14 Mart 2024 Perşembe

Türk Klasik (Divan) Şiiri Nazım Biçimleri

 


Beyitlerle Kurulanlar:

  • GAZEL

Gazel Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • En az beş en fazla on beş beyitten oluşan, en yaygın lirik şiir türüdür.
  • Aruzun her kalıbıyla yazılabilir.
  • Âşk, şarap, ayrılık, hasret, zamandan yakınma, felsefi-didaktik düşünceler, din ve tasavvuf gibi konular bu nazım biçimiyle ele alınır.
  • Uyak düzeni “aa, ba, ca, da, …” biçimindedir.
  • İlk beyitine “matla“, ikinci beyitine “hüsn-i matla“; son beyitine “makta” veya “taç beyit“, ondan bir öncekine de “hüsn-i makta” denir.
  • En güzel beyitine “beyt-ül gazel” denir.
  • Şairin adı veya mahlası son beyitte geçer.
  • Gazeller redifleriyle adlandırılır.
  • Konu bakımından Halk şiirindeki koşmaya benzer.
  • Gazellerde genellikle her beyit farklı konudan söz eder. Konu birliği yoktur.
  • Konu birliği görülen gazellere “yek-ahenk gazel” denir. Bütün beyitleri aynı güzellikte olan gazellere “yek-avaz gazel” denir.
  • Mısra ortalarında iç kafiyeli olan ve dörtlük haline getirilebilen gazellere “musammat gazel” denir. (Ör: Fuzuli'nin "usanmaz mı?" redifli gazeli.)
GAZEL

Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan murâdım şem'i yanmaz mı

Kamu bîmârına cânân deva-yı derd eder ihsan
Niçün kılmaz bana derman beni bîmar sanmaz mı

Şeb-i hicran yanar cânım döker kan çeşm-i giryânım
Uyarır halkı efgânım kara bahtım uyanmaz mı

Gûl-i ruhsârına karşu gözümden kanlu akar su
Habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı

Gâmım pinhan tutardım ben dedîler yâre kıl rûşen
Desem ol bî-vefâ bilmem inanır mı inanmaz mı

Değildim ben sana mâil sen ettin aklımı zâil
Beni tan eyleyen gafîl seni görgeç utanmaz mı

Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır
Sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı

Fuzuli



  • KASİDE

Kaside Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • En az otuz üç, en fazla doksan dokuz beyitten oluşan kaside din ve devlet büyüklerini övmek ya da yermek amacıyla yazılan şiirlerdir.
  • Aruzun değişik kalıplarıyla yazılır.
  • Uyak düzeni gazele benzer: “aa / ba / ca / da /ea”
  • Gazelde olduğu gibi ilk beyte “matla“, son beyte “makta“, en güzel beyte “beyt-ül kasid“, şairin adı veya mahlasının geçtiği beyte “taç beyit” denir.
  • Kasideler adını rediflerinden, uyaklarındaki son ünsüzden veya nesib bölümündeki tasvirlerden alır.
  • En ünlü kaside şairleri şunlardır: “Nefi, Nedim, Fuzuli, Baki…”

Kasidenin Bölümleri:

  • Nesib – Teşbib: Bu bölümde kasideyle ilgisi olmayan tasvirler yapılır (yaz, taş, saray, bahar, bahçe…).
  • Girizgâh: Asıl konuya giriş bölümüdür. Bir veya birkaç beyitten oluşur.
  • Methiye: Allah’ın, peygamberin, padişahın veya önde gelen kişilerin övüldüğü bölümdür.
  • Fahriye: Şairin kendini övdüğü bölümdür.
  • Tegazzül: Kasidenin ölçüsüne uygun olarak araya sıkıştırılan gazeldir.
  • Dua: Bu bölümde kasidenin sunulduğu kişiye sağlık ve zenginlik dilenir.

Not: “Fahriye” ve “tegazzül” her kasidede bulunmayabilir.

Konularına Göre Kasideler:

  • Tevhid: Allah’ın birliğini, varlığını anlatan kasidelerdir.
  • Münacaat: Allah’a yakarışı dile getiren kasidelerdir.
  • Naat: Peygamberi öven kasidelerdir.
  • Medhiye: Devrin önde gelen kişilerini; din ve devlet adamlarını öven kasidelerdir.
  • Hicviye: Devrin yöneticilerini yermek için yazılan kasidelerdir.
  • Mersiye: Önemli birinin ölümünden duyulan acıyı dile getiren kasidelerdir.
  • Cülûsiyye: Padişahın tahta oturması münasebetiyle yazılan kasidelerdir.
  • Sûriyye: Düğün ya da sünnet gibi şenlikleri ele alan kasidelerdir.

Bunların dışında kasidelere, kasidenin nesib bölümünde bahar tasviri yapılmışsa bahariye, kış tasviri yapılmışsa şitâiyye, yaz tasviri yapılmışsa sayfiyye, atların tasviri yapılmışsa rahşiyye, bayram tasviri yapılmışsa lydiyye gibi adlar verilir.

