Hâsılım yok ser-i kûyuñda belâdan gayrı
Garazım yok reh-i 'aşkıñda fenâdan gayrı
Garazım yok reh-i 'aşkıñda fenâdan gayrı
Ney-i bezm-i gamım ey mâh ne bulsañ yele ver
Oda yanmış kuru cismimde hevâdan gayrı
Oda yanmış kuru cismimde hevâdan gayrı
Perde çek çehreme hicrân günü ey kanlı sirişk
Ki gözüm görmeye ol mâh-likâdan gayrı
Ki gözüm görmeye ol mâh-likâdan gayrı
Yetti bî-kesliğim ol gâyete kim çevremde
Kimse yok çizgine gird-âb-ı belâdan gayrı
Kimse yok çizgine gird-âb-ı belâdan gayrı
Ne yanar kimse baña âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bâd-i sabâdan gayrı
Ne açar kimse kapım bâd-i sabâdan gayrı
Bozma ey mevc gözüm yaşı habâbın ki bu seyl
Koymadı hîç 'imâret bu binâdan gayrı
Koymadı hîç 'imâret bu binâdan gayrı
(feilâtün feilâtün feilâtün feilün)
* * *
(Senin diyârında elde ettiğim şey
sâdece belâdır. Aşkının yolunda fânî olmaktan başka bir isteğim yoktur.)
Burada belâ Elest Bezminde verilen ikrardır. Âşıkın vahdet diyarında bütün kazancı bu ikrardır. Ve yine bu ikrar
yüzünden âşık belâlara uğrar, sevgili onu imtihan eder.
Sevgilinin bekasına ulaşması
âşıkm tek isteğidir. Fânî varlığının hakikî sevgilinin bâkî varlığında yok
olmasıdır.
2)
Ney-i
bezm-i gamem ey âh ne bulsan yele ver / Oda yanmış kuru cismümde hevâdan gayrı
(Gam meclisinin neyiyim. Ey ah, kuru cismimde havadan gayrı bulursan yele ver, mahvet.)
Ney, insandır. Allah ona ruhunu
üflemiştir. Gam meclisini şenlendiren bir ney yani ıstırap neyi. Çünkü ney
inler, ah eder.
Neyin delikleri yakılarak açılır
ve kurudur .Yani kuruduktan sonra ateşle delikleri açılır. Cism topraktır. Âh
neye üflenince esasen içinde hiçbir şey bulunmayan ney ses hâlinede bütün
varını havaya kalbeder. Kuru, yalnız bir cisim kalır. Neyin içinde hava vardır.
O hava da sese inkılâb eder.
Neyin içinde havadan başka birşey
yoktur. Burada hava aşk ma'nâsmadır. Aşktan başka herşeyinin mahvolmasını
istiyor. Yani yukarıdaki beytte dediği fenâya erişmeyi istiyor.
Ney ve cisim "toprak",
oda yanmış "ateş", kuru cisim tezat tarikiyle "su", hava
ise bir ma'nasiyle "hava". Şâir burada dört unsuru bir araya getirmiştir.
3)
Perde
çek dîdeme hicrân günü ey kanlu yaşum / Ki gözüm görmeye ol mâh-likâdan gayrı
(Ey kanlı yaşım, ayrılık günü
gözüme perde çek. Gözüm o ay yüzlüden başkasını görmesin.)
Kanlı gözyaşı gözü örtünce her
taraf kararır. Ayrılık günü gece olur. Ay geceleri çıkar.
Şâir, gündüz her şeyi görebilir, güneşi
de. Fakat gece sadece ay görülür. Sevgilisinden başka hiçbir varlığı görmek
istemiyor.
4)
Yetdi
bî-keslügüm ol gayete kim çevremde / Kimse yoh çizgine girdâb-ı belâdan gayrı
(Kimsesizliğim o raddeye geldi ki
etrafımda belâ girabmdan başka dönüp dolaşan yok.)
Belâ girdabı döner, yani mütemadi
belâlar içindedir.
Belâ girdabı Elest Bezmindeki
ikrarın şairi sürüklediği belâlardır ve bu içinden çıkılır belâlar
değildir.
Bütün meşgalem
bu ikrarın içinden çıkabilmektir. Etrafımda tek gördüğüm şey odur.
5)
Ne
yanar kimse mana âteş-i dilden özge / Ne açar kimse kapum bâd-ı sabâdan gayrı
(Gönlümdeki ateşten başka kimse
bana yanmaz. Bahar rüzgârından başka kimse kapımı açmaz.)
Şair yine kimsesizlikten bahsediyor.
Gönlümün ateşinden başka kimse bana acımaz. Bahar rüzgârından başka kimse
kapımı açmaz.
Burada yanmak, acımak
ma'nâsındadır. Fakat ateş de yanar. Gönlümdeki aşk ateşinden başka kimse, bu
çektiğim ıstırabı bilmez.
Kapı açmak "feth-i bab"
dır. Yani sülûkda makamları aşmaktır. Bâd- ı saba, bahar rüzgârı geçen gazellerde
söylediğimiz gibi İslâmdır. Bahar, mevsim-i adl'dir. Din-i adi ise
İslâmiyettir. Aşk yolunda uğradığım miiş- killeri ancak İslâmiyet halleder
demek istiyor.
Etrafımda beni anlayan kimse yok
derken, kimsesizlik ıstırabını bu şekilde anlatıyor. Ancak esen rüzgâr kapıyı
açar.
6)
Bozma
ey mevc gözüm yaşı habâbm ki bu seyl / Koymadı hîç imâret bu binâdan gayrı
(Ey dalga, gözümün yaşı üstündeki
hababı, su kabarcığını bozma. Zîra bu sel o imaretten başka bir bina bırakmadı,
hepsini harap etti.)
Sel, gözyaşıdır. Mevc, dalga ise
gözyaşının akarken vücuda getirdiği dalgadır.
Habab, su kabarcığı içinde hava
olan gayet zayıf bir varlıktır. Ufak bir hareket onu mahvedebilir. Şâir, bu aşk
selinin sadece hababı harap etmediğini, ondan gayrı nesi varsa mahvettiğini söylüyor.
Hababın içinde hava yani aşk
vardır. Zayıf varlığı ancak o aşk ile yaşar yani ayakta durur. Hava boşalınca
habab da yoktur.
Şair, aşktan tamamen zaafa düşen
varlığını hababa benzetiyor.
Habab, her yanı kapalı bir binaya, bir imarete
benzetiliyor.
7)
Bezm-i
ışk içre Fuzûlî nice âh eylemeyüm / Ne temettü' bulunur neyde sadâdan gayrı
(Ey Fuzûlî aşk,
şarap meclisinde nasıl ah etmeyeyim. Neyin, sesinden başka insana ne faydası
vardır?)
Şair, kendisini neye benzetiyor. Aşk,
şarap meclisinde ney çalınır, sesinden istifade edilir. Başka bir faydası
yoktur.
Ney de ah eder. Neyin kendisi
"elif" e, delikleri ise he "o" harfine benzer,
"ah" olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder