31 Ekim 2024 Perşembe

Fuzuli - Gazel - 77 (Gubâr-i secde-i râhın hat-i levh-i cebînimdir)

 


Gubâr-i secde-i râhın hat-i levh-i cebînimdir
Sücûd-i der-gahın ser-mâye-i dünyâ vü dînimdir
Eger azm-i reh etsem şevk-i vaslın hâdî-i râhını
Ve ger ârâm hem tutsam hayâlin hem-nişînimdir
Hevâ-yi ravza-i kûyun bahâr-i gül-şen-i cânım
Nihâl-i kâmetin servim izarın yâseminimdir
Yakînimdir ki maksûdum olur hâsıl sana yetsem
Bi-hamdi’llah bana senden yana reh-ber yakînimdir
Taleb-gâr-i visâlim müjde-i vaslın dirîğ etme
Kim ol müjde ferah-bahş-i dil-i endûh-gînimdir
Götürdü zevk-i vaslın hâtırımdan ravza pervâsın
Sözün kevser münevver meclisin Huld-i Berîn’imdir
Bana yüz gösterir her lâhza yüz bin şâhid-i devlet
Çü mir’ât-i ruhun manzur-i çeşm-i pâk-binimdir
Serir-i saltanat zevkinden efzundur bana ol söz
Ki lûtf ilen demişsin bir gulâm-i kem-terinimdir
Beri oldum Fuzûlî gayrdan ol dil-rübâ ancak
Enîsim münîsim yârım nigârım nâzeninimdir

Oyhan Hasan Bıldırki - Dolunayın Eli Kulağında

 

Dolunayın eli kulağında çıkagelir şimdi
Sen görünmüyorsun, nerdesin?
Avare gönlümü taktım Anka kuşunun peşine
Yol, iz bulup sana gelsin diye.

Cenap Şahabettin - Elhân-ı Şitâ

Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş;
Eşini gâib eyleyen bir kuş
gibi kar
Geçen eyyâm-ı nevbahârı arar…
Ey kulûbun sürûd-ı şeydâsı,
Ey kebûterlerin neşîdeleri,
O bahârın bu işte ferdâsı:
Kapladı bir derin sükûta yeri
karlar
Ki hamûşâne dem-be-dem ağlar!
Ey uçarken düşüp ölen kelebek,
Bir beyaz rîşe-i cenâh-ı melek
gibi kar
Seni solgun hadîkalarda arar;
Sen açarken çiçekler üstünde
Ufacık bir çiçekli yelpâze,
Nâ’şın üstünde şimdi ey mürde
Başladı parça parça pervâze
karlar
Ki semâdan düşer, düşer ağlar!
Uçtunuz, gittiniz siz ey kuşlar;
Küçücük, ser-sefîd baykuşlar
gibi kar
Sizi dallarda, lânelerde arar.
Gittiniz, gittiniz siz ey mürgân,
Şimdi boş kaldı ser-te-ser yuvalar;
Yuvalarda -yetîm-i bî-efgân!–
Son kalan mâi tüyleri kovalar
karlar
Ki havada uçar uçar ağlar!

*     *     *

İslamiyet Öncesi Yazılı Türk Edebiyatı

 

İslamiyet’in kabulünden önceki dönemde Türklerin yazılı edebiyatı, genellikle sözlü gelenekler yoluyla aktarılan şiir ve destanlardan oluşuyordu. Bu edebi eserler, Türk kültürünün ve yaşam tarzının zengin bir yansımasıdır. Ancak, dünyada yazılı eserlerin sayılı olduğu; milletlerin ve dillerinin tam olarak teşekkül etmediği yüzyıllarda Türk edebiyatının yazılı eserleri de çoktur.

30 Ekim 2024 Çarşamba

Tevfik Fikret - Yağmur

 


Küçük, muttarid, muhteriz darbeler
Kafeslerde, camlarda pür ihtizaz
Olur dembedem nevha-ger, nagme-saz
Kafeslerde, camlarda pür ihtizaz
Küçük, muttarid, muhteriz darbeler...

Batı Trakya Türkleri Edebiyatı


Bugünkü Yunanistan Devleti sınırlan içerisinde kalan coğrafi bölge, Türk milleti açısından tarih, siyasisosyal ve kültürel yönleriyle çok önemli bir saha olma özelliğini sürdürmektedir... Halen bu ülkedeki Türkler ve Türkçe'nin durumuyla ilgili olarak başlıca şu gruplar üzerinde durulabilir: 
a) 14. yüzyılda Gazi Evrenos Bey'in Batı Trak ya'yı fethi ile bölgeye Konya ve Balıkesir civarından gelip yerleşen, Osmanlı Türklerinin torunlan olarak yoğun bir biçimde Gümülcine ve İskeçe şehir ve köy lerinde Lozan'dan beri "Resmi Azınlık" statüsünde yaşamakta olan, 150.000 nüfuslu "Batı Trakya Türkleri". 
b) Etnik kökenleri Yunan yönetimlerince sürekli olarak tartışma konusu yapılmak istenen, Batı Trakya'da "Balkan Kolu" denen "Yasak Bölge"de yaşamakta olan Müslüman Pomak Türkleri. 
c) Başta Rodos olmak üzere, "12 Ada Müslüman Türkleri". 
d) Türk Kökenli Hıristiyanlar: Oğuz Türklerinden çok önceleri bölgeye kuzeyden gelip yerleşen Gagauz, Kuman-Kıpçak, Peçenek gibi boylara mensup Hıristiyan Türkler ve Lozan'dan sonra mübadele ile Anadolu ve Trakya'dan Yunanistan'a göçen ana dilleri Türkçe ama Yunan alfabesi kullanan, Rumi Karamaniler olarak bildiğimiz  Karamanlı Türk Ortodokslar. 

Esat Mahmut Karakurt - Vahşi Bir Kız Sevdim (Roman Özeti)


Eserin Adı: Vahşi Bir Kız Sevdim

Yazarı: Esat Mahmut Karakurt

Yayınevi: İnkılap Ve Aka Kitabevleri  Koll.Şti. Ankara Cad. No :95 – İstanbul.

Basım Yılı: 1967 ( İlk baskı  1926 ).

Eserin Konusu : Balkan harbi yıllarında bir  Türk subayı ve Bulgar kızının aşkı.

Eserin Ana Fikri : Gönül  ferman dinlemez.

Eserin Özeti:

Abdulhamid’in saltanatı sırasında Adil adında, otuz bir yaşında yakışıklı bir Türk subayı İstanbul’dan  Makedonya’ya Cisri Mustafa Paşa Tepesi’ni içine alan mıntıkada görevlendirilir. Burada başında güzel bir kızın bulunduğu Bulgar çetesinin saldırıları ile karşılaşır ve bu çetenin terör faaliyetlerine son vermek üzere görevlendirilir.

Yunus Emre - Göçtü Kervan Kaldık Dağlar Başında

Ah nice bir uyursun, uyanmaz mısın?
Göçtü kervan kaldık dağlar başında.
Çağrışır tellallar inanmaz mısın?
Göçtü kervan, kaldık dağlar başında.

29 Ekim 2024 Salı

Ahmet Ayaz - Antalya

Adın gönüllerde saklı bir şehir,

Solmayan renkli bir gülsün Antalya.

Mehtaba hükmeden, gümüşten nehir,

Gecemde masmavi tülsün Antalya.

Rakım Çalapala - Yaşasın Cumhuriyet

Coşkunuz, sevinçliyiz.

Ayrı, gayrı değiliz,

Bütün Türkler hep biriz,

Yaşasın cumhuriyet.

Mehmed Akif Ersoy - Meyhane (Safahat'tan - 9)

 

Hurûşan bâd-ı süfliyyet derûnundan , kenârından;
Girîzan rûh-i ulviyyet harîminden, civârından.
Çıkar bin nâle-i nevmîd hâk-i ra’şe-dârından ,
İner bin zulmet-i makber fezâ-yı şeb-nisârından .
Gelir feryâdlar ebkem duran her seng-i zârından :
Yıkılmış hânümanlar sanki çıkmış da mezârından,
Dehân-ı hasret açmış rahnedâr olmuş cidârından !
Çöker bir dûd-i mâtem titreyen kandîl-i târından :
Sönüp gitmiş ocaklar yükselir gûyâ gubârından !
Giren bir kerre nâdimdir hayât-ı müsteârından ;
Çıkan âvâredir artık cihânın kâr ü bârından.

Behçet Kemal Çağlar - Cumhuriyet

 

Gönül verdik,

Sana erdik.

Ey hürriyet,

Cumhuriyet.

Herkes sever,

Seni över.

Ey hürriyet,

Cumhuriyet.

Canımızdasın,

Kanımızdasın.

Ey hürriyet,

Cumhuriyet.

28 Ekim 2024 Pazartesi

Köroğlu - Koçaklama (Canım Kırat Gözüm Kırat)

 

Canım Kırat, gözüm Kırat
Kaçıp çekilip gidelim
Her yanında çifte kanat
Uçup çekilip gidelim

Fuzuli - Gazel -98 (Sülûk-i fakr etvârım mezâk-i aşk hâlimdir)

 

Sülûk-i fakr etvârım mezâk-i aşk hâlimdir
Tecerrüd alemi seyrinde âlem pây-mâlimdir
Hayâlimde budur kim bulmuşum âlemde bir hilkat
Ne âlem hansı hilkat sandığım bâtıl hayâlimdir
Cünun feyziyle âzâd olmuşum kayd-i alâyıktan
Kemâl ü fazl terki rütbe-i fazl ü kemâlimdir
Benim şem’-i visâle yandıran pervâne veş varın
Fenâ-yi mutlakım cânân ile bezm-i visâlimdir
Tabîbâ kılmışım teşhis derd-i aşktır derdim
Alâmet âh-i serd ü rûy-i zerd ü eşk-i âlimdir
Hevâdan mevce gelmiş bahr-i derdim şâhid-i hâlim
Dil-i pür-ızdırâb ü nâle-i bî-i tidâlimdir
Fuzûlî âlem-ifakr ü fenâda mün’im-i vaktim
Diyâr-i meskenet nakd ü kanâ’at mülk ü mâlimdir

26 Ekim 2024 Cumartesi

Refik Halit Karay - Anahtar (Roman Özeti)

 


Eserin Adı: Anahtar

Yazarı: Refik Halit Karay

Yayınevi: İnkılap

Basım Yılı: 1994

1.ESERİN KONUSU:

Kitapta Kenan adlı kişinin karısının çantasında bir anahtar bulmasıyla başlayan olaylar ve sonunda bütün şüphelerinin boş bir kuruntu olduğu anlatılmaktadır. 

Oyhan Hasan Bıldırki - Öfkeli Dolunayda Kurulan Sensizliğim

 

Damar damar kanıma işleyen sensizliğim
Hüznümün şiirini bir türlü yazamadım
Kalbime yumruk yumruk vurulan sensizliğim
Alnımın yazısını ne yapsam bozamadım

Baskın yemiş nice avare kuşlar peşimde
Delişmen rüzgârlarla savrulan sensizliğim
Sanki çöldeyim ağır korkular yüreğimde
Yeniden yanışlarla kavrulan sensizliğim

Sensiz gecemde sayısız yıldızdasın şimdi
Öfkeli dolunayda kurulan sensizliğim
Ya çık gel ya resmini gönder yeter bana
Kader diye alnıma vurulan sensizliğim

Orhan Seyfi Şirin - Kıvrımlı Nehirlerin Kunduzlarına Şiir


Ovalarda nehirler,
Kıvrım kıvrım akardı.
Baraj mühendisleri,
Kunduzlar, set yapardı.

Cemil Meriç - Yağmurdan Sonra Aşk


Dün gece yağmurun altında
Yine sen geldin aklıma
Işıl ışıl parlayan gözlerini aradım
Seni benden ayıran kaderimden utandım

Mehmed Âkif Ersoy - Geçinme Belası (Safahat'tan - 8)


“Ömr-i giran-mâye der in sarf şûd
Tâ çihorem sayf, çipûşem şitâ!”
Sa’dî

Doksan senelik ömre, İlâhî, bu mu gâyet?
Bilmem ki ne âlem bu cedelgâh-ı maîşet !
Korkunç oluyor böyle hakîkatleri, gerçek,
Sa’dî o kadar felsefesiyle, hüneriyle,
Fikrindeki hürriyet-i fevka’l-beşeriyle
Esbâb-ı maîşet denilen kayda girerse,
Yâd etmesin âzâdeliğin nâmını kimse.
İnsan ki çıkar perde-i mektûm-i ademden,
Tâ sahne-i hestîde zuhûr ettiği demden,
İkmâle kadar fâcia-i devr-i hayâtı,
Atlatmaya mahkûm ne mülhik akabâtı !
Zannetme ölüm şahsına bir kerre muhâcim ...
Bin kerre olur günde o düşmenle müzâhim .
Âvâre beşer sâha-i gabrâya düşünce
Etrâfına binlerce devâhî üşüşünce
Meydan mı bulur râhatı esbâbını celbe?
Başlar o cılız kolları dünyâ ile harbe!
Kaynar güneşin âteşi mihrâk-ı serinde;
Karlar buz olur hep beden-i bî-siperinde.
Medhûş nigâhında köpürdükçe denizler;
Beyninde bütün dalgalar öttükçe mükerrer;
Sâhilden uzansam der, eder tayy-ı merâhil ;
Lâkin onu bilmez ki uzaklar daha sâil:
Dağlar o nihâyetsiz olan silsilesiyle,
Ormanlar o dünyâyı tutan velvelesiyle,
Emvâc-ı serâbıyle, vuhûşuyle bevâdî .
Her hatve-i azminde olur ye’sine bâdî .
Fevkinde, semâvâtın o ecrâm-ı mehîbi;
Pîşinde, zemînin o temâsîl-i acîbi;
Bîçâreyi medhûş ederek her nefesinde,
Muztar bırakır, mün’adim olmak hevesinde.

Hikaye Anlatım Teknikleri

 


Hikayeler, olay çerçevesinde oluşturulan edebi eserlerdir. Yazarlar, hikayede olayları anlatırken anlatma, gösterme, bilinç akışı, monolog gibi anlatım teknikleri kullanırlar.

Aziz Mahmud Hüdayi - Nutk-i Şerif