28 Temmuz 2024 Pazar

Halit Ziya Uşaklıgil - Ferdi ve Şürekası (Roman Özeti)


Kitabın Adı: FERDİ VE ŞÜREKÂSI

Yazarı         : Halit Ziya Uşaklıgil

Yayınevi     : İnkılâp ve Aka

Y.Adresi     :Ankara cad.No:95  İSTANBUL 

Basım Yılı  :1984

1)Kitabın Konusu:   

     Maddi bakımdan çok zor şartlar altında yaşayan bir kişinin, aile ve aşk hayatını anlatıyor. Fakir, ama  umutlu bir durumdayken kaderin kendisine gülerek hayatını bir anda alt üst eden bir yaşamın hikâyesidir.Zengin ile fakirin arasındaki yaşamların göz önüne alındığı, para gücünün nelere hâkim olduğu anlatılıyor.

2)Kitabın Özeti:

Muhsin İlyas Subaşı - Biz Çileyi Yol Eyledik

 

Düştü ruhumuza ismi,
Sevgisini hâl eyledik.
Baktık kainatta resmi,
Dilimizi lâl eyledik…

Halit Ziya Uşaklıgil - Mai ve Siyah (Roman Özeti)

 


ESERİN ADI          :MAİ ve SİYAH

ESERİN YAZARI   :HALİD ZİYA UŞAKLIGİL

YAYINEVİ               :İNKILAP VE AKA KİTABEVLERİ

BASIMYILI             :1980

1.ESERİN KONUSU:Hayalleri olan bir gencin lise son sınıfta babasını kaybetmesiyle hayallerinin yıkılışı ve beraberindeki hayat mücadelesi.

2.ESERİN ÖZETİ: Ahmet Cemil,babasının ölümünden sonra,binbir güçlükle okulu bitirir ve kız kardeşini ve annesini beslemek için çalışmak zorunda kalır.Bunun için elinden fazla birşey de gelmemektedir.Çünkü yabancı dil bilmekten başka bildiği birşey yoktur.Ona kalsa,bütün çalışmalarını şiir üzerinde toplamayı;edebiyatımıza bir başka yön vermeyi ister. Ancak hayat mücadelesi onu çok genç yaşta karşılar.

Anı (Hatıra) Nedir?

 

Bir kimsenin kendi hayatını, yaşadığı devrede şahidi olduğu ya da duyduğu olayları edebî değer taşıyan bir dille anlattığı yazılara anı (hatıra) denir. Bir başka deyişle, özümüzde bir iz bıraktığı için unutulmayan ve anılmaya değer bulduğumuz olayları anlatan yazı türüdür.

Karacaoğlan - Elif Elif Deyü

 

İncecikten bir kar yağar,
Tozar Elif, Elif deyü...
Deli gönül abdal olmuş,
Gezer Elif, Elif deyü...

Şeref Taşlıova - Hayatım

 

Bin dokuz yüz otuz sekiz,
Nisan doğum ayım benim.
Taşlıova soy adımız,
Salihgiller soyum benim.

27 Temmuz 2024 Cumartesi

Nabi - Gazel (Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz)

 


Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz
Biz neşâtın da gâmın da rûzgârın görmüşüz

Çok da mağrûr olma kim meyhâne-i ikbâlde
Biz hezârân mest-i mağrûrun humârın görmüşüz

Aşık Reyhani - Akşam Olup Kuş Yuvaya Dönende

Akşam olup kuş yuvaya dönende
Akar gözlerinden ey yaşı garibin
Herkes sılasına hicret edende
Ağarır kipriği kaşı garibin 

Garip olan kişi gurbette yatar
Tüyden döşek olsa yar bağrına batar
Garip kuşlar da dertli dertli çığrışır öter
Sızlar ciğerinin başı garibin 

Anam yok ki gelip göz yaşın döke
Bacım yok ki yaslı boynunu büke
Kardaş yok ki mezarıma taş dike
Bir çalıdır mezar taşı garibin

26 Temmuz 2024 Cuma

Ahmet Erhan - Oğul

 


Anne ben geldim, üstüm başım
Uzak yolların tozlarıyla perişan
Çoktan paralandı ördüğün kazak
Üzerinde yeşil nakışlar olan

Anne ben geldim, yoruldum artık
Her yolağzında kendime rastlamaktan
Hep acılı, sarhoş ve sarsak
Şiirler çırpıştıran bi adam

Kurumuş kuyunun suyu, incirin
sütü çoktan çekilmiş
Bir zamanlar dünya sandığım bahçeyi
Ayrık otları, dikenler bürümüş

Kapıdaki çıngırak kararmış nemden
Atnalı ve sarmısak duruyor ama
Oğlum, mektup yaz diyen
Sesin hala kulaklarımda

Anne ben geldim, ağdaki balık
Bardaktaki su kadar umarsızım
Dizlerin duruyor mu başımı koyacak?
Anne ben geldim, oğlun, hayırsızın..

Aşık Ömer - Yine Müjde Kıldı Sultan-ı Nevruz

Yine müjde kıldı sultan-ı nevruz
İrişti zerrine feth-i Messiha
Şu’le-i nur ile mihr-i şebefruz
Mir’at-ı feleği kıldı mücella

Dürlü şükufeler dürlü kokular
Dürlü halet verir cihana bular
Hep eridi karlar revani sular
Irmaklar bulandı mevc urdu derya

Nergisin kalmadı uyhu gözünde
Uyanıp bir ferah buldu özünde
Çemen mevc urdukça sahra yüzünde
Görünür cabeca lale-i hamra

Sakiya piyale alınca ele
Surahi şevk ile eder gulgule
Gör ne rümuz ile arz eder güle
Mahabbetnamesin bülbül-i gûya

Ömer elde ferah bir cam-ı Cem’dir
Meclis-i gamhane kayd u elemdir
Ölmeden sürelim bu da bir demdir
Mey ü mahbub ile kekişti sahra


Aşık Ömer - Ela Gözlerine Kurban Olduğum

 


Ela gözlerine kurban olduğum
Yüzüne bakmaya doyamadım ben
İbret için gelmiş derler cihana
Noktadır benlerin sayamadım ben

Aşkın ateşidir sînemi yakan
Lûtfuna erer mi cevrini çeken
Kolların boynuma dolanmış iken
Seni öpmelere kıyamadım ben

Terkeyledim ağalarım, beylerim
Bozbulanık seller gibi çağlarım
Anın içün ben ah edip ağlarım
Ayrılık oduna doyamadım ben

Kaldı deli gönül kaldı hep yasta
Mevla'm erdir beni murada kasda
Aşık Ömer eydür sevgili dosta
Allah'ısmarladık diyemedim ben

Aşık Ömer

 


Aşık Ömer, 17. yüzyılın en önde gelen adlarından biridir. Kendi şiirlerinden yola çıkan araştırıcılar onu gerçek bir mekana bağlayamamışlardır. En eski divanındaki, "Vatan-ı aslimiz Aydın ilidir" , ve "Tehi sanman Ömer Gözlevelidir"gibi mısralar, onun gerçek doğum yerini ortaya koymamıza engel teşkil etmektedir. Aydın, Kırım ve Konya’da üç ayrı Gözleve’nin var olması, araştırıcıları sık sık fikir değiştirmeye yöneltmiştir. Şükrü Elçin, çok eski bazı kaynaklardan yola çıkarolabileceğini ifade etmektedir.

24 Temmuz 2024 Çarşamba

Gevheri

 


Doğum yeri ve tarihi belli değildir; her iki hususta da farklı görüşler ileri sürülmüştür. M. Fuad Köprülü, Kırım Hanı Selim Giray’a yazdığı bir methiyeden dolayı şairin Kırımlı olduğunu; Saim Sakaoğlu ise İstanbullu olması ihtimalinin daha kuvvetli olduğunu söylemektedir. 

Âşık Sümmâni

 


1860 (bazı kaynaklara göre 1862) yılında Erzurum ilinin Narman ilçesinin Samikale köyünde doğmuştur. Fakir bir ailenin çocuğu olan Sümmanî, hayatını çiftçilik ve çobanlık yaparak sürdürmüştür. Şiirleri hem sözlü hem de yazılı (cönkler) kaynaklarda yer almaktadır. Sümmanî’nin öğrenim durumu hakkında bilgimiz yoktur.

Âşık Sümmâni - Ervahı Ezelde Levh-i Kalemde

 


Ervah-ı ezelde levh-i kalemde,
Bu benim bahtımı kara yazdılar,
Gönül perişandır devri alemde,
Bir günümü yüz bin zara yazdılar

Bulmadım şadlığın iradesini,
Çekerim bu gamın ziyadesini,
Herkes dosta verdi ifadesini,
Bizimkini ülüzgara yazdılar

Aşk benimle eyler daim kıyl-ü kal,
Daha sabretmeye kalmadı mecal,
Derdim taksimdara kıldım arzuhal,
Dedi neylim bahtın kara yazdılar.

Gönül gülşeninde har oldu deyu,
Hasretlik cismimde var oldu deyu,
Sevdiğim, sevdiğin pir oldu deyu,
Erbabı garezler yare yazdılar.

Dünyayı sevenler veli değildir,
Canı terkedenler deli değildir,
İnsanoğlu gamdan hâli değildir,
Her birini bir efkara yazdılar.

Nedir bu sevdanın nihayetinde,
Yadlar gezer yarin vilayetinde,
Herkes diyarında muhabbetinde,
Bilmem bizi ne civara yazdılar.

Kadrimi bilmeze eyledim minnet,
Derdimi artıran görmesin cennet,
Sarraflar verdiler yare bin kıymet,
Benim kıymetimi nere yazdılar.

Döner mi kavlinden sıdkı sadıklar,
Dost ile dost olur bağrı yanıklar,
Aşk kaydına geçti bunca âşıklar,
Sümmâni’yi derkenara yazdılar.



Reşat Nuri Güntekin - Acımak (Roman Özeti)

 


KİTABIN ADI

ACIMAK

KİTABIN YAZARI

REŞAT NURİ GÜNTEKİN

YAYIN EVİ

İNKILAP YAYIN EVİ

BASIM YILI

1999

1)KİTABIN KONUSU:

Küçük yaşta gördüğü kötü muamelelerden dolayı acıma duygusu olmayan bir öğretmeni anlatıyor.

2)KİTABIN ÖZETİ:

Zehra adında bir öğretmen çok acımasız bir karaktere sahipti.Öğrencilerine her zaman kötü davranıyordu. Bir gün babasının öldüğünü duydu.Babasının evine gitti.Fakat hiçbir şekilde üzülmüyordu. Babasını yanına gitmeden başka bir odaya geçti. Odada bulunan sandıktan babasının hatıra defterini buldu.Bu hatıra defterini okudukça babasına haksızlık ettiğini anlamaya başladı.Acıma duygusu olmayan Zehra öğretmen babasının geçmişte bulunduğu duruma acımaya başlamıştı. Annesinin babasına karşı haksızlık yaptığını anladı.Büyük bir üzüntüyle odadan çıkarak babasının bulunduğu odaya gider. Ve onun yüzüne örtülü olan çarşafı kaldırarak onu öper. Daha sonra Zehra öğretmen okuluna geri döner ve bir süre sonra orada evlenir.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu - Ankara (Roman Özeti)


Eserin Adı                  :

ANKARA

Yazarı             :

Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU

Yayın Evi                   :

İnkılap

Basım Yılı                  :

1982

1-)Eserin Konusu     :

Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU’nun Ankara romanı ütopik bir romandır. Bu romanda yazarın özlediği, özlemini çektiği geleceğin Ankara’sı dolayısı ile Türkiye’sidir.

2-) Eserin Özeti         :

Kemalettin Kamu - Hazan Yolcusuna

 

Saçların yine solgun,
Bağrın elemle dolgun,
Nereye yolculuğun
Yeni bir gurbete mi?

Ben de bir kuru yaprak
Gibi seninleyim bak,
Zülfüne takılarak
Oldum gönül veremi

Gözlerim dolu melal,
Yüzün bir ince hilal,
Giderken beni de al
Beraberine emi?

Vasfi Mahir Kocatürk - Şairin Ölümü

 


Ne bir damla gözyaşı, ne yerde yaslı bir mum;
Hazin, loş odalarda ölümü sevmiyorum.
Bir çığ sesiyle nasıl inlerse bir uçurum
Benim öyle verecek kalbim son nefesini...

Titreyen dallarını açıp göklere kadar,
Hıçkıracak ney gibi sülün boylu kavaklar,
Talihimin göğsümde hapsettiği canavar
Derin çıtırtılarla kıracak mahpesini...

Ardımda binbir gönül, ıstırabımdan derin,
Matemini tutacak bir mukaddes kederin;
Ölümün gösterecek dünyaya ölümlerin
Hem en şereflisini, hem de en mukaddesini...

Gözlerim çektiğimi ifşa etmese bile
Kalbimden ayrılınca ruhum gelecek dile:
Yüzbin yıllık kâinat hummalı bir vecd ile
Dinleyecek ilk defa ıstırabın sesini...

Her gün bir parça daha fazla yalçınlaşarak
Bir uçurum olunca bana sevdiğim kucak,
Fırtınalı göklerden ölümüm andıracak,
Yıldırımla vurulmuş kartalın düşmesini...

Aruz Ölçüsü

 


Aruz ölçüsü, hecelerin uzun veya kısa, kapalı ya da açık oluşuna dayanan, hecelerin belli bir düzene göre sıralanarak ahengin sağlandığı nazım ölçüsüdür. İskender Pala’nın değişiyle ‘‘Çadırın ortasına dikilen direktir. Bir çadırı nasıl direk ayakta tutuyorsa divan şiirini de ayakta tutan en büyük unsur aruzdur.’’

Mikayıl Müşfiq - Həyat sevgisi