  • MESNEVİ

Mesnevi Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Fars edebiyatından alınan bir nazım biçimidir.
  • Her beyit kendi arasında uyaklıdır. “aa / bb / cc / dd…”
  • Divan edebiyatının en uzun nazım biçimidir. Hikâye ve romanın görevini yapar.
  • Aruzun kısa kalıplanyla yazılır.
  • Aşk, tasavvuf, kahramanlık, savaş gibi konuları işler.
  • Beyitler arasında anlamca bir bütünlük vardır.
  • Bir şairin beş mesneviden oluşan eserler bütününe “hamse” denir. Edebiyatımızda “Ali Şir Nevai, Taşlıcalı Yahya, Nevizade Atayi” hamse sahibi şairlerdir.
  • Edebiyatımızda ilk mesnevi Yusuf Has Hacip’in “Kutadgu Bilig‘ adlı eseridir. Eser, aruzun kullanıldığı ilk eserdir. Mevlana Celaleddin ve Genceli Nizami'nin mesnevileri Farsça yazıldığından Türk edebiyatına mensup eserler değildir.

Türk Edebiyatının Önemli Mesnevileri:

  • Kutadgu Bilig (Yusuf Has Hacip)
  • İskendername (Ahmedi)
  • Vesilet-ün Necat (Süleyman Çelebi)
  • Harnârne (Şeyhi)
  • Leyla vü Mecnun (Fuzuli)
  • Hüsrev-ü Şirin (Şeyhi)
  • Hüsn-ü Aşk (Şeyh Galip)
  • Mantık-ut Tayr (Gülşehri)
  • Hayriyye (Nabî)
  • MÜSTEZAT

Müstezat Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Artmış, çoğalmış demektir. Gazelin her dizesine, kullanılan ölçüye uymak koşuluyla bir kısa dize eklenerek oluşturulan nazım biçimidir.
  • Kısa dizelere “ziyade” adı verilir.
  • Kısa ve uzun dizeler arasında anlam ilişkisi vardır.
  • Uzun dizeler kendi aralannda, kısa dizeler de kendi aralarında uyaklanır.
  • KIT'A

Kıt’a Nazım Şeklinin Özellikleri:

  •  Parça, bölüm anlamı taşır.
    -Aruzun her kalıbıyla yazılabilir.
    -En az 2 en fazla 12 beyitten oluşur.
    -Dört beyitten fazla olan kıt’alara “kıta-ı kebire” denir.
    -Uyak düzeni xa/xa/xa/xa… şeklindedir.
    -Genellikle “matla” ve “makta” beyti yoktur.

Dörtlüklerle Kurulan Nazım Biçimleri:

  • RUBAİ

Rubai Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • İran (Fars) edebiyatından alınmış, tek dörtlükten oluşan bir nazım biçimidir.
  • Kendine özgü aruz kalıplarıyla yazılır. (Bunların sayısı 24 kadardır.)
  • Düşüncelerin özlü bir biçimde anlatılması temeline dayalı nazım biçimidir.
  • Genellikle felsefi konular, öğüt, aşk, şarap, din, tasavvuf konulan işlenir.
  • Uyak düzeni “aaxa” biçimindedir.
  • Genellikle mahlas kullanılmaz.
  • En büyük ustası Ömer Hayyam‘dır.
  • Azmîzâde Haleti, sadece rubai yazan tek şair olarak bilinir.
  • Yahya Kemal Beyatlı, Arif Nihat Asya rubaileriyle tanınan şairlerimizdir.
  • TUYUĞ

Tuyuğ Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Divan şiirine Türk şairlerin kattığı bir nazım biçimdir.
  • Tek dörtlükten oluşur, uyak düzeni maniye benzer.
  • Halk şiirindeki maninin, Dîvan şiirine yansımış biçimi kabul edilir.
  • Konu sınırlaması yoktur, rubaideki konular tuyuğda da vardır. En çok aşk, aşk acısı, şarap konu edilir.
  • Mahlas kullanılmaz. Aruzun sadece “fâilâtün / fâilâtün / fâilün” kalıbıyla yazılır.
    -Rubaiden vezin ve cinas yönüyle ayrılır.
  • Edebiyatımızda en çok tuyuğ yazmış şair Kadı Burhanettin’dir.
  • MURABBA

Murabba Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Dört dizelik bentlerden oluşur. Uyak düzeni aaaa / bbba /ccca … biçimindedir.
  • En az üç, en fazla altı bentten oluşur.
  • Övgü, yergi, din, felsefi konular işlenir.
  • Nedim ve Namık Kemal bu türün başarılı örneklerini sunan şairlerimizdir.

Not: Bir şairin bir gazelinin her beytinin üstüne başka bir şairin ikişer dize eklemesiyle oluşan murabbaya “terbi' ” denir.

  • ŞARKI

Şarkı Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Divan şiirine Türk şairlerin kattığı bir nazım biçimidir.
  • Halk edebiyatındaki türkünün etkisiyle ortaya çıkmıştır.
  • Biçim bakımından murabbaya benzeyen şarkılar, genel olarak bestelenmek için yazılır.
  • Dörtlük sonlarında tekrar edilen bölüme nakarat adı verilir. Şarkılar bent ve nakarat bölümlerinden oluşur.
  • Dörtlük sayısı üç ve beş arasında değişir.
  • Genellikle aşk, sevgi, eğlence, kadın ve şarap konuları işlenir.
  • Uyak düzeni genelde abab (aaaa) / cccb / dddb… biçimindedir.
  • Lale devrinde gelişmiş ve yaygınlaşmıştır. Nedim ve Yahya Kemal bu türün önemli şairleridir.

Bentlerle Kurulanlar:

  • Musammat
  • Terkib-i Bent
  • Terci-i Bent
  • Tahmis
  • Muhammes

Her edebiyatın kendi bünyesi ve özelliklerine uygun şiiri ve her şiirin de kendine özgü nazım biçimleri vardır. 

Türklerin islâmiyet’i kabul etmelerinden sonra Türk edebiyatı Arap ve Acem (Fars) edebiyatlarının etkileri altına girmiş, bu arada bu iki edebiyatın nazım şekilleri de benimsenerek kullanılmaya başlanmıştır. Bunlara yanında milli nazım şekilleri olan dörtlüklerin de az çok değiştirilerek ve yeni adlar altında kullanıldıklarını görüyoruz.

Nazım şekilleri, eski edebiyat kitaplarında “Eşkâl-ı nazm” adı altında incelenirdi.

Arap ve İran (Fars) edebiyatlarında ve bu arada Türk edebiyatında nazmın en küçük birimi mısra’dır. Mısra’ları değişik kafiye düzeni içinde ve değişik sayılar da birleşmelerinden ayrı ayrı adlandırılan nazım şekilleri ortaya çıkmıştır.

Nazım biçimlerine geçmeden önce bazı kavramları görelim:

MISRA

Mısra ‘Arapça’da “kapı kanadı, çadır kapısının iki yan parçası” anlamlarına gelir. Nazım terimi olarak da mısra, tam bir aruz kalıbıyla söylenmiş olan beytin yarısına denir. Ya da daha geniş bir anlamda bir nazım parçasını oluşturan her bir satıra mısra adı verilir.

Araplarda ev çadırdır. Çadır kapısının iki yanının bir çadırı meydana getirmesi gibi nazımda da iki mısra bir beyti oluşturur. Bazen nazmın içinde göze çarpan güzelliği ve anlamın dolgunluğu ile dillerde dolaşan bir mısra atasözü gibi kullanılmaya başlar. Böyle mısra’lara Mısra’-ı berceste “sıçramış, fırlamış mısra” adı verilir:

Dest-bûsi ârzusiyle ger ölsem dostlar / Kûze eylen toprağım sunun anınla yâre su

(Fuzuli)

Yukarıdaki beytin ikinci mısraı anlamca içinde bulunduğu eserin öne çıkan mısralarından "berceste" bir mısradır.

BEYİT

Beyt Arapça’da “çadır, ev, oda” anlamlarındadır. Nazmda iki mısra bir beyti oluşturur. Beytin ilk mısra’ına Sadr, ikincisine Acûz denir. 

Bir beytin mısraının birleşmesi gerekli ama yeterli değildir. Ayrı vezinlerde iki mısra bir beyit halinde birleşemez. Beyt eski kitaplarda çok kere “şi’r” ile eşanlamlı kullanılmıştır.

İki mısra’ı birbirine kafiyeli olan beyitlere mukaffamusarrâ veya matla’; mısraları kafiyeli olmayan beyitlere de müfred ya da ferd” adı verilir.

Kaside ve özellikle gazelin iki mısra’ı birbiriyle kafiyeli olan ilk beyitleri için matla'terimi kullanılmıştır. Kasidelerde bu matla’dan başka kasidenin içinde söylenen iki mısra’ı kafiyeli beyitlere de matla’ adı verilmiştir. Ayrıca müretteb (alfabetik sıralı) divanların sonunda toplanan tek beyit ve mısra’lara da müfred denmiş ve bunlar müfredat adı altında biraraya getirilmiştir.

Eski edebiyatımızda her beytin bir anlam bütünlüğü vardır. Beytin anlamı kendi içinde tamamlanır. Ama çok az görülmekle birlikte bu kaidenin dışına çıkıldığı da olmuştur. Böyle, bir nazım parçasının içinde anlamı kendi içinde tamamlanmayıp alttaki beyitlere de geçen beyitlerin her birine merhûn adı verilir. Nefi’nin Sultan Ahmed vasfında söylediği ve Edirne şehrini anlattığı kasidesinin bazı beyitleri bu tür merhûn beyitlere iyi bir örnek sayılabilir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Orhan Şaik Gökyay - Beyan-ı Aşk