2 Ağustos 2024 Cuma

Mahir Ünlü - Semerkand Şehrinde Emir Temür’ün Bağları


Emir Temür , Türk tarihinde çok mühim yeri olan büyük bir asker ve devlet adamıdır. Bizim tarihçilerimiz arasında,Osmanlıdan kalma bir alışkanlıkla Emir Temür'ü pek fazla tanımadan karalayanlar veya unutulmasını arzu edenler vardır. Hatta onu Osmanlı hanedanına yakın olan tarihçi ve yazar Âşıkpaşazâde’nin bile yeterince kötülemediğini düşünerek Şam’da doğup Kahire’de ölmüş olan İbn Arabşah’dan öğrenip karalayanlar da vardır.

Mustafa Necati Karaer - Kuşlar ve İnsanlar

 


                  -I-

Evler ve insanlar çıkmazında
Gidip gelen evsiz-ayaksız sesler,
Duvardan duvara evden eve.
Ödünç diye bir şey vardı eskiden;
Komşular, bir fincan aydınlık için
Ne dersiniz bir fincan acı kahve?

Mektup


Ahmed Haşim Beye,

       Genç Kalemler tahrir heyeti namuslu gençlerdir; pek az zaman sonra meydana çıkacağı şüphesiz olan âdi bir hile ile kimsenin sukutunu hazırlıyacak derecede terbiyesiz ve ahmak olmadıkları gibi, sizi de böyle bir zanda bulunacak kadar küçük ve saf görmek istemezler…

1 Ağustos 2024 Perşembe

Fuzuli - Gazel (Zevk şevkiyle cihan kaydın çeken zahmet çeker)

 

Zevk şevkiyle cihan kaydın çeken zahmet çeker
Ehl-i zevk oldur kim andan dâmen-i himmet çeker

Karacaoğlan - Şol Âlemde Eksiksiz Yâr



Evvel Allah, ahir Allah
Andan ulu gelmemiştir
Hak Muhammed'den sevgili
Hakk'ın kulu gelmemiştir

Nedim - Şarkı (Erişti Nevbahar Eyyamı)

Erişti nevbahar eyyamı, açıldı gül-i gülşen
Çerağan vakti geldi, lalezarın didesi ruşen
Çemenler döndü ruy-i yare, reng-i lale vü gülden
Çerağan vakti geldi, lalezarın didesi ruşen

Açıldı, dilberin ruhsarı gibi leleler, güller
Yakıştı zülf-ü huban veş zemine saçlı sümbüller
Nevasaz olmada bin şevk ile aşufte bülbüller
Çerağan vakti geldi, lalezarın didesi ruşen



31 Temmuz 2024 Çarşamba

Osman Çeviksoy - Yoksul Yuva

Yoksul ailenin kızıydı.

Yoksul ailenin oğluyla evlendi.

Onlar da yoksul bir yuva kurdular.

Yoksul karı koca birbirlerini çok sevdiler.

Sevgiyle çalıştılar, kazandıklarıyla yetindiler.

Aç, açık kalmadılar.

Hacı Bayram Veli - N'oldu Bu Gönlüm?

 


N´oldu bu gönlüm n´oldu bu gönlüm
Derd ü gam ile doldu bu gönlüm

Hacı Bayram Veli

Asıl adı, Numan bin Ahmed, lakabı "Hacı Bayram"dır. 1352 (H. 753) tarihinde Ankara’nın Çubuk Çayı üzerinde Zülfadl (Sol-fasol) köyünde doğdu. Hacı Bayram-ı Veli, 14. ve 15. yüzyıllarda Anadolu’da yetişti. Eserlerini diğer Hacı Bektaş-ı Veli yoldaşları gibi Türkçe olarak yazarak Türkçe kulanımını Anadolu'da önemli şekilde etkiledi.

Nedim - Kaside (Kaside Der Vasf-ı Der İstanbul)



Bu şehr-i Sitanbul ki bi misl ü behâdır
Bir sengine yek pâre acem mülkü fedâdır

Nedim - Gazel (Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana)

 


Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana
Mey süzülmüş şîşeden ruhsar-ı âl olmuş sana

Nedim



İstanbul’da muhtemelen 1092 (1681) yılında doğdu. Adı Ahmed’dir. Babası, Sultan İbrâhim devri kazaskerlerinden Merzifonlu Mustafa Muslihüddin Efendi’nin oğlu Kadı Mehmed Efendi, annesi, İstanbul’un fethinden itibaren devlet hizmetinde bulunan Karaçelebizâdeler ailesinden Sâliha Hatun’dur. Dedesi bazı çirkin lakapları yüzünden Mülakkab Mustafa Efendi diye tanındığı için Nedîm’den de zaman zaman Mülakkabzâde diye bahsedilmiştir. Aile çevresinde iyi bir eğitim gördü. Dönemin klasik ilimleri yanında Arapça ve Farsça öğrendi. Tahsilini tamamladıktan sonra Şeyhülislâm Ebezâde Abdullah Efendi’nin de bulunduğu bir heyet tarafından yapılan imtihanda hariç medresesi müderrisliğini elde etti. III. Ahmed döneminin (1703-1730) başlarında şiirleriyle tanınmaya başlayan Nedîm daha sonraki yıllarda bazı devlet adamlarının yakın çevresine girdi, kendilerine kasideler sunarak dostluklarını kazandı. Özellikle Lâle Devri’nin ünlü veziri Nevşehirli Damad İbrâhim Paşa’nın hemen her faaliyeti için devrin diğer şairleri gibi Nedîm de kıta ve kasideler yazdı; paşa da kendisini daima gözetip kolladı. Kütüphanesinin hâfız-ı kütüblüğünü yaptığı İbrâhim Paşa tarafından kurulan tercüme heyetlerinde görev alan Nedîm meslek hayatında da çabuk ilerledi, 1138’de (1726) hariç medresesi müderrisliğinden Mahmud Paşa Mahkemesi nâibliğine getirildi. 1139’da (1727) Molla Kırîmî Medresesi’nde, 1140’ta (1728) Nişancı Paşa-yı Atîk Medresesi’nde görev yaptı. Bir yıl sonra Sahn-ı Semân medreseleri müderrisliğine yükseldi. Lâle Devri’yle birlikte Nedîm’in de sonunu hazırlayan Patrona Halil İsyanı patlak verdiğinde Sekban Ali Paşa Medresesi’nde müderristi.

30 Temmuz 2024 Salı

Attila İlhan - Kirli Yüzlü Melekler


sayende sayebân olduk istanbul şehri
sayende sebil olduk aç kaldık sefil olduk
yıldızlar dem çekti güvercinler gibi başucumuzda
ve yaktı perişan eyledi sine-i sâd-pâremizi
saplanıp hançer misâli bir hilâl
sokaklar serseri biz serseri
yüksekkaldırım da
bir cezayir şarkısını dile getirdi plâklar
cadde-i kebir: bütün ışıklarını yakmış bir gemidir
sinemalar neredeyse boşalacaklar

Nabi - Gazel (Beni Şad Eylemedin Sen Dahi Naşad Olasın)

 


Beni şad eylemedin sen dahi naşad olasın
Şu’le-i ah-i garihan gibi berbat olasın

Künç-i hicrane olup sen de benim gibi esir
Ruz ü şeb destzen-i damen-i feryad olasın

 


KİTABIN ADI

Yaprak Dökümü

KİTABIN YAZARI

Reşat Nuri GÜNTEKİN

YAYIN EVİ

İnkılâp ve Aka-İstanbul

BASIM YILI

1983

1.KİTABIN KONUSU: Gelir düzeyinin üzerinde bir yaşam sürdürmek isteyen bir ailenin dağılışıdır.

2.KİTABIN ÖZETİ  :   

Ali Rıza Bey, şair ruhlu, içine kapanık, kendi hâlinde dürüst bir insandır. Prensipleri kendi prensipleriyle bağdaşmayan insanlarla çalışmak istemediği için şirketteki memuriyetinden istifa eder; Üsküdar'daki evine çekilir. Ali Rıza Beyin, Şevket isminde bir oğlu ile Fikret, Neclâ, Leylâ ve Ayşe adında dört kızı vardır. Ali Rıza Bey, işten çıktığı sırada oğlu Şevket yüksek maaşla bir bankaya memur olur; evin bütün yükü onun üzerine biner. Şevket, babası gibi iyi yetişmiş, karakterli, namuslu bir gençtir. Ailesine de son derece bağlıdır. Babasının doğruluk ve namus uğruna işten istifa etmesini uygun bulur. Buna karşılık Ali Rıza Beyin hanımı Hayriye Hanım durumdan hiç memnun kalmaz.

Yunus Emre - Allah Sana Sundum Elim

 


Sensin kerim, sensin rahim, Allah sana sundum elim
Senden artık yoktur emin, Allah sana sundum elim

Ecel geldi vade erdi, bu ömrüm kadehi doldu
Kimdir ki içmeden kaldı, Allah sana sundum elim

Karacaoğlan - Ağacın Eyisi Özünden Olur

 

Ağacın eyisi özünden olur
Yiğidin eyisi sözünden olur
El için ağlayan gözünden olur
Ağlama hey gözü yaşın sevdiğim

29 Temmuz 2024 Pazartesi

Ahmet Tevfik Ozan - Gönülde Hür Azebaycan

 Prof.Dr. Elçin İskenderzade’ye...

Bir beyaz mermerde açan karanfil
Rüyaların yeryüzüne indiği
Bir esrarlı, güzel... Mukaddes vatan!
Yüzyıllarca tüten sabır, tevekkül...
Yıllarca gözlerden sızan ince kan...

Ahmet Tevfik Ozan - Ankara Yılları'na

 


Yalanmış, allı-pullu Ankara.. yalanmış rüya!
Bin kerre ölüme yenilmiş o şehir; yalanmış! ..
Döndüm hülya, döndüm hülya.. gene döndüm: O Hülya!
Belli ki: kanmış gönül, bir hayale aldanmış! ...

Ahmet Haşim - Tahattur

Bir Acem bahçesi, bir seccâde,
Dolduran havzı ateşten bâde...
Ne kadar gamlı bu akşam vakti...
Bakışın benzemiyor mu'tade.