21 Temmuz 2024 Pazar

Ömer Seyfeddin - Ant

 


Ben Gönen'de doğdum. Yirmi yıldan beri görme­diğim bu kasaba hayalimde artık seraplaştı. Birçok yerleri unutulan eski, uzak bir rüya gibi oldu. O zaman genç bir yüzbaşı olan babamla her vakit önün­den geçtiğimiz Çarşı Camii'ni, karşısındaki küçük, harap şadırvanı, içinde binlerce kereste tomruğu yüzen nehirciği, bazen yıkanmaya gittiğimiz sıcak sulu hamamın derin havuzunu şimdi hatırlamaya çalışırım. Fakat beyaz bir unutkanlık dumanı önü­me yığılır. Renkleri siler, şekilleri kaybeder... Pek uzun gurbetlerden sonra vatanına dönen bir adam doğduğu yerin ufkunu koyu bir sis altında bulup da sevdiği şeyleri uzaktan bir an evvel göremediği için nasıl mahzun olursa, ben de tıpkı böyle meraka, sabırsızlığa benzer bir elem duyarım. O, her akşam sürülerle mandaların, ineklerin geçtiği tozlu, taşsız yollar; yosunlu siyah kiremitli çatılar; yıkılacakmış gibi duran büyük duvarlar; küçük, ahşap köprüler; nihayetsiz tarlalar; alçak çitler hep bu duman içinde erir...

Yalnız, evimizle mektebi gözümün önüne geti­rebilirim.

20 Temmuz 2024 Cumartesi

Osman Çeviksoy - Erkekler de Ağlar


Üç gün kendini bilmeden yatmış, helâlleşmek için başına gelenleri bile tanımamıştı. Dördüncü gün biraz toparlanmış, gelip gidenlerden bazılarını tanımış, bazılarını tanıyamamış, bir ara "Bana ne oldu?" diye sormuştu. Beşinci gün süt, çorba içmiş, yedinci gün babamın yardımıyla tuvalete çıkmış, on ikinci gün namazını oturduğu yerden kılmaya başlamış, on sekizinci gün evin yönetimini tekrar ele almıştı.

Nedim - Şarkı

 

Bir safa bahşedelim gel şu dil-i nâ-şâda

Gidelim serv-i revânım yürü Sa'd-âbâd'a

İşte üç çifte kayık iskelede âmâde

Gidelim serv-i revânım yürü Sa'd-âbâd'a


Gülelim oynayalım kâm alalım dünyâdan

Mâ'-i Tesnîm içelim Çeşme-i Nev-peydâdan

Görelim âb-ı hayât akdığın ejderhâdan

Gidelim serv-i revânım yürü Sa'd-âbâd'a


Geh varub havz kenarında hırâmân olalım

Geh gelüb Kasr-ı Cinân seyrine hayran olalım

Gâh şarki okuyub gah gazel-hân olalım

Gidelim serv-i revânım yürü Sa'd-âbâd'a


İzn alub Cum'a namazına deyû mâderden

Bir gün uğrulayalım çerh-i sitem-perverden

Dolaşub iskeleye doğru nihân yollardan

Gidelim serv-i revânım yürü Sa'd-âbâd'a


Bir sen ü bir ben ü bir mutrib-i pâkîze-edâ

İznin olursa eğer bir de Nedîm-i şeydâ

Gayrı yârânı bugünlük edib ey şuh feda

Gidelim serv-i revânım yürü Sa'd-âbâd'a

19 Temmuz 2024 Cuma

Friedrich Nietzsche - Ecce Homo

 


Evet, bilirim nereden geldiğimi
Alev gibi doymamış, aç
Yanar, tüketirim kendimi.
Işık olur, ne tutarsam,
Küldür arkamda kalan.
Ben ateşim besbelli.
(Çeviri: Önay SÖZER)

Fuzuli - Gazel (Ey gül ne aceb silsile-i müşg-i terin var)

 


Ey gül ne aceb silsile-i müşg-i terin var
V’ey serv ne hoş cân alıcı işvelerin var

Tog‘ay Murod - Ot kishnagan oqshom (qissa)


1

Birodarlar, ko‘rgilik, ko‘rgilik!
Bir erta uyg‘onib, kallamga qo‘l yugurtirdim. Sochlarim orasida yara-chaqalar uch berdi. Par-voyim falak bo‘ldi, yura berdim. Onamga-da aytmadim.
Chaqalar kun sayin bolaladi. Katta-katta bo‘ldi. Qo‘tir bo‘lib qichidi.
Shunda, qishlog‘imiz do‘xtiriga bordim. Do‘xtir fu, deya aftini burishtirdi. Yurchidagi kalxonaga olib jo‘nadi.

18 Temmuz 2024 Perşembe

Şeyh Galib - Muhammes (Dil hânesi câ-yi işretindir)

 


Yek nazrada kıldın ey yüzü gül
Ayînemi âftâbe-i mül
Geçti bana neş'e-i tegafül
Hem eyle hem eyleme tenezzül
Dil hânesi câ-yi işretindir

Bir şu'lesi var ki şem'-i cânın
Fânûsuna sığmaz âsmânın
Bu sîne-i berk-âşiyânın
Sînâ dahi görmemiş nişânın
Efrûhte-i inâyetindir

Şehbâl-i dil oldu evc-pervâz
Kim sayd-i hümâya eyleyüp nâz
Zülfünde de olmaz âşiyan sâz
Affeyle ki ey şeh-i felek-tâz
Perverde-i dest-i himmetindir.

Bir âleme olmuşum ki vâsıl
Şebnemleri mihr ile mukâbil
Yok, pertev-i mihre anda hâil
Nezdîk ü baîdi özge menzil
Kim firkatin ayn-i vuslatındır

Açıldı der-i harîm-i ma'nâ
Bir sûret olur hezâr da'vâ
Esrâr-i hafâ hep oldu peydâ
Bildim ki bu cümle şûr ü gavgâ
Gavgâyı sever bir âfetindir

Ey arş-kemâl ü meh-sitâre
Olmak nola düşmen-i nezâre
Galib sana oldu pâre pâre
Bir hâne-harâb imiş ne çâre
Dâm-i reh-i mihr-i tal'atindir

(Mefûlü Mefâilün Fâûilün)

Şeyh Galib - Müseddes-i Mütekebbir (Tedbirini terkeyle takdir Hüda'nındır)

 


Tedbirini terkeyle takdir Hüda'nındır
Sen yoksun o benlikler hep vehm ü gümanındır
Birden bire bul aşkı bu tuhfe bulanındır
Devran olalı devran erbab-ı safanındır

Aşıkta keder neyler gam halkı cihanındır
Koyma kadehi elden söz pir-i muganındır

Meyhaneyi seyrettim uşşaka mataf olmuş
Teklif ü tekellüften sükkanı maaf olmuş
Bir neşe gelüp meclis bi havf u hilaf olmuş
Gam sohbeti yad olmaz meşrebleri saf olmuş

Aşıkta keder neyler gam halkı cihanındır
Koyma kadehi elden söz pir-i muganındır

Ey dil sen o dildara layık mı değilsin ya
Da'va-yı mahabete sadık mı değilsin ya
Özrü nedir Azra'nın Vamık mı değilsin ya
Bu gam ne gezer sende aşık mı değilsin ya

Aşıkta keder neyler gam halkı cihanındır
Koyma kadehi elden söz pir-i muganındır

Mahzun idi bir gün dil meyhane-i ma'nade
İnkara döşenmiştim efkarı düşüp yade
Bir pir gelüp nagah pend etti alelade
Al destine bir bade derd ü gamı ver ba'de

Aşıkta keder neyler gam halkı cihanındır
Koyma kadehi elden söz pir-i muganındır

Bir bade çek efzun kap mecliste zeberdest ol
Atma ayağın taşra meyhanede pabest ol
Alçağa akar sular pây-i huma düş mest ol
Pür cuş olayım dersen Galib gibi düş mest ol

Aşıkta keder neyler gam halkı cihanındır
Koyma kadehi elden söz pir-i muganındır




Mustafa Çıpan - Nezr-i Mevlâna (Mevlevilik’te On Sekiz Rakamı)

 


Hayırların feth, şerlerin def' ve himmetlerin üzerimize olması niyâzıyla…

Cenâb-ı Hakk'ın tecellî eseri velî kullarının kalbine yerleştirdiği irfânî bir nurla ilâhî gerçekleri bizzat tadarak ve yaşayarak öğrenen Hz. Mevlânâ, akl-ı selîmden kalb-i selîme, kalb-i selîmden de zevk-i selîme yol bulan Mevlevîliğin dayandığı temel kaynaktır.

Hz. Mevlânâ, hayrü'l-halefi Şeyh Gâlib'in:

Merd ana denür ki aça nev-râh

Aşık Yaşar Reyhani - Kime Arzedeyim

 


Kime arzedeyim ben bu halimi
Ya ilahi yandım avrat elinden
Yıllarca sürdürdüm kalmakalımı
Ya ilahi yandım avrat elinden

Yağ yerine ciğerimi eritti
Beni haktan hakikatten farıttı
Üç oğlumu dört kızım çürüttü
Ya ilahi yandım avrat elinden

Mana okur iken uzandı yattı
Bütün eserimi çöplüğe attı
Sırlarımı komşulara anlattı
Ya ilahi yandım avrat elinden