Hak Teâlâ azamet âleminin pâdişehi
Lâ-mekândır olamaz devletinin taht-gehi
Hâsdır Zât-ı İlâhisine mülk-i ezelî
Bî-hudûd anda olan kevkebe-i lem-yezeli
Eser-i hikmetidir yerle göğün bünyâdı
Dolu boş cümle yed-i kudretinin îcâdı
İzzet ü şânını takdis kılar cümle melek
Eğilir secde eder pîş-i celâlinde felek
Emri vech üzre yer eyler gece gündüz hareket
Değişir tâzelenir mevsim-i feyz ü bereket
Pertev-i rahmetinin lem'asıdır ayla güneş
Tâb-ı hışmından alır alsa cehennem âteş
Şerer-i heybet-i ulviyyesidir yıldızlar
Anların şûlesi gök kubbesini yaldızlar
Kimi sâbit kimi seyyar be-takdîr-i Kadîr
Tanrı'nın varlığına her biri bürhân-ı münîr
Varlığın bilme ne hâcet küre-i âlem ile
Yeter isbâtına halk ettiği bir zerre bile
Göremez zâtını mahlûkunun âdî nazarı
Hisseder nûrunu amma ki basiret basan
Vahdet-i zâtına aklımca şehâdet lâzım
Can ü gönlümle münâcât ü ibâdet lâzım
Neş'e-i şevk ile âyâtına tapmak dilerim
Anla var Hâlik'ima gayri ne yapmak dilerim
Ey Şinâsî içimi havf-ı İlâhî dağlar
Sûretim gerçi güler kalb gözüm kan ağlar
Eder isyanıma gönlümde nedâmet galebe
Neyleyim yüz bulamam ye's ile afvım talebe
Ne dedim tövbeler olsun bu da fi'l-i şerdir
Benim özrüm günehimden iki kat bed-terdir
Nûr-ı rahmet niye güldürmeye rû-yi siyehim
Tanrı'nın mağfiretinden de büyük mü günehim
Bî-nihâye keremi âleme şâmil mi değil
Yoksa âlemde kulu âleme dâhil mi değil
Kulunun za'fına nisbet çoğ ise noksanı
Ya anın kahrına galib mi değil ihsanı
Sehvine oldu sebeb acz-i tabiî kulunun
Hem O'dur âlem-i ma'nîde şefî'i kulunun
Beni afvetmeğe fazl-ı ilâhîsi yeter
Sanma hâşâ kerem-i nâ-mütenâhîsi biter
Lâ-mekândır olamaz devletinin taht-gehi
Hâsdır Zât-ı İlâhisine mülk-i ezelî
Bî-hudûd anda olan kevkebe-i lem-yezeli
Eser-i hikmetidir yerle göğün bünyâdı
Dolu boş cümle yed-i kudretinin îcâdı
İzzet ü şânını takdis kılar cümle melek
Eğilir secde eder pîş-i celâlinde felek
Emri vech üzre yer eyler gece gündüz hareket
Değişir tâzelenir mevsim-i feyz ü bereket
Pertev-i rahmetinin lem'asıdır ayla güneş
Tâb-ı hışmından alır alsa cehennem âteş
Şerer-i heybet-i ulviyyesidir yıldızlar
Anların şûlesi gök kubbesini yaldızlar
Kimi sâbit kimi seyyar be-takdîr-i Kadîr
Tanrı'nın varlığına her biri bürhân-ı münîr
Varlığın bilme ne hâcet küre-i âlem ile
Yeter isbâtına halk ettiği bir zerre bile
Göremez zâtını mahlûkunun âdî nazarı
Hisseder nûrunu amma ki basiret basan
Vahdet-i zâtına aklımca şehâdet lâzım
Can ü gönlümle münâcât ü ibâdet lâzım
Neş'e-i şevk ile âyâtına tapmak dilerim
Anla var Hâlik'ima gayri ne yapmak dilerim
Ey Şinâsî içimi havf-ı İlâhî dağlar
Sûretim gerçi güler kalb gözüm kan ağlar
Eder isyanıma gönlümde nedâmet galebe
Neyleyim yüz bulamam ye's ile afvım talebe
Ne dedim tövbeler olsun bu da fi'l-i şerdir
Benim özrüm günehimden iki kat bed-terdir
Nûr-ı rahmet niye güldürmeye rû-yi siyehim
Tanrı'nın mağfiretinden de büyük mü günehim
Bî-nihâye keremi âleme şâmil mi değil
Yoksa âlemde kulu âleme dâhil mi değil
Kulunun za'fına nisbet çoğ ise noksanı
Ya anın kahrına galib mi değil ihsanı
Sehvine oldu sebeb acz-i tabiî kulunun
Hem O'dur âlem-i ma'nîde şefî'i kulunun
Beni afvetmeğe fazl-ı ilâhîsi yeter
Sanma hâşâ kerem-i nâ-mütenâhîsi biter
AÇIKLAMASI:
1- Allah ululuk âleminin padişahıdır. O'nun devletinin taht yeri yoktur. Çünkü Allah "mekândan münezzeh"tir, belli bir mekânı yoktur.
2- Ezelden beri varlığını sürdüren bu evren O'nun ilâhî zatına özgüdür. Bu âlem sonsuz, yıldızları da sınırsızdır.
3- Yeryüzü ile gökyüzünün yaratılması O'nun yaratıcı gücünün eseridir. Hayat belirtisi olan veya olmayan bütün âlemlerin yaratılması O'nun kudreti iledir.
4- (Ey ulu Rabbim!) Senin yüceliğini ve ululuğunu bütün melekler takdis eder, âlem Senin büyüklüğün önünde eğilir, secde eder.
5- Dünya O'nun emri doğrultusunda hareket eder, gece ile gündüzün oluşması, bolluk ve bereket mevsimlerinin değişmesi ve yeniden canlanması gene O'nun emri iledir.
6- Ay ile güneş rahmet ışığının parıltısıdır. Cehennem ateş alırsa O'nun hışmının ateşinden alır.
7- Yıldızlar, O'nun görkemli heybetinin kıvılcımıdır, bu yıldızların ışığı gökyüzünü yaldızlar.
8- Tanrı'nın takdiri ile kimi hareketli kimi hareketsiz bu varlıkların her biri O'nun varlığına açık bir delildir.
9- O'nun varlığını bilmek için âleme bakmaya ne gerek var, yarattığı bir zerre bile O'nun varlığını isbata yeter.
10- O'nun zatını yarattıklarının sıradan bakışı göremez, ancak gönül gözü açık olanlar nurunu algılayabilir.
11 - Zatının birliğini aklımca doğrulamak gerek, can ve gönülden (yalvarıp) yakarıp, ibadet etmek gerek.
12- Gönül dolusu şevk coşkusu ile âyetlerine tapmak dilerim. Rabbim'e ne yapmak, nasıl yakarmak istediğimi artık anla.
13- Ey Şinâsi, içimi Allah korkusu dağlar, her ne kadar yüzüm gülerse de gönül gözüm kan ağlar.
14- İsyanıma gönlümde pişmanlık ağır basar; ne yapayım, üzüntü ile bağışlanmamı istemeye yüz bulamam.
15- Ne dedim, tövbeler olsun, bu da bir kötü iştir. Benim özrüm günahımdan iki kat daha beterdir.
16- Allah'ın rahmetinin nuru kara yüzümü niçin güldürmesin, benim günahım Allah'ın bağışlama gücünden büyük müdür?
17- O'nun sonsuz cömertliği âlemi kaplamıyor mu, yoksa yaratmış olduğu kullar bu âleme dahil değil mi?
18- Kullarının zaaflarına oranla kusurları da çoktur. Ancak O'nun bağışlama ve yardım gücü kahrına üstün değil mi?
19- Kulunun hatalarına, onun yaratılıştan gelen zayıflığı sebep oldu. Hem (zaten) mânâ âleminde kulun bağışlanmasına vesile olacak olan da o(nun bu zayıflığı)dur.
20- Beni bağışlamaya O'nun İlâhî fazileti yeter, çünkü sonsuz keremi, hâşâ, biter sanma.
(Bu şiir ve açıklaması Büyük Türk Klâsikleri, 8/330-31'den alınmıştır. Ötüken-Söğüt, İst. 1988)
2- Ezelden beri varlığını sürdüren bu evren O'nun ilâhî zatına özgüdür. Bu âlem sonsuz, yıldızları da sınırsızdır.
3- Yeryüzü ile gökyüzünün yaratılması O'nun yaratıcı gücünün eseridir. Hayat belirtisi olan veya olmayan bütün âlemlerin yaratılması O'nun kudreti iledir.
4- (Ey ulu Rabbim!) Senin yüceliğini ve ululuğunu bütün melekler takdis eder, âlem Senin büyüklüğün önünde eğilir, secde eder.
5- Dünya O'nun emri doğrultusunda hareket eder, gece ile gündüzün oluşması, bolluk ve bereket mevsimlerinin değişmesi ve yeniden canlanması gene O'nun emri iledir.
6- Ay ile güneş rahmet ışığının parıltısıdır. Cehennem ateş alırsa O'nun hışmının ateşinden alır.
7- Yıldızlar, O'nun görkemli heybetinin kıvılcımıdır, bu yıldızların ışığı gökyüzünü yaldızlar.
8- Tanrı'nın takdiri ile kimi hareketli kimi hareketsiz bu varlıkların her biri O'nun varlığına açık bir delildir.
9- O'nun varlığını bilmek için âleme bakmaya ne gerek var, yarattığı bir zerre bile O'nun varlığını isbata yeter.
10- O'nun zatını yarattıklarının sıradan bakışı göremez, ancak gönül gözü açık olanlar nurunu algılayabilir.
11 - Zatının birliğini aklımca doğrulamak gerek, can ve gönülden (yalvarıp) yakarıp, ibadet etmek gerek.
12- Gönül dolusu şevk coşkusu ile âyetlerine tapmak dilerim. Rabbim'e ne yapmak, nasıl yakarmak istediğimi artık anla.
13- Ey Şinâsi, içimi Allah korkusu dağlar, her ne kadar yüzüm gülerse de gönül gözüm kan ağlar.
14- İsyanıma gönlümde pişmanlık ağır basar; ne yapayım, üzüntü ile bağışlanmamı istemeye yüz bulamam.
15- Ne dedim, tövbeler olsun, bu da bir kötü iştir. Benim özrüm günahımdan iki kat daha beterdir.
16- Allah'ın rahmetinin nuru kara yüzümü niçin güldürmesin, benim günahım Allah'ın bağışlama gücünden büyük müdür?
17- O'nun sonsuz cömertliği âlemi kaplamıyor mu, yoksa yaratmış olduğu kullar bu âleme dahil değil mi?
18- Kullarının zaaflarına oranla kusurları da çoktur. Ancak O'nun bağışlama ve yardım gücü kahrına üstün değil mi?
19- Kulunun hatalarına, onun yaratılıştan gelen zayıflığı sebep oldu. Hem (zaten) mânâ âleminde kulun bağışlanmasına vesile olacak olan da o(nun bu zayıflığı)dur.
20- Beni bağışlamaya O'nun İlâhî fazileti yeter, çünkü sonsuz keremi, hâşâ, biter sanma.
(Bu şiir ve açıklaması Büyük Türk Klâsikleri, 8/330-31'den alınmıştır. Ötüken-Söğüt, İst. 1988)
Yor