11 Eylül 2024 Çarşamba

Şinâsi - Münâcaât

 

Hak Teâlâ azamet âleminin pâdişehi
Lâ-mekândır olamaz devletinin taht-gehi 

Hâsdır Zât-ı İlâhisine mülk-i ezelî
Bî-hudûd anda olan kevkebe-i lem-yezeli 

Eser-i hikmetidir yerle göğün bünyâdı
Dolu boş cümle yed-i kudretinin îcâdı 

İzzet ü şânını takdis kılar cümle melek
Eğilir secde eder pîş-i celâlinde felek 

Emri vech üzre yer eyler gece gündüz hareket
Değişir tâzelenir mevsim-i feyz ü bereket 

Pertev-i rahmetinin lem'asıdır ayla güneş
Tâb-ı hışmından alır alsa cehennem âteş 

Şerer-i heybet-i ulviyyesidir yıldızlar
Anların şûlesi gök kubbesini yaldızlar 

Kimi sâbit kimi seyyar be-takdîr-i Kadîr
Tanrı'nın varlığına her biri bürhân-ı münîr 

Varlığın bilme ne hâcet küre-i âlem ile
Yeter isbâtına halk ettiği bir zerre bile 

Göremez zâtını mahlûkunun âdî nazarı
Hisseder nûrunu amma ki basiret basan 

Vahdet-i zâtına aklımca şehâdet lâzım
Can ü gönlümle münâcât ü ibâdet lâzım

Neş'e-i şevk ile âyâtına tapmak dilerim
Anla var Hâlik'ima gayri ne yapmak dilerim 

Ey Şinâsî içimi havf-ı İlâhî dağlar
Sûretim gerçi güler kalb gözüm kan ağlar 

Eder isyanıma gönlümde nedâmet galebe
Neyleyim yüz bulamam ye's ile afvım talebe 

Ne dedim tövbeler olsun bu da fi'l-i şerdir
Benim özrüm günehimden iki kat bed-terdir 

Nûr-ı rahmet niye güldürmeye rû-yi siyehim
Tanrı'nın mağfiretinden de büyük mü günehim 

Bî-nihâye keremi âleme şâmil mi değil
Yoksa âlemde kulu âleme dâhil mi değil 

Kulunun za'fına nisbet çoğ ise noksanı
Ya anın kahrına galib mi değil ihsanı 

Sehvine oldu sebeb acz-i tabiî kulunun
Hem O'dur âlem-i ma'nîde şefî'i kulunun 

Beni afvetmeğe fazl-ı ilâhîsi yeter
Sanma hâşâ kerem-i nâ-mütenâhîsi biter 


AÇIKLAMASI:
1- Allah ululuk âleminin padişahıdır. O'nun devletinin taht yeri yoktur. Çünkü Allah "mekândan münezzeh"tir, belli bir mekânı yoktur.

2- Ezelden beri varlığını sürdüren bu evren O'nun ilâhî zatına özgüdür. Bu âlem sonsuz, yıldızları da sınırsızdır.

3- Yeryüzü ile gökyüzünün yaratılması O'nun yaratıcı gücünün eseridir. Hayat belirtisi olan veya olmayan bütün âlemlerin yaratılması O'nun kudreti iledir.

4- (Ey ulu Rabbim!) Senin yüceliğini ve ululuğunu bütün melekler takdis eder, âlem Senin büyüklüğün önünde eğilir, secde eder.

5- Dünya O'nun emri doğrultusunda hareket eder, gece ile gündüzün oluşması, bolluk ve bereket mevsimlerinin değişmesi ve yeniden canlanması gene O'nun emri iledir.

6- Ay ile güneş rahmet ışığının parıltısıdır. Cehennem ateş alırsa O'nun hışmının ateşinden alır.

7- Yıldızlar, O'nun görkemli heybetinin kıvılcımıdır, bu yıldızların ışığı gökyüzünü yaldızlar.

8- Tanrı'nın takdiri ile kimi hareketli kimi hareketsiz bu varlıkların her biri O'nun varlığına açık bir delildir.

9- O'nun varlığını bilmek için âleme bakmaya ne gerek var, yarattığı bir zerre bile O'nun varlığını isbata yeter.

10- O'nun zatını yarattıklarının sıradan bakışı göremez, ancak gönül gözü açık olanlar nurunu algılayabilir.

11 - Zatının birliğini aklımca doğrulamak gerek, can ve gönülden (yalvarıp) yakarıp, ibadet etmek gerek.

12- Gönül dolusu şevk coşkusu ile âyetlerine tapmak dilerim. Rabbim'e ne yapmak, nasıl yakarmak istediğimi artık anla.

13- Ey Şinâsi, içimi Allah korkusu dağlar, her ne kadar yüzüm gülerse de gönül gözüm kan ağlar.

14- İsyanıma gönlümde pişmanlık ağır basar; ne yapayım, üzüntü ile bağışlanmamı istemeye yüz bulamam.

15- Ne dedim, tövbeler olsun, bu da bir kötü iştir. Benim özrüm günahımdan iki kat daha beterdir.

16- Allah'ın rahmetinin nuru kara yüzümü niçin güldürmesin, benim günahım Allah'ın bağışlama gücünden büyük müdür?

17- O'nun sonsuz cömertliği âlemi kaplamıyor mu, yoksa yaratmış olduğu kullar bu âleme dahil değil mi?

18- Kullarının zaaflarına oranla kusurları da çoktur. Ancak O'nun bağışlama ve yardım gücü kahrına üstün değil mi?

19- Kulunun hatalarına, onun yaratılıştan gelen zayıflığı sebep oldu. Hem (zaten) mânâ âleminde kulun bağışlanmasına vesile olacak olan da o(nun bu zayıflığı)dur.

20- Beni bağışlamaya O'nun İlâhî fazileti yeter, çünkü sonsuz keremi, hâşâ, biter sanma.

(Bu şiir ve açıklaması Büyük Türk Klâsikleri, 8/330-31'den alınmıştır. Ötüken-Söğüt, İst. 1988)

Yor

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder