2 Mayıs 2025 Cuma

Atatürk Döneminde Din Eğitimi


İslam Dini'nin temel hedefi, sadece insanlara uyacakları hazır davranış kalıpları kazandırmak değil, verdikleriyle aklın gelişmesini sağlamaktır. Canlılar arasında da insanı farklı ve üstün kılan şey onun öğrenme özelliğidir. Öğretmek ise elbette eğitimin işidir.

Din eğitimi, din kültürünün verilmesi, din kişiliğinin kazandırılması demektir. Kuru kuru ezbercilik hiçbir vakit din terbiyesini vermez. Dinî terbiye demek, eğitilenlerin ruhunda din hissiyatını yaşatmak demektir.  Yetişmekte olan nesli dürüst bir insan yapma yolundaki her çabaya katılma din eğitiminin hakkıdır ve görevidir. Genel eğitimin bütün insanlara karşı sorumluluğu olduğu gibi, din eğitiminin de bütün insanlara karşı sorumluluğu vardır. Bu yönü ile "Din Eğitimi", genel eğitimin ayrılmaz bir parçasıdır.

Din eğitimi, önceleri, medreseler tarafından verilmekteydi. “Medâris-i İlmiye” adı altındaki medreselerin sayısı vilayet, kaza ve köyler dâhil olmak üzere toplam 479’dur. Şeriye Vekâleti tarafından verilen ruhsatla bir müderris tarafından açılan bu medreselerin muallimleri, kadrosu ve programları yoktu. Binaları eski ve harap olup, eğitim için uygun değildi ve hiçbir kontrole de tabi tutulmamaktaydı.

Tevhid-i Tedrisât Kanunu ile medreseler kapatılmış, Türk Eğitim sisteminde ve dolayısıyla Din Eğitimi ve öğretimi alanında yeni bir dönem başlatılmıştır. Din işleri ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması gerekçesiyle, bütün okullardan din dersleri kaldırılma yoluna gidilmiştir. 1924 yılında 29 yerde ilkokula dayalı ve öğretim süreleri 4 yıl olan imam hatip okulları açılmış ve kapatılan medrese talebelerinden isteyenler, seviye tespit sınavına tabi tutularak, derecelerine göre bu yeni okullara alınmışlardır. Bu nedenle imam hatip okulları daha açıldıkları yıl mezun veren okullar haline gelmiştir. 

1924 yılında 29 olan imam hatip okulu sayısı 1925’te 26'ya, 1926’da 20’ye, 28-30 yılları arasında ise 2’ye düşmüş ve 1930’da tamamen kapatılmışlardır. 1930-1931 öğretim yılında yeni öğrenci kaydı yapmayan bu okulların 2. sınıfına geçmiş olan öğrencileri ortaokullara nakledilmiş, 3. ve 4. sınıfa geçmiş öğrencilerine ise okula devam ederek mezun olabilme imkânı sağlanmıştır. İstanbul ve Kütahya’daki son iki imam hatip okulu da fiilen 1932’de kapatılmıştır.

1923-1924 öğrenim yılı başında 29 İmam-Hatip okulunda 2258 öğrenci kayıtlı bulunuyorken, ders yılı sonunda bu okullardaki öğrenci sayısı 1822’ye düşmüştür. 1924 1925 Öğrenim yılında bu sayı 1442’ye 1925-1926’da 1009’a, 1926-1927’de ise 278’e inmiştir.

Öğrenci sayılarındaki azalma ve imam-hatip okullarının önemlerini gittikçe kaybetmesinin iki nedeni vardır. Birincisi; Cumhuriyet devri ile birlikte Türkiye’nin eğitimden tarıma, sağlığa ve teknik alanlara doğru büyük bir kalkınmaya girişmesinin gençlere daha geniş imkânlar sağlandığı ve buna mukabil yeni iş sahalarının ortaya çıkması ile de dini hizmetlere olan geleneksel yönelmeyi büyük ölçüde azaltmıştır. İkincisi ise devletin teknik ve genel öğretim kuramlarını yurt sathına geniş ölçüde yaymakta gösterdiği gayret ve bu okullarda öğrenimlerini yapacaklara sağladığı kolaylıklardır. 

1927-1928 ders yılının başında, ilkokullar için yeni bir müfredat programına geçilmiş ve bu program içerisinde din dersleri 3. sınıftan başlayarak haftada birer saate indirilmiştir. Talim ve Terbiye Kurulu’nun 30 Kasım 1929 tarihli kararıyla da "müfredat programlarındaki din derslerinin okutulacağı, fakat öğrencilerin imtihana tabi tutulmayacakları" belirtilmiştir.  28 Ekim 1930 tarihinde de Maarif Vekâletince; "İlkokul programları içerisindeki müfredatın ancak arzu eden öğrencilere ve Perşembe günleri öğleden sonra okutulabileceği" bildirilmiştir.

Ortaokullarda ise din dersleri 1927 yılında programdan çıkarılmıştır. Liselerde zaten bu dönemde din dersleri mevcut değildir. Öğretmen okullarında 1931 yılında yapılan değişiklik ile okul programlarından din dersleri çıkarılarak, yerine Yurt Bilgisi, Fen Bilgisi, Askerlik gibi dersler konulmuştur. 

Bunun yanında din dersleri ancak köy ilkokullarının programlarında, o da 1939 yılına kadar mevcudiyetini koruyabilmiştir. 

(Kaynak: Aydan Aydemir. Demokrat Parti Dönemi Din Eğitimi)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder