24 Haziran 2024 Pazartesi

Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu

 

Elazığ’ın Ağın ilçesi Tatarağası mahallesinde ailenin beşinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Tatarağası mahallesi Ağın ilçesinin olduğu kadar Gençosmanoğlu ailesinin de tarihsel süreci açısından önemlidir. Mahalle bir bakıma ismini Gençosmanoğlu’nun soy tarihinden alır. Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun soy tarihi IV. Murat’ın Bağdat seferine katılan Genç Osman’a kadar uzanır. Şairin babası, Ağın ilçesinin tanınmış şahsiyetlerinden Mehmet Sabit Gençaydın [1310 (1894)]’dır. Darü’l-Muâllimîn mezunu olan Mehmet Sabit Gençaydın, Akpınar (Samsun) ve Akçadağ (Malatya) Köy Enstitülerinde öğretmenlik yapar. Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun edebi kişiliğinin şekillenmesinde önemli bir yere sahip olan Mehmet Sabit Efendi, edebiyatla da yakından ilgilenmiştir. Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun annesi ise yine aynı ilçeden Zeynep Hanım’dır. Zeynep Hanım’ın babası, posta memurluğundan emekli Mehmet Efendi’dir. 1934’teki Soyadı Kanunuyla Gençaydın soyadını alan aile, 1957’de mahkeme kararı ile Gençaydın soyadını Gençosmanoğlu olarak değiştirir. Bu sebeple Niyazi Yıldırım, 1957’den önce yazdığı şiir ve yazılarında olduğu gibi ilk şiir kitabı olan Bozkurtların Ruhu isimli eserinde de Gençaydın soyadı kullanmıştır.

Asaf Halet Çelebi - Ayna

 


Aynadan bakan benim
           küçük gotamacık
duvarlardan karşına çıkan
aynalardan hayalini çalan
muhabbet olup vücudunu saran
          küçük câriyen
                      nigâr-ı çîn

nigâr-i çîn
          bin bir aynada oynar
ayna ayna içindedir
            nigâr-i çîn
                      nigâr-ı çînin içinde
ve zaman
                      zamanın dışında

uzat ellerini küçük gotamacık
hayal hayal içinde
dünya bir hayal dolabıdır
            aynalardan geçer
                      küçük gotamacık
çok sürmeden hayallerimiz
                     aynaların arkasından geçer

aynaya bakan benim
           hayal annemin oğlu
                     bodhista gotama


dünyada en güzel şey
           seni buldum
                       artık hiç bir şey istemem
küçük câriyem nigâr-ı çîn
            uzat ellerini
                      aynaların dışına çıkalım

Asaf Halet Çelebi - Adımı Unuttum

 



adımı unuttum
           adı olmıyan yerlerde
ne in
           ne cin
                      ne benî âdem

zamanlar içinde
kuşlar uçuyor
kervanlar geçiyor
                     bir iğne deliğinden

çarşılar kuruluyor
sarayları oyuncak
           insanları karınca şehirler
zamanları gördün mü
                    bir iğne deliğinden

adımı unuttum
           adı olmayan yerlerde
geçip gidenlere bakarak

Fuzuli - Gazel (N’ola ger kocsa miyânın kemer-i zer güstâh)

 


N’ola ger kocsa miyânın kemer-i zer güstâh
Getirip çokları ortaya zer eyler güstâh

Mahir Ünlü - Dünyanın İşleri

 

Dil öğrenme maksadıyle bir hikaye okudum. Hikaye beni o kadar etkiledi ki yazarıyla tanışmak istedim. Tanıştık da. Dostluğumuz uzun sürmedi. O iyi insanı kaybettik.

21 Haziran 2024 Cuma

Friedrich Nietzsche - Yalnız

 

Haykırışan kargalar
Darmadağın uçuşuyor kente doğru
Nerdeyse yağacak kar
Yeri yurdu olanlara ne mutlu!

Donmuş kalakaldın,
Hanidir gözlerin arkada!
Boşuna kaçışın, ey çılgın,
Kıştan uzaklara!

Dilsiz ve soğuk binlerce çöle
Açılan bir kapıdır dünya!
İnsan senin yitirdiğini yitirse
Bir yerlerde duramaz bir daha!

Sen şimdi solgun, sarı
Kış gurbetlerine lânetli,
Hep soğuk gök katlarını
Arayan bir duman gibi.

Uç git, kuş, söyle ezgini
Issız çöl kuşlarının sesiyle!
Göm, gizle, ey çılgın, kanayan kalbini
Buzların, alayların içine!

Haykırışan kargalar
Uçuşuyor kentten yana, dağınık:
Nerdeyse yağacak kar
Yeri yurdu olmayana çok yazık!
Çeviren: Behçet Necatigil

Ziya Gökalp - Altın Destan



Sürüden koyunlar hep takım takım Ayrılmış, sürüde kalmamış bakım; Asmanın üzümü dağılmış; salkım Olmak ister, fakat bağban nerede? Gideyim, arayım; çoban nerede?

Fuzuli - Gazel (Reng-i rûyundan dem urmuş sâgar-ı sahbâya bah)

 


Reng-i rûyundan dem urmuş sâgar-ı sahbâya bah
Âf-tâb ile kılur da’va tutulmuş aya bah

20 Haziran 2024 Perşembe

Osman Çeviksoy - Bayramda

  


Çocuk, neşeyle eğlenen arkadaşlarına uzaktan bakarak ağlıyordu.  

“Sen niye ağlıyorsun?” dedim. 

İçini çekti.

“Bayram geldi, babam gelmedi!” dedi.

Attila İlhan - Sultan-ı Yegâh

 

şamdanları donanınca eski zaman sevdalarının
başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın
nemli yumuşaklığı tende denizden gelen âhın
gizemli kanatları ruhta ölüm karanlığının
başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın