gemiler olduk açıktan,
Adımızı soran, arayan var mı?...
24 Haziran 2024 Pazartesi
Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu - Âsım'ın Nesli
Sakarya'nın kan fışkıran toprağından yoğrulup
Unutulmuş pınarlardan doldurulan testiler.
Azgın kuzey yellerinin ateşinde kavrulan
Bağırlardan, dudaklardan susuzluğu kestiler.
Her birinden bölük bölük yumaklanan bulutlar
Şol Ebabil kuşlarınca kanatlanıp, estiler.
Haykırdılar...Can bölünmez, et tırnaktan ayrılmaz!
Bozkurt olup, çakalları inlerinde bastılar.
En kudurgan namlulardan boşaltılan ölüm
Döşleriyle göğüsleyip, başlarıyla süstüler.
İtildiler, kakıldılar, dövüldüler, öldüler...
Lakin düşen bayrakları burçlarına astılar.
Yaz yağmuru sağnaklardan kırk ikindi gürleyip
Şom ağızlı baykuşların seslerini kıstılar.
Ne dünyalık istediler, ne aferin umdular,
Ne kavgadan vazgeçtiler, ne gücenip küstüler.
Vatan, millet, din ve devlet, alsancaklar hakkına
Dar günlerin erkek aslan sesiydiler...Sustular!
Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu - Gün Sazak
Kurudu gözde pınarlar, canım içre canım gitti
Devrildi iri çınarlar, nice gül fidanım gitti
Bölünmesin diye millet, baki kalsın diye devlet
Dağlar gibi kemikle et, seller gibi kanım gitti
Param parça idi ruhum, ellerinde bir gürühun
"Tufanı bu mudur Nuh'un?", diye arşa ünüm gitti
Hey yakınlar uzaklar, bekler pusular tuzaklar
Tayfuna dönsün Sazaklar, göz ışığım Gün'üm gitti
Yetim kaldı körpe çağam, feryadımı nice boğam
Gün doğmak üzere ağam, gün batarken inim gitti
Bu bir nesildir sürekli, gözü pek çatal yürekli
Zor günlerimde gerekli, tuğ gibi beş binim gitti
Sakarya esti yiğitler, bağrı kan süslü yiğitler
Süphan göğüslü yiğitler, gittiyse benim gitti
Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu - Önkuzu
Önkuzu hey! ... Önkuzu!
Önde gider Önkuzu...
Anası 'Dursun' demiş...
Durmaz... gider Önkuzu.
Kuzu yürür... kuzu yürür...
Önde Önkuzu yürür...
Kuzular meledikçe
Gönlüme sızı yürür...
Önkuzu hey! ... Önkuzu!
Önde gider Önkuzu...
Bu bayrak düşmez yere
Ölmedikçe son kuzu...
Dursun adı... Dursun adı...
O gitti, dursun adı.
Dillerde türkü olsun,
Yürekte vursun adı...
Kuzular koç olacak,
Toy, düğün, göç... olacak
Bu yıl ki kuzuların
Adları "öç" olacak!
Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu - Uyan Ey Türk Oğlu!
Er meydanlarından çekilir oldun
Çorak iklimlere ekilir oldun
Eğilmek bilmezdin bükülür oldun...
Sürer mi bu gaflet; daha kaç sene?
Uyan ey Türk uyan! Uyumak nene?
Boşaldın boşaldın.. Dolabilmedin,
Gidişin o gidiş.. Gelebilmedin...
Döktüğün kanları alabilmedin...
Şah damarlarına yapışan kene
Sömürür mü seni; daha kaç sene?
Bakın şu Oğuz'un torunlarına;
Kara taş bağlamış karınlarına!
Umutsuz gözlerle yarınlarına
Bakarlar mı dersin; daha kaç sene?
Uyan ey! ... Kendine dönmeyi dene!
Eski sandıklarda harsın, tören ey!
Hain, çaşıt dolu; yanın, yören ey!
Bağlı tutsak sanır seni gören ey!
Bu böyle sürer mi; daha kaç sene?
Uyan ey! ... Kendine dönmeyi dene.
Bak ne der Oğuz Han, Alparslan, Tuğrul:
Ey Bozkurtlar soyu! Yerinden doğrul!
Silkin! ... Öz mâyanla yeniden yoğrul!
İnsanlığı nûra kavuştur yine
Uyan ey! ... Kendine dönmeyi dene.
Acunda ne varsa kurudan, yaştan
Al Dede Korkut'tan, Hacı Bektaş'tan
Malazgirt ufkuna doğ yeni baştan...
Dilerim Tanrı'dan bu devran döne,
Uyan ey Türk! ... Uyan! Uyumak nene?
Seni aldatmasın 'Batı' denilen,
Onun mayasıdır 'katı' denilen,
Onun iç yüzüdür 'kötü' denilen...
Odur özsuyunu sömüren kene!
Sen uyan; onu da düşün!
Kaç parçaya bölmüşler seni?
Sonsuz bir sahraya salmışlar seni...
Kanadını kırıp yolmuşlar seni..
Kalk, doğrul yerinden! Yürü, geç öne!
Uyan ey! ... Kendine dönmeyi dene.
Yıkıldın, yakıldın: 'devrim' dediler,
Soysuzlaştırıldın 'evrim' dediler,
Bozkurta it, ite 'yavrum' dediler..
Kalk, doğrul yerinden! Yürü, geç öne!
Uyan ey! ... Kendine dönmeyi dene.
Türk Bilge Kağan der 'İşitin beni!
Benim çağlar aşan, benim en yeni.
Ey Türk! Bir gün gaflet basarsa seni
Gönül ver, kulak tut bendeki üne,
Uyan Ey! Kendine dönmeyi dene! '
'Üstten gök basmayıp yer çökmeyince
Hainler türeyip bel bükmeyince
Seni gafil bulup kan dökmeyince
Türk'ün bir düşmanı çıksa da bine
İlini, töreni bozamaz yine! '
Köklerinden koptu okumuşların,
Batıyı put yaptı okumuşların,
Yaptığına taptı okumuşların...
Ey Türk! Kendine dön! Yad, yaban nene
Kalk, doğrul yerinden, yürü geç öne!
Dinle! Dövülmekte... Çağrı kösleri,
Dinle! Yakındadır... Ayak sesleri,
Bozkurtların sıcak, hür nefesleri
Ufkunu doğudan sarsın da yine
Kalk! Doğrul yerinden! Yürü, geç öne!
Sen, Oğuz Ata'nın has milleti, sen!
Sen, son Peygamberin has ümmeti, sen!
O seni boğmadan, boğ zilleti sen! ...
Uyan! Ey Türk oğlu! Uyumak nene?
Kalk, doğrul yerinden! Yürü, geç öne!
Medet ummaya gör kızıl surattan,
Seni mahrum koyar aşktan, muraddan,
Çağla Sakarya'dan, kükre Fırat'tan..
Kara, kızıl, sarı.. Sür, topla yine;
Bunlardır özünü sömüren kene!
Destanlar yazılır, şanına lâyık,
Yine de erişmez ününe lâyık,
Olursan soyuna, dinine lâyık...
Geçer bu gafletin; sürmez çok sene,
Uyan ey Türk oğlu! Uyumak nene?
Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu
Elazığ’ın Ağın ilçesi Tatarağası mahallesinde ailenin beşinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Tatarağası mahallesi Ağın ilçesinin olduğu kadar Gençosmanoğlu ailesinin de tarihsel süreci açısından önemlidir. Mahalle bir bakıma ismini Gençosmanoğlu’nun soy tarihinden alır. Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun soy tarihi IV. Murat’ın Bağdat seferine katılan Genç Osman’a kadar uzanır. Şairin babası, Ağın ilçesinin tanınmış şahsiyetlerinden Mehmet Sabit Gençaydın [1310 (1894)]’dır. Darü’l-Muâllimîn mezunu olan Mehmet Sabit Gençaydın, Akpınar (Samsun) ve Akçadağ (Malatya) Köy Enstitülerinde öğretmenlik yapar. Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun edebi kişiliğinin şekillenmesinde önemli bir yere sahip olan Mehmet Sabit Efendi, edebiyatla da yakından ilgilenmiştir. Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun annesi ise yine aynı ilçeden Zeynep Hanım’dır. Zeynep Hanım’ın babası, posta memurluğundan emekli Mehmet Efendi’dir. 1934’teki Soyadı Kanunuyla Gençaydın soyadını alan aile, 1957’de mahkeme kararı ile Gençaydın soyadını Gençosmanoğlu olarak değiştirir. Bu sebeple Niyazi Yıldırım, 1957’den önce yazdığı şiir ve yazılarında olduğu gibi ilk şiir kitabı olan Bozkurtların Ruhu isimli eserinde de Gençaydın soyadı kullanmıştır.
Asaf Halet Çelebi - Ayna
Aynadan bakan benim
küçük gotamacık
duvarlardan karşına çıkan
aynalardan hayalini çalan
muhabbet olup vücudunu saran
küçük câriyen
nigâr-ı çîn
nigâr-i çîn
bin bir aynada oynar
ayna ayna içindedir
nigâr-i çîn
nigâr-ı çînin içinde
ve zaman
zamanın dışında
uzat ellerini küçük gotamacık
hayal hayal içinde
dünya bir hayal dolabıdır
aynalardan geçer
küçük gotamacık
çok sürmeden hayallerimiz
aynaların arkasından geçer
aynaya bakan benim
hayal annemin oğlu
bodhista gotama
dünyada en güzel şey
seni buldum
artık hiç bir şey istemem
küçük câriyem nigâr-ı çîn
uzat ellerini
aynaların dışına çıkalım
Asaf Halet Çelebi - Adımı Unuttum
adımı unuttum
adı olmıyan yerlerde
ne in
ne cin
ne benî âdem
zamanlar içinde
kuşlar uçuyor
kervanlar geçiyor
bir iğne deliğinden
çarşılar kuruluyor
sarayları oyuncak
insanları karınca şehirler
zamanları gördün mü
bir iğne deliğinden
adımı unuttum
adı olmayan yerlerde
geçip gidenlere bakarak
Mahir Ünlü - Dünyanın İşleri
Dil öğrenme maksadıyle bir hikaye okudum. Hikaye beni o kadar etkiledi ki yazarıyla tanışmak istedim. Tanıştık da. Dostluğumuz uzun sürmedi. O iyi insanı kaybettik.
21 Haziran 2024 Cuma
Friedrich Nietzsche - Yalnız
Haykırışan kargalar
Darmadağın uçuşuyor kente doğru
Nerdeyse yağacak kar
Yeri yurdu olanlara ne mutlu!
Donmuş kalakaldın,
Hanidir gözlerin arkada!
Boşuna kaçışın, ey çılgın,
Kıştan uzaklara!
Dilsiz ve soğuk binlerce çöle
Açılan bir kapıdır dünya!
İnsan senin yitirdiğini yitirse
Bir yerlerde duramaz bir daha!
Sen şimdi solgun, sarı
Kış gurbetlerine lânetli,
Hep soğuk gök katlarını
Arayan bir duman gibi.
Uç git, kuş, söyle ezgini
Issız çöl kuşlarının sesiyle!
Göm, gizle, ey çılgın, kanayan kalbini
Buzların, alayların içine!
Haykırışan kargalar
Uçuşuyor kentten yana, dağınık:
Nerdeyse yağacak kar
Yeri yurdu olmayana çok yazık!
Çeviren: Behçet Necatigil
Ziya Gökalp - Altın Destan
Sürüden koyunlar hep takım takım Ayrılmış, sürüde kalmamış bakım; Asmanın üzümü dağılmış; salkım Olmak ister, fakat bağban nerede? Gideyim, arayım; çoban nerede?
20 Haziran 2024 Perşembe
Osman Çeviksoy - Bayramda
Çocuk, neşeyle eğlenen arkadaşlarına uzaktan bakarak ağlıyordu.
“Sen niye ağlıyorsun?” dedim.
İçini çekti.
“Bayram geldi, babam gelmedi!” dedi.
Attila İlhan - Sultan-ı Yegâh
şamdanları donanınca eski zaman sevdalarının
başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın
nemli yumuşaklığı tende denizden gelen âhın
gizemli kanatları ruhta ölüm karanlığının
başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın
Oybek - Gulnor opa (hikoya)
Ko‘chalarni changitib to‘p o‘ynardik. Men yangi sotib olgan qora to‘pimni tashlaganda, Vali ustalik bilan bir urgan edi, to‘p g‘iz etib yuqorilandi-da, qaytib ko‘chaga tushmadi. O‘ynovchilar turgan joylarida qotib qolishdi:
– Ah, qanday yaxshi to‘p edi, Shokir akaning bog‘chasiga tushdi-ya. Essizgina…