Çocuktum,
ufacıktım,
Top oynadım acıktım.
Buldum
yerde bir erik,
Kaptı
bir ala geyik.
Geyik
kaçtı ormana,
Bindim
bir akdoğana.
Doğan
yolu şaşırdı,
Kaf
Dağı’ndan aşırdı.
Attı
beni bir göle,
Gölden
çıktım bir çöle.
Çölde
buldum izini,
Koştum,
tuttum dizini.
Geyik
beni görünce,
Düştü
büyük sevince.
Verdi
bana bir elma,
Dedi
: “Dinlenme, durma,
Dağdan
yürü, kırdan git,
Altın
Köşk’e çabuk yet,
Seni
bekler ezelî
Orda
dünya güzeli...
Bin
yıllık çile doldu!”
Bunu
dedi, sır oldu…
*
* *
Yedim
sırlı elmayı,
Gördüm
gizli dünyayı.
Gündüz
oldu geceler;
Ak
sakallı cüceler,
Korkunç
devler hortladı;
Cinler
cirit oynadı.
Kesik
başlar yürürdü,
Saçlarını
sürürdü.
Bir
de baktım melekler
Başlarında
çiçekler,
Devlere
el bağlıyor,
Gizli
gizli ağlıyor,
Kılıcımı
çıkardım,
Perileri
kurtardım.
Kurtardığım
periler,
Adım
adım geriler,
Kanadını
açardı,
Selâm
verir kaçardı.
*
* *
Az
uz gittim, dolaştım,
Altın
Köşk’e ulaştım.
Bir
kapısı açıktı,
Öteki
kapanıktı.
Kapalıyı
açarak,
Açığa
vurdum kapak.
At
önünde et vardı,
İt,
ot yemez, ağlardı.
Otu,
ata yetirdim,
Eti,
ite yedirdim.
Açtım
bir elmas oda,
Dev
şâhını uykuda
Gördüm,
kestim başını,
Dedim
: “Ey ifrit, hani
Nerde,
dünya güzeli?”
Dedi
: “Elinde eli!”
Döndüm,
baktım bir Kırgız
Elbiseli
güzel kız
Durmuş
bakar yanımda,
Şimşek
çaktı canımda...
Güldü,
dedi : “Türk Beyi
Tanıdın
mı geyiği?
Kimse
beni bu devden
Alamazdı,
ancak sen
Kaya
deldin, dağ yardın,
Geldin,
beni kurtardın!”
Âh,
o imiş anladım,
Sevincimden
ağladım…
Dedim
: “Turan meleği!
Türk’ün
yüce dileği!
Yüz
milyon Türk bu anda
Seni
bekler Turan’da.
Haydi,
çabuk varalım,
Karanlığı
yaralım,
Sönük
ocak canlansın,
Yoksul
ülke şanlansın!”
İndik
iti okşadık,
At
sırtına atladık.
Geçtik
nice dağ, kaya,
Geldik
Demir Kapı’ya.
Kapanması
çok yıldı,
“Açıl!”
dedim açıldı.
Yol
verince gizli yurt
Aldı
bizi bir Bozkurt,
Kaf
Dağı’ndan geçirdi
Türk
iline getirdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder