Çiğnendi yeter, varlığımız cehl ile kahre,
Doğrandı mübarek vatanın bağrı sebepsiz.
Birlikte bugün bulmalıyız derdine çare
Can kardeşi, kan kardeşi, şan kardeşiyiz biz.
Millet yoludur, hak yoludur tuttuğumuz yol
Ey hak, yaşa, ey sevgili millet, yaşa, varol!
Gel kardeşim, annen sana muhtaç, ona koşmak,
Koşmak ona, kurtarmak o bî-bahtı vazifen.
Karşında göğüs bağır açık, ölgün yatıyor bak;
Onsuz yaşamaktansa beraber ölüş ehven. .
Her an o güzel sineyi hançerliyor eller,
İmdâdına koşmazsak eğer mahvı mukarrer.
Zulmün topu var, güllesi var, kal'ası varsa;
Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır.
Göz yumma güneşten, ne kadar nuru kararsa,
Sönmez ebedî; her gecenin gündüzü vardır.
Millet yoludur, hak yoludur tuttuğumuz yol;
Ey hak yaşa ey sevgili millet yaşa, var ol!.
Vaktiyle baban kimseye minnet mi ederdi?
Yok, kalmadı hâşâ sana zillet pederinden;
Dünyada şereftir yaşatan milleti, ferdi;
Silkin şu mezelletli tozu, uçsun üzerinden.
İnsanlığı pâmâl eden alçaklığı yık, ez;
Billâh yaşamak yerde sürüklenmeye değmez.
Haksızlığın envâını gördük. Bu mu kanun?
En gamlı sefaletlere düştük; bu mu devlet?
Devletse de, kanunsa da artık yeter olsun;
Artık yeter olsun bu denî zulm ü cehâlet.
Millet yoludur, hak yoludur tuttuğumuz yol;
Ey hak yaşa ey sevgili millet yaşâ, var ol!.
* * *
cehl: cahillik
kahre: zorla
ehven: daha iyi, ya da daha az kötü
bîbaht: bahtsız
mukarrer: kararlaştırılmış, kuşkusuz
mezellet: alçaklık, alçalma
pâmâl: ayaklar altına alma
deni: rezil, alçak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder