26 Temmuz 2024 Cuma

Aşık Ömer

 


Aşık Ömer, 17. yüzyılın en önde gelen adlarından biridir. Kendi şiirlerinden yola çıkan araştırıcılar onu gerçek bir mekana bağlayamamışlardır. En eski divanındaki, 

"Vatan-ı aslimiz Aydın ilidir" , ve "Tehi sanman Ömer Gözlevelidir"gibi mısralar, onun gerçek doğum yerini ortaya koymamıza engel teşkil etmektedir. Aydın, Kırım ve Konya’da üç ayrı Gözleve’nin var olması, araştırıcıları sık sık fikir değiştirmeye yöneltmiştir. Şükrü Elçin, çok eski bazı kaynaklardan yola çıkarolabileceğini ifade etmektedir.

Şükrü Elçin’in kaynak olarak ele aldığı Dr. Üzbek Bayçura’nın bilgilerine göre, babası kürk ticaretiyle uğraşan Abdullah adlı bir kişidir; annesinin adı ise Şerife’dir. Doğum tarihini 1619 ve 1621 olarak veren kaynaklar tahminden öte gidememektedir. 

Adı Ömer olup bir ara, Adli mahlasını da kullanmıştır. Medreseye devam eden Ömer burada sarf, nahiv, mantık, maani, Arapça, Farsça, tefsir ve Dürer okumuştur. Hafız’ı, Sadi’yi burada öğrenmiş, şiirinin bilgi hazinesini burada zenginleştirmiştir.

ek çok yerler dolaşan Ömer’in Divan’ında, “Hafız Aşık Ömer” ibaresinin yer alması, çeşitli kaynaklarda saz çaldığının kayıtlı olması, onun değişik cephelerini ortaya koymaktadır.

1707’de öldüğüne dair söylenen tarihi ihtiyatla karşılayan EIçin, bu tarihin daha sonraki bir yıl olması gerektiği görüşündedir.

Şairname’sinde, Şerifi adlı şairden bahsederken kullandığı şu ifadeler, bu kişinin Ömer’in hocası olduğu şeklindeki görüşleri kuvvetlendirmektedir:

"Şerifi değil mi cümleye üstad / Ol değil mi bizi eyleyen irşad"

Safayi tezkiresinde, Şerifi’nin Kırımlı olduğu, İstanbul’da tahsilini tamamladıktan sonra Rumeli’ye gittiği söylenmektedir.

O, aynı yüzyılın aşıklarından Kul Mustafa, Katibi, Bursalı Halil, Gayri, Hayri ve Sadık’ı beğenmektedir; birincisine söylediği nazireler bunun güzel örnekleridir. Şiirlerine nazire söylediği diğer şairler arasında Karacaoğlan, Kuloğlu, Yazıcı gibi adlar da yer almaktadır. Klasik şairlerimizden Ahmed Paşa, Fuzuli ve Atai’nin şiirlerine nazireler yazması; gazel, murabba, kalenderi, satranç, müstezad gibi şekillere örnekler vermesi, Ömer’deki, yüzyıla hakim olan klasik şiire yönelme arzusunun en güzel örneğidir.

Zamanında ve daha sonraki yüzyılda oldukça şöhretli bir şair olan Ömer’e; Abu, Hasan, Levni, Ruhi, Siyahi, Şevkat gibi şairler nazire yazmışlar, Aşık Nihani de bir medhiye söylemiştir.

Ayvansaraylı Hafız Hüseyin tarafından 1782’de, Aşık Ömer Divanı adıyla bir araya getirilen şiirler arasında; koşma, destan, semai ve varsağı şeklinde söylenen heceli örnekler daha azdır. Ömer’in en çok bilinen şiiri, otuz sekiz dörtlükten meydana gelen ve 105 şairin adının sayıldığı Şairname’sidir. Burada sadece on yedi saz şairinin adının zikredilmesi, Arap ve Acem şairlerinin yanında klasik şiirimizle tekke şiirimizin ünlü adlarına daha fazla yer verilmesi düşündürücüdür. Aşık Ömer’den, Gubari ve Hızri’nin Şairname’lerinde sadece ad olarak söz edilmiştir. On dokuzuncu yüzyılda yazılan Şairname’lerden Ruhsati’ninki ile 20. yüzyılın şairname yazarlarından Feryadi, Emsali, İsmeti, Kangallı Noksani ve Talip Kılıç’ın eserlerinde de Ömer’e yer verilmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Orhan Şaik Gökyay - Beyan-ı Aşk