Akdenizden eser, Toros’tan iner,
Ilık, ılık rüzigârı Mersin’in.
Anamur, Silifke, Tarsus, Yenice,
Sahil boyu hoş diyarı Mersin’in.
Akdenizden eser, Toros’tan iner,
Ilık, ılık rüzigârı Mersin’in.
Anamur, Silifke, Tarsus, Yenice,
Sahil boyu hoş diyarı Mersin’in.
Yalın ayaklarınla koştun mu tarla tarla
Duydun mu çıplak toprağın, çıplak insanın yasını
Ağlayan kadınlarla, ihtiyarlarla
Yaşadın mı bir yağmur duasını
Bozbulanık ırmaklarda çimdin mi
Kulak verdin mi yürekten kavala, saza
Bir ipek seccade üstünde gibi, huzurla
Durdun mu toprakta namaza ?
Ey Türk vur, vatanın bakirlerine
Günahkar gömleği biçenleri vur
Kemikten taslarla şarap yerine
Şehitler kanını içenleri vur
Yaşamaz ölümü göze almayan
Zafer, göz yummadan koşarda gider.
Bayrağa kanının alı çalmayan
Gözyaşı boşana boşana gider!
"Beklettim, geleyim" diyorsun ama
Derdimin dermanı olacaksan gel
Şöyle bir uğrayıp geçeyim deme
Bendeki yarayı saracaksan gel
Bugün Türkiye’nin gündemine giren “Özbekistan Türkçe kullanma kararı aldı” manşetleri tam bir kara cehalet örneği. Niçin böyle derseniz, Özbek edebiyatının en sevdiğim yazarlarından birini size tanıtarak cevap vermek isterim. Tabi bu tanışma, Özbekistan’ın dilinin asırlardır Türkçe olduğu, Çağatay Türkçesi olarak bildiğimiz Doğu Türkçesinin Uygur Türkçesi ile beraber temsilcisi olduğunu, dil çalışmalarında da Karluk grubu Türkçesi sınıfında yer aldığını söylememize engel değil.
Ela gözlerine kurban olduğum
Ecelim gelmeden öldürme beni
Gizlice uğrunda severim seni
Sırrımı kimseye bildirme beni
Bir başa devlet tacı konsa, her şey fetholur,
Kımıldansa bir zafer, öksürse hikmet olur,
Karşısında insanlar hemen iki kat olur,
Parmağını oynatsa, o bir işaret olur,
Apar tapar yürüse herkese kız görünür,
Komşunun tavuğu kaz, karısı kız görünür.
İstiklâl Harbi'nde biz bu vatanı
Başı başa vere vere kurtardık.
İnanmazsan git konuştur atanı,
Kara günler göre göre kurtardık.
Aylardan Ağustos, günlerden Cuma,
Gün doğmadan evvel İklim-i Rum’a,
Bozkurtlar ordusu geçti hücuma
Yeni bir şevk ile gürledi gökler
Ya Allah… Bismillah… Allahuekber!..
Aynı ortamlarda; olmak mümkün mü?
Siz gemide beyim, biz kayıktayız.
Urban mı benziyor bana, kürkün mü?
Siz gemide beyim, biz kayıktayız.
Bu şiir yaklaşık 15 yıl önce bir eğitimci şairin yazdığı ilk dörtlüğe diğer kişilerin dörtlük eklemesiyle ortaya çıkmış ve bir bayram duası olmuş.
Bu bayram elini öpecek biri,
Olmayanlar bayram etsin Ya Rabbi…
Etrafında bir tek yüreği diri,
Kalmayanlar bayram etsin Ya Rabbi...
Gönül sen ne sersemsin, ne körsün, ne sakarsın,
Yulaksız bir su gibi her güzele akarsın,
Neye sebepsiz yere yüreğini yakarsın,
Göz koymaktan ne çıkar elin günün malına
Çapıtına çuluna, aşıklık ne halına.
Be bu söyleyen dil kudret dilidir
Cümle yaratılmış Hakk’ın kuludur
Beylere armağan, şahın gülüdür
İmirza’mı hoşça tutun ağalar
Sen bizim dağları bilmezsin gülüm,
Hele boz dumanlar çekilsin de gör.
Her haftası bayram, her günü düğün,
Hele yaylalara çıkılsın da gör.