18 Aralık 2024 Çarşamba

Aşık Veysel Şatıroğlu - Bir Derd Ehli Bulsam

Bir derd ehli bulsam derdim söylesem
İy'olmaz derdlerim halim n'olacak
Hekimler derdime derman bulamaz
Bir değil beş değil derd kucak kucak

Karacaoğlan - Bir Kız Bana Emmi Dedi Neyleyim?

 

Değirmenden geldim beygirim yüklü
Şu kızı görenin del'olur aklı
On beş yaşında kırk beş belikli
Bir kız bana emmi dedi neyleyim

17 Aralık 2024 Salı

Gevheri - Sözün Bilmez Bazı Nâdân Elinden

 


Sözün bilmez bazı nâdân elinden
Edep ağlar erkan ağlar yol ağlar
Bülbülün feryadı gonca gülünden
Gülşen ağlar bülbül ağlar gül ağlar

16 Aralık 2024 Pazartesi

Hayrulla İsmetullayev - Babür'ün Bilinmeyen Vasiyetnâmesi

Babürname'nin dokuz yüz otuz altı (1529) yılı olayları arasında oğlu Humayun'un şiddetli bir hastalığa yakalandığı esnada geçen bir olay anlatılmaktadır:

Reşat Nuri Güntekin - Bir Kadın Düşmanı (Roman Özeti)

 

ESERİN ADI: Bir Kadın Düşmanı

YAZARI: Reşat Nuri Güntekin

YAYIN EVİ VE ADRESİ: İnkılap ve Aka, 1990

BASIM YILI: 1997

1. ESERİN KONUSU : İlk evliliğinde yaşadığı kötü olaylar sonucu kadınlarn hepsine önyargılı bakan ve onları değersiz gören İskender ‘in başından geçenler anlatılmaktadır.

Mehmed Akif Ersoy - Seyfi Baba (Safahat'tan - 16)


Geçen akşam eve geldim. Dediler:
        – Seyfi Baba
Hastalanmış, yatıyormuş.
        – Nesi varmış acaba?
– Bilmeyiz, oğlu haber verdi geçerken bu sabah.
– Keşke ben evde olaydım... Esef ettim, vah vah!
Bir fener yok mu, verin... Nerde sopam? Kız çabuk ol!
Gecikirsem kalırım beklemeyin... Zîrâ yol
Hem uzun, hem de bataktır...
        – Daha a’lâ, kalınız:
Teyzeniz geldi, bu akşam, değiliz biz yalnız.

Fuzuli - Gazel - 22 (Şerbet-i lâ’lin ki derler çeşme-i hayvân ana)

 

Şerbet-i lâ’lin ki derler Çeşme-i Hayvân ana
Ol verir can dem-be-dem uşşâka vü ben cân ana
Oklarından kim diken tek sancılıptır her taraf
Gül-benidir Ham kadîm her gonce bir peykân ana
Hâl ü hattır bilmem ol âyine-i ruhsârda
Ya gözümden aks salmış merdüm ü müjgân ana
Tutma ey kan dem-be-dem tuğyân edip ten çâkini
Koy bu manzardan demi nezzâre kılsın cân ana
Bahre lü’lü’ dişlerin vasfın meğer söyler sabâ
Kim kulak tutmuş sadef içre dür-i galtân ana
Gönlüme salmış hatın zevkin felek kanun duzup
Tıfl tek kim okudurlar zecr ile Kur’ân ana
Ey Fuzûlî ol sanem efgânına rahm eylemez
Taşa benzer bağrı te’sir eylemez efgân ana

Maʼmura Zohidova - Shamol bilan suhbat

Shamollar, yo‘l bo‘lsin, sizga saharlab,

Yo‘l olibsiz qay bir sokin joylarga?

Mehmonni qarshilab charchamaydi hech,

Bormasdan qo‘ymassiz G‘ovasoylarga?

15 Aralık 2024 Pazar

Cho'lpon - Go'zal Turkiston


Go‘zal Turkiston, senga ne bo‘ldi?

Sahar vaqtida gullaring so‘ldi.

Chamanlar barbod, qushlar ham faryod,

Hammasi mahzun. Bo‘lmasmi dil shod?

Bilmam ne uchun qushlar uchmas bog‘chalaringda?

Orhan Şaik Gökyay - Bu Vatan Kimin?

 


Bu vatan toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır,
Bir tarih boyunca onun uğrunda 
Kendini tarihe verenlerindir.

Emine Işınsu - Canbaz (Roman Özeti)

 

ESERİN ADI : CANBAZ

ESERİN YAZARI : EMİNE IŞINSU

YAYINEVİ : Bilge Kültür Sanat, İstanbul, 2013.

ESERİN KONUSU : 1970’lerin Türkiyesini; çalkantılı, huzursuz ve  karmaşık görünümünü konu alan bir roman.

ESER HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLERİMİZ :

Her sayfasında memleketimizin insanlarının 1970’li yıllarda çektiği zorlukları görebileceğimiz bu eser, o dönem hakkında bilgi sahibi olunması bakımından herkes tarafından okunmalıdır.

14 Aralık 2024 Cumartesi

Dilaver Cebeci - Sitare

 

"Çeşmek Be-zen Sitare
Ezmen Mekon Kenâre"

Nerden çıktın karşıma böyle Sitare
Efsaneler dökülüyor gülüşlerinde
Kirpiklerin yüreğime batıyor
Telaşlı bir kalabalığın ortasında
Ayaküstü konuşuyoruz
Nedimin nigehban nergisleri gibi
Üstümüzde bütün nazarlar
Çok utanıyorum Sitare
Dün oturup hesap ettim
Sen doğduğun zaman
Ben bir askeri mektepte talebeymişim
Sen bilmezsin Sitare
Burada gündüzler çekip durduğumuz bir mercan tespih
Geceler içinde uyuduğumuz birer siyah buluttu
Her akşam dokuzda yat borusu çalardı
Yat borusu baştan aşağı hüzün çalardı
Bir derin uykuya atardım kendimi
Siyah benli bir kız düşlerime kaçardı
Bende onu alır anamın düşlerine kaçardım.

Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum
Gözlerin mi daha sıcak gülüyor
Yoksa dudakların mı anlayamıyorum.

13 Aralık 2024 Cuma

Ömer Lütfi Mete - Yiğidi Gül Ağlatır


Yiğidi gül ağlatır gam öldürür
Nice namert ava çıksa, tuzak kursa, kurşun atsa;
Yiğidi çökertmezse kahır.
Bir dem yar hüzünle baksa
Bir gönül gözüyle baksa
Yiğidi gül ağlatır, gam öldürür.
Düşman yılan olup soksa,
Dokuz kavim taşa tutsa;
Yiğidi çökertmez kahır.
Bir dem yar hüzünle baksa,
Bir gönül gözüyle baksa
Yiğidi gül ağlatır, gam öldürür.


Nadirebegim İbrahimova – Yazarın Ölümü (Hikâye)

Bir kez kalp krizini yenen yazarın gönlünü hoş tutmaya çalışıyorlardı ama o Nisan ayının tam ortasında kanserden öldü.

O sırada, hastanede onun yanında hemşireden başka kimse yoktu. Hemşire nasıl olduysa yazarı tanıyordu. Hikayelerini okumuştu. Başka hastalardan daha fazla onun yanında bulunuyordu. Ağzından bir söz çıkar da bir isteği olur mu diye kendini parçalıyordu.

Ona sorduğu son soru şu oldu:

— Karınız geldi, içeri girsin mi?

Yazar başını salladı ancak gözlerini kapıdan ayırmadı.

Ahmet Hamdi Tanpınar - Mavi Maviydi Gökyüzü

 

Mavi, maviydi gökyüzü
Bulutlar beyaz, beyazdı
Boşluğu ve üzüntüsü
İçinde ne garip yazdı...

12 Aralık 2024 Perşembe

Ali Şir Nevai

 

Soyca bir Uygur kabilesinden gelen Ali Şîr Nevâî 17 Ramazan 844 (9 Şubat 1441) tarihinde Herat’ta doğdu. Babası Kiçkine Bahadır (Kiçkine Bahşı) Timur’un torunlarının hizmetinde bulunmuş, en sonra Bâbür Şah’ın (Hindistan'da devlet kuran Zahirüddin Muhammed Babür değil; 1422-1457 yılları arasında yaşayan Ebu'l Kâsım Bâbür) sarayında da önemli bir mevki sahibi olmuştu. Annesinin dedesi Bû Said Çiçek ise Sultan Hüseyin Mirza’nın dedesi Baykara Mirza’nın uluğ beyi (beylerbeyi) idi. Şâhruh’un ölümüyle çıkan karışıklıklar üzerine Kiçkine Bahadır o sırada altı yaşlarında olan Ali Şîr’i yanına alarak Yezd üzerinden Irak’a gitti. Bu yolculuk sırasında Ẓafernâme müellifi Şerefeddin Ali Yezdî ile karşılaşan Ali Şîr, aralarında geçen konuşmayı daha sonra Mecâlisü’n-nefâis adlı eserinde anlatmıştır.

Orhan Pamuk - Beyaz Kale (Roman Özeti)

 

ESERİN ADI: Beyaz Kale

YAZARI: Orhan Pamuk

YAYINCI: İletişim Yayınları, 1999.

ESERİN KONUSU: 

17.yy`da Türkler tarafından esir edilen astronomi,matematik ve tıptan anlayan bir Venedikli bilim adamının başından geçenler.

Mehmed Akif Ersoy - Azim (Safahattan - 15)

 

Sa’dî, o bizim Şark’ımızın rûh-i kemâli,
Bir ders-i hakîkat veriyor, işte meâli:

“Vaktiyle beş on kâfile sahraya dizildik;
Gündüz yürüdük hep, gece bir menzile geldik.
Çok geçmedi, baktım, bir adam hâsir ü hâib
Koşmakta... Meğer eylemiş evlâdını gâib .
Bîçâre gidip haymelerin hepsine sormuş;
Bir taş bile görmüşse, hemen oğluna yormuş.
Âvâre peder, nerde bulursun onu! derken...
Gördüm ki ciğer-pâresinin tutmuş elinden,
Lebrîz-i meserret geliyor bizlere doğru,
Taşmış da gözünden akıyor şimdi sürûru!
Yaklaştı şütürbâna nihayet, dedi yekten:
“Evlâdımı buldum... Nasıl amma? Onu bilsen...
Karşımda ne görsem, “O!” dedim geçmedim aslâ.
Aldatsa da tahmînimi binlerce heyûlâ,
Azmimde fütûr eylemedim, ye’si bıraktım...
Mâdâm ki dünyâdadır elbet bulacaktım...
Kumlarda yüzüp, zulmetin a’mâkına daldım;
Hep rûh kesildim... Ne boğuldum, ne bunaldım.
Tevfîk-i İlâhî edip en sonra inâyet,
Gördüm gözümün nûrunu karşımda nihâyet.”

Orhan Seyfi Şirin - Saçlarını Zindan Zindan Sal Bu Gün


Bu sevda aklımı baştan alalı
Bir hırçın denizim deli dalgalı
Bir Yunus ol göğsü pul pul kınalı
Gözlerime birer birer dal bu gün

11 Aralık 2024 Çarşamba