12 Ekim 2024 Cumartesi

Faruk Nafiz Çamlıbel - Sonsuz Rüya


Ezeli varlığa candan vurulan aşıklar,
Ses alır ta ötesinden ebedi dünyanın.
Yerin altında devam etmesidir bence ölüm,
Yerin üstünde görüp geçtiğimiz rüyanın.

Ümit Yaşar Oğuzcan - Acılar Denizi

 

Ben acılar denizinde boğulmuşum
İşitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını
Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni
Duyarım yosunların benim için ağladıklarını

1950-1960'lı Yıllarda Türkmen Edebiyatı

 

1950’li ve 1960’lı yıllar, Türkmen şiirinin en üretken olduğu ve değişime uğrayıp yenileş­tiği yıllardır. Önce Ekim devriminin getirdiği baskının sonucu, ardından da İkinci Dünya Savaşının sebep olduğu olaylar ve duyguların baskısı altında kendi mecrasından çı­kan, kendi meselelerini ele alamayan, Türkmenlerin kendi değerleriyle donanmamış olan Türkmen şiiri, 1950’li yılların ikinci yarısından itibaren kendi yatağında ilerlemeye başla­mış, “ ... yaşadıkları ülkenin dokularını, halkın gönlündeki zenginliği ve inceliği duyarlı bir sembolizmle şiirleştirme fırsatını” bulmuştur.

Fuzuli - Gazel (Şu’le-i şem’-i ruhun ağyâra bezm-efrûz olur)

 

Şu’le-i şem’-i ruhun ağyâra bezm-efrûz olur
Âh kim yetgeç bana bir berk-i âlem-sûz olur
Gayr çeşminden bulur her dem nigâh-i merhamet
Ben ne kıldım kim nasîbim nâvek-i dil-dûz olur
Her gün açar gönlümü zevk-i visâlin yenleden
Gerçi güller açmağa her yılda bir nevrûz olur
Hâle tek çıkmaz evinden mâh-tal’atler müdâm
Her kimin devr-i kamerde tâli’i firûz olur
Sâ’idin zevkiyle terk etmiş Fuzûlî âlemi
Meyl-i sahrâ eylemez bir kuş ki dest-âmûz olur
(Fâ i lâ tün fâ i lâ tün fâ i lâ tün fâ i lün)

10 Ekim 2024 Perşembe

Yunus Emre - Işk etegin tutmak gerek âkıbet zevâl olmaya


'Işk etegin tutmak gerek 'âkıbet zevâl olmaya

'Işkdan bir elif okıyan kimseden su'âl olmaya

Elif Yavaş - Edebiyata Sesleniş


     Seni yazmak, seni yaşamakla bütünleşir hayat. Sükûtun vaveylasında, kelimelerle dans eder hayalim. Dileklerim dua vuslatı olur da kibri defeder kalbim. Aşkın ‘e’ hâlini yaşar edebî dünyam. İnancımın tam oluşu; ilahî aşk ile demlenir, kıvılcım bir (od)da od’un odunsu kokusunu sayıklar çam’sı kokular. Dilemma olur kimi serzenişler, sükûtun çığlığı oluverir hücrelerim. Uçtu uçacak kelebek misalidir ömrüm, acı yoğuran ellerim sevincin kanatlarını muştular. Sen olmasaydın olmazdı şiirler, edebiyatsız yetim kalırdı kütüphaneler. İçimdeki boşluk kıpırdanırken kuşluk vakti hoşluk var içimde. İlham sancıları göğsümü yağmalar, klavye tuşundan haz duyar dile gelen kelimeler. İnişli çıkışlı ruh hâlimde yükselir aşk merdiveni, ömür merdivenime vuslat mendili sallarcasına saklanır düşler. Kalbimde düğümlenen sevdamı mı merak etmektesin? Sanat ile edebiyatın aşkla tek vücut oluşunu mu gözlemektesin? İşini aşkla yapan bir insanın eline tutuşur harfler, hayalinin hayallerini takiptedir inleyen nağmeler. Gözbebeklerimiz kalbimize göz olurken, cam bakışlarımız da buğulu gözlerin dili oluverir.

9 Ekim 2024 Çarşamba

Orhan Seyfi Şirin - Gülümser Çocukluğum

 


Gülümser çocukluğum...
Yıkanan kızlarla şıkır şıkır;
Tatlı sularda sazların ötesinden...
Sarışın ve bin bir gamze içinden,
Gülümser çocukluğum.

8 Ekim 2024 Salı

Cahit Sıtkı Tarancı - Kara Sevda

 

Bir kere sevdaya tutulmaya gör;
Ateşlere yandığının resmidir.
Aşık dediğin, Mecnun misali kör;
Ne bilsin alemde ne mevsimidir.

Faruk Nafiz Çamlıbel - Bizim Kitap

 

Kaç bahar bülbüle hasret, güle hasret yaşadık;
Görmedik kaç yaz ufuklarda yarım bir mehtâb.
Bu elem defteri dünyâda kapansın, dilerim...
Dilerim, bir daha mahşerde açılsın bu kitâb!

Peyami Safa - Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (Roman Özeti)

 


Eserin Adı: Dokuzuncu Hariciye Koğuşu

Yazarı: Peyami Safa

Yayınevi: Ötüken Yayınları

Basım Tarihi: 1999

Eserin Konusu: 15 yaşındaki bir gencin kemik veremi hastalığa yakalanması sonucu hayata tutunma çabası.

Romanın Özeti:

Romanın 15 yaşındaki kahramanı 7 yaşından beri dizindeki tam olarak teşhis edilemeyen bir hastalıktan dolayı sıkıntılar çekmektedir. Hayatı hastane kapılarında, doktor önlerinde geçmiştir. Son olarak yapılan tetkikler sonucunda dizindeki rahatsızlığın “Kemik Veremi” olduğu anlaşılır. Bu hastalık hayatına veya bir bacağına mal olabilecek bir hastalıktır. Hal böyle iken doktorlar, eğer beslenmesine dikkat eder, heyecansız, sakin bir yaşam sürdürür, moralini yüksek tutarsa iyileşme ihtimalinin olduğunu söylerler.