29 Aralık 2024 Pazar

Kemalettin Kamu - Bingöl Çobanları


Daha deniz görmemiş bir çoban çocuğuyum. 
Bu dağların en eski âşinasıdır soyum,
Bekçileri gibiyiz ebenced buraların. 
Bu tenha derelerin, bu vahşi kayaların 
Görmediği gün yoktur sürü peşinde bizi, 
Her gün aynı pınardan doldurur destimizi 
Kırlara açılırız çıngıraklarımızla... 

28 Aralık 2024 Cumartesi

Fuzuli - Leyli vü Mecnun (Mesnevi)


Fuzûlî, Destan-ı Leyli ve Mecnun'u 1535-1536 yılları arasında yazmıştır.

Bu Hazret-i İzzetden izhâr-ı hamd ile istimdâd-ı husûl-i metâlibdür ve Âsâr-ı şükr ile istid'â-yı setr-i Meâyibdür

  1. Elhamdü li-vâhib'il-mekârim, Ve'ş-şükrü li-sahibi'l-merâhim
  2. Veh've'l-ezeliyyü fi'l-bidâye, Veh've'l-ebediyyü fi'n-nihâye
  3. Kad şâa bi-sun'ihi beyâneh, Mâ a'zamu fi'l-bakâi şâneh
  4. Sübhânallah zihî hudâvend, Bî-şibh u şerîk u misl u mânend
  5. Meşşâta-i nev arûs-i âlem, Gevher-keş-i silk-i nesl-i Âdem

Oyhan Hasan Bıldırki - Bir Bıçağın Keskin Ucu



Haziran öğle sıcağının gözleri kamaştırdığı bir sırada, kır saçlı, kara kuru bir adam, burnuna inen gözlüklerini düzeltirken;

- Buna da şükür! dedi. Kolay değil yaşadığımız günlerin değerini bilmek. Hani ne demiştin? Şu Romanyalı için İstanbul’da gece gündüz dolaşmış mı, ne?

- Evet, öyle!

- Dolaşır, dolaşır… Dolaşır ya, biz öylelerine deli gözüyle bakarız. Lâkin kazın ayağı öyle değil.

Mehmed Akif Ersoy - Acem Şahı (Safahat'tan - 19)

“Be-merdî ki mülk-i serâser zemîn
Niyerzed ki hûnî çeked ber zemîn.”
Sa’dî

Gürz-i girân-ı zulmünü ey kanlı nâsiye;
Eyvân-ı zer-cidârına as ziynetin diye!
Al kanlı bir kefenle donat hayme-gâhını,
Canlarla yak meşâil-i mâtem-penâhını!
Makberlerin hufeyre-i muzlim-dehanları ,
Dendân-ı gayz u kahra şebîh üstühanları
Yâd eylesin mezâlimini tâ ebed senin.
Ey cebhesi kitâbesi bin kanlı medfenin!
Ey bir hayâle tuhfe kılan bin hakîkati,
Ey âhenîn eliyle kazıp kabr-i milleti,
Nûr-i hayât ufuklarını herc ü merc eden!
Leylin şedîd zulmetini rûha meze eden!
Envâr-ı mihr-i fikri sen ey hâksâr eden,
Meyyitlerin izâmı gibi târumâr eden!
Ey hâdimi serâçe-i mâtem-feşânların !
Rahş-i akûr-i zulmüne pâmâl olanların
Gül-gonce-i mezârı mıdır tâc-ı devletin?
Tutmuşsa da avâlim-i efkârı şöhretin
Zannetme ki hükûmetinin efseriyledir ...
Sa’dî’lerin mezâr-ı çemen-ber-seriyledir.
Sa’dî’lerin mezârı, evet, bir avuç türâb ...
Tahtınsa bir cihan ki senin âsûmân-meâb!
Lâkin o kabre bence fedâ taht ü efserin...
Makber-güzîn olup da sükût eyleyenlerin
Feryâd-ı vâpesînine değmez bu velvelen...
Mudhik gelir nigâh-ı temâşâma hâilen !
Bin mülkü, milleti yok eden pençe-i felek,
Bir şahsı şüphesiz ebedî kılmamak gerek.
Mâzî ki işte makbereler mâverâsıdır ,
Milletlerin haziyre-i zâir-cüdâsıdır .
Atfeylesen nigâhını ka’r-ı zalâmına:
Milletlere gözün ilişir na’ş nâmına!
Dârâ’ların o nâsiye-i târumârını,
Ecdâdının izâmını, çökmüş mezârını
Pîş-i nigâh-i ibretine al da bir düşün...
Çoktur bu rütbe dağdağa bir kabza hâk için!
İklimler alan o muazzam Napolyon’un
Bir hufredir kazandığı şey. İşte bak onun
En son serîri makbere-i mâtemîsidir,
Akreplerin nedîmi, yılanlar enîsidir !
Yer kalmamış sarây-ı muallâna bak utan:
Mâtem-sarâylarla dolu sâha-i vatan!
Emr-i cihân-mutâı bu dünyâyı râm eden
Eslâfının -bugün düşünürsek- değil iken
Toprak olan dehenleri feryâda muktedir,
Hâlâ senin bu velvele-i nahvetin nedir?

27 Aralık 2024 Cuma

Faruk Nafiz Çamlıbel - Gurbet

 

I

Bir kuş tanıyorum ki, baharda,
Salkımlar açan bahçemin üstünde uçar da
Akşamların ürperdiği bir sesle öterdi.

Besbelli, bu iklime yabancı,
Nerden koparak geldiği meçhul,
Endamı uzun, tüyleri parlak, sesi vahşî
Bir kuş.

Akşamla yatan köyde sadâlar durulunca,
Mehtaba yakın, gölgeli bir nokta bulunca,
Hicranla kısılmış, heyecanlarla boğulmuş
Bir sesle öterdi.

Ataol Behramoğlu - Bu Dert Beni Adam Eder


Gece gündüz dolaşırım tenhalarda menhalarda

Benim annem güzel anem beni koyver

Sağ yanımda bir sızı var, sol yanımda yandım aman altıpatlar

Bu dert beni verem eder

26 Aralık 2024 Perşembe

İsmail Hakkı Yılanlıoğlu - Sepetçioğlu

 


Bir ana bir yiğit doğurmuş denmiş,

Her yana ününü sal Sepetçoğlu!

Yârinde duvak tel, yanak güldenmiş,

Ellere kaçırma al Sepetçoğlu!

Sepetçoğlu doğmuş Haçatbeli’nde

Diz vurmuş Ilgaz’a pala elinde

Ünü bütün efelerin dilinde

Efeler içinde kal Sepetçoğlu!

Yaslandın dağlara, dağlar yasıldı,

Arslanlar korkudan kaçtı bozuldu,

Ak alnına neden kara yazıldı?

Ara da yârini bul Sepetçoğlu!

Ben bilirim senin yürek sızını,

Kıramazlar, çeliktendir azını,

Hiç gamlanma vur Haçat’a dizini,

Zeybek havasına dal Sepetçoğlu!

Sepetçoğlu Kastamonu uşağı,

İnce bele sarmış tiftik kuşağı,

Henüz inmiş, dağdan düze aşağı,

Sedef kakma sazı çal Sepetçoğlu!

Yılanlıoğlu dumanlı dağ durgundur,

Koçyiğitin oyunları sargındır

Efe Türk’e, Türk efeye uygundur

Ünün dile destan bil Sepetçoğlu!




(1942 Kastamonu, Yol Boyunca s. 56-57)



Kul Himmet Üstadım - Altının Kadrini Sarrafı Bilir

 

Altının kadrini sarrafı bilir
Açılmaz dükkânlar pazar mı ola
Salını salını sevdiğim gelir
İrakipler hile sezer mi ola

25 Aralık 2024 Çarşamba

Peyami Safa - Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (Roman Özeti)

 


Eserin Adı: Dokuzuncu Hariciye Koğuşu

Yazarı: Peyami Safa

Yayınevi: Ötüken Yayınları

Basım Tarihi: 1999

Eserin Konusu: 15 yaşındaki bir gencin kemik veremi hastalığa yakalanması sonucu hayata tutunma çabası.

Romanın Özeti:

Romanın 15 yaşındaki kahramanı 7 yaşından beri dizindeki tam olarak teşhis edilemeyen bir hastalıktan dolayı sıkıntılar çekmektedir. Hayatı hastane kapılarında, doktor önlerinde geçmiştir. Son olarak yapılan tetkikler sonucunda dizindeki rahatsızlığın “Kemik Veremi” olduğu anlaşılır. Bu hastalık hayatına veya bir bacağına mal olabilecek bir hastalıktır. Hal böyle iken doktorlar, eğer beslenmesine dikkat eder, heyecansız, sakin bir yaşam sürdürür, moralini yüksek tutarsa iyileşme ihtimalinin olduğunu söylerler.

Ozan Arif - Vebalin Var

Osman dayı bu işte,

Senin de vebâlin var.

Bu namussuz gidişte,

Senin de vebâlin var!

            *     *     *  

24 Aralık 2024 Salı

Oyhan Hasan Bıldırki - Yalnızlık



ÖMRÜMDE SÜKUT


Çıngıraksız, rehbersiz deve kervanı nasıl,
İpekli mallarını kimseye göstermeden,
Sonu gelmez kumlara uzanırsa muttasıl,
Ömrüm öyle esrarlı geçecek ses vermeden.

Ve böylece bu ömür, bu ömür her dakika,
Bir buz parçası gibi kendinden eriyecek.
Semada yıldızlardan, yerde kurtlardan başka,
Yaşayıp öldüğümü kimseler bilmeyecek.


Cahit Sıtkı TARANCI

     
      Can sıkıcı bir şey yalnızlık. Koca dünyada uçuk sarı, soluk bir renk. Yalnızlık, sevimsizlik… Yalnızlık, sevgisizlik… Yalnızlık hemen her şeye sırtını dönmek, bütün kapıları sımsıkı bir şekilde başkalarının yüzüne kapatmaktır.


      Bütün kapıları başkalarının yüzüne kapatan yalnızlık, hemen herkesin, arada bir bizim de kapımızı çalmaktan çekinmez. Boş bulunur; “Kim o?” bile demeden kapımızı aralarsak, yalnızlık içeri süzülür, en acımasız, hem de hiç çıkmayacak bir leke gibi yakamıza yapışır, konuğumuz olur.

Cho'lpon - Binafsha


Binafsha senmisan, binafsha senmi,
Ko’chada aqchaga sotilgan.
Binafsha menmanmi? binafsha menmi,
Sevgingga, qayg’ungga tutilgan?

23 Aralık 2024 Pazartesi

Mehmed Akif Ersoy - Kör Neyzen (Safahat'tan - 18)

Elinde, nevha-i mâtem kadar acıklı sadâ
Veren bir eski kamış; koltuğunda bir yedici;
Şu kör dilenci, bakardım, olunca nâle-serâ ,
Durup da merhameten dinleyen gelip gidici,
Önünde boynunu bükmüş zavallı keşkülüne ,
Atardı beş para, onluk değilse bâri yine.

22 Aralık 2024 Pazar

Mehmed Akif Ersoy - İnsan (Safahat'tan - 17)


Ve tez’umu enneke cirmun sağîrun, ve fike’ntave’I âlemu’l-ekber
Hazreti Ali

Haberdâr olmamışsın kendi zâtından da hâlâ sen,
“Muhakkar bir vücûdum!” dersin ey insan, fakat bilsen...
Senin mâhiyyetin hattâ meleklerden de ulvîdir:
Avâlim sende pinhândır, cihanlar sende matvîdir :
Zeminlerden, semâlardan taşarken feyz-i Rabbânî,
Olur kalbin tecellî-zâr-ı nûrâ-nûr-i Yezdânî.

21 Aralık 2024 Cumartesi

Ümit Yaşar Oğuzcan - Ayrılık Günü


Ben nice ayrılıklar gördüm ömrümce
Kuşlar gördüm; kırılmış kolu, kanadı
Ayrı düşmüş sevdiğinden kuşlar gördüm
Hiç bir ayrılık bana bu kadar komadı

Abdurrahim Karakoç - İsyanlı Sükut

Gitmişti makama arz-ı hâl için
'Bey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Bir azar yedi ki oldu o biçim..
'Şey' dedi, yutkundu, eğdi başını.

18 Aralık 2024 Çarşamba

Aşık Veysel Şatıroğlu - Bir Derd Ehli Bulsam

Bir derd ehli bulsam derdim söylesem
İy'olmaz derdlerim halim n'olacak
Hekimler derdime derman bulamaz
Bir değil beş değil derd kucak kucak

Karacaoğlan - Bir Kız Bana Emmi Dedi Neyleyim?

 

Değirmenden geldim beygirim yüklü
Şu kızı görenin del'olur aklı
On beş yaşında kırk beş belikli
Bir kız bana emmi dedi neyleyim

17 Aralık 2024 Salı

Gevheri - Sözün Bilmez Bazı Nâdân Elinden

 


Sözün bilmez bazı nâdân elinden
Edep ağlar erkan ağlar yol ağlar
Bülbülün feryadı gonca gülünden
Gülşen ağlar bülbül ağlar gül ağlar

16 Aralık 2024 Pazartesi

Hayrulla İsmetullayev - Babür'ün Bilinmeyen Vasiyetnâmesi

Babürname'nin dokuz yüz otuz altı (1529) yılı olayları arasında oğlu Humayun'un şiddetli bir hastalığa yakalandığı esnada geçen bir olay anlatılmaktadır:

Cenap Şahabettin - Elhân-ı Şitâ