28 Eylül 2024 Cumartesi

Yunus Emre - Bir kez yüzün gören senün ‘ömrince hîç unutmaya

 

Bir kez yüzün gören senün ‘ömrince hîç unutmaya

Tesbîhi sensin dilinde ayruk nesne eyitmeye

Köksal Cengiz (Niyâzkâr) - Seninle Ben


Ey sevgili muhabbetin bağında,

Seninle ben yaprakla, gül olsaydık...

Yandıkça tutuşan gönül dağında;

Seninle ben ateşle, kül olsaydık...

Emine Işınsu - Ak Topraklar (Roman Özeti)

 


ESERİN ADI :Ak Topraklar
YAZARI :Emine Işınsu
YAYIN EVİ ve ADRESİ :Ötüken Neşriyet A.Ş.-İstanbul
BASIM YILI :1973

1.ESERİN KONUSU:
Selçuklu Devleti’nin kuruluşundan Malazgirt Savaşı’na kadar olan savaşlar ve olaylar anlatılmaktadır.

27 Eylül 2024 Cuma

Cenap Şahabettin - Senin İçin

 

Sesin işler gibi bir şuh kanat gamlarıma
Seni dinlerken olur kalbim uçan kuşlara eş,
Gün batarken sanırım gölgeni bir başka güneş;
Sarışınlık getirir gözlerin akşamlarıma.

Orhan Veli Kanık - Anlatamıyorum


Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Göz yaşlarıma, ellerinizle?

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.

Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.




Orhan Seyfi Şirin - Benim Aşkım

 

Uçup uçup konamayan
Kör bir kuştur kördür aşkım
Ne sınır ne yasak tanır
Bulut bulut hürdür aşkım

26 Eylül 2024 Perşembe

Oyhan Hasan Bıldırki - Av İzinde Bir Şahin


Şiir bir ebemkuşağı
Mavi, yeşil, sarı, kırmızı
Ansızın hayâl ufkumuzu kuşatır
Şiir henüz doğuma yatmış bir çiçek
Gonca gonca sancılar içinde
Hayata uzanır

Tenkid (Eleştiri) Yazı Türü ve Özellikleri

 

Bir sanat ya da düşünce eserini tanıtırken zayıf ve güçlü yönlerini belirtme, bir yazarın gerçek değerini yansıtma amacıyla yazılan yazılara eleştiri (tenkid) denir.
Bir kimsenin kendi eleştirisini yazarken ortaya koyduğu esere de otokritik (özeleştiri) denir.

Cemal Süreya - Beni Öp Sonra Doğur Beni

 

Şimdi
utançtır tanelenen
sarışın çocukların başaklarında

İlhan Berk - Ne Böyle Sevdalar Gördüm Ne Böyle Ayrılıklar

 

Ne zaman seni düşünsem
Bir ceylan su içmeye iner
Çayırları büyürken görürüm

Berna Moran'ın "Edebiyat Kuramları ve Eleştiri" Kitabının Genel Bir Özeti (“Edebiyat Kuramları ve Eleştiri” Kitabına Genel Bir Bakış) [1]

 

1.     Giriş
Berna Moran’ın İngiliz Dili ve Edebiyatı Kürsüsü’ndeki “Eleştiri” derslerinin bir derlemesi niteliğinde olan "Edebiyat Kuramları ve Eleştiri"[2] isimli kitap, edebiyat üzerine üretilen fikirleri açıklığa kavuşturma amacını taşır. Günümüze kadar gelmiş çok sayıda kuram ve yöntem bulunduğu için eldeki kuram ve yöntemleri tasnif etmek de güçleşir. Bu kitapta yapılmış olan tasnif, sanat eserine etki eden dört unsura dayanır: Sanatçı, eser, okur ve toplum.

Abdurrahim Karakoç - İncitme

 

Gölgesinde otur amma
Yaprak senden incinmesin.
Temizlen de gir mezara
Toprak senden incinmesin.

Oyhan Hasan Bıldırki - Gemiler


Gel geç sevdalar kısa bir gün gibidir
Yaşasan ne yazar, yaşamasan ne fark eder
Anılara tutunup yaşamak çok zor be gülüm
Karanfil kurusunda demlenmiş mektuplar
Sensiz olduğum akşamlarda beni deli eder

Muhteşem bir sevda hikâyesinin kanadıyız
Avucumuzda yazılı kader alır götürür bizi
Hüzünlü sonbahar derken, ilkbahardayız
Sıralı yıldızlar gibi mısralarımız dizi dizi
Güneş gitse bile bakıyorsun dolunaydayız

Hikâyemiz desen bizden önce düşer yollara
Çiçeğe böceğe, ağaca yaprağa yazılır
Gözlerimizde gülden boyanmış gülücükler
El eleyiz çılgın denizin gözü üstümüzde
Geç mi kaldık? Nerde bizi alıp gidecek gemiler?


31 Ocak 2007

25 Eylül 2024 Çarşamba

Transkripsiyon (Çeviriyazı) Nedir?

Transkripsiyon, bir alfabede mevcut seslerin/harflerin bazı özel işaretler kullanılarak başka bir alfabenin harflerine dönüştürülüp onlarla gösterilmesini ifade eder. "Çeviriyazı" şeklinde Türkçeleştirilmiştir.

Arapça metinlerin, Arap alfabesinin kullanıldığı Farsça ve Urduca metinlerin ve aynı alfabeyle yazılmış Türkçe metinlerin Latin harflerine dönüştürülmesi şeklinde uygulanır. Bu tür metinlerin Latin harfleriyle yazılmasına “Latinizasyon”, bu duruma getirilmiş metinlere “Latinize” denilir. 

Teoride yazı çevrimi karşılığında “transkripsiyon” ve “harf çevrimi” anlamında transliterasyon diye anılan iki usul söz konusudur. 

Gevheri - Ela Gözlü Nazlı Dilber

 

Ela gözlü nazlı dilber
Seni kandan sakınırım
Kandan değil hey efendim
Seni candan sakınırım

O yana bu yana bakma
Beni ateşlere yakma
Elini koynuna sokma
Seni senden sakınırım

Gevheri der ben bir merdim
Yüreğimden çıkmaz derdim
Sen bir kuzu ben bir kurdum
Seni benden sakınırım

24 Eylül 2024 Salı

Aşık Veysel Şatıroğlu - Güzelliğin On Para Etmez

 

Güzelliğiñ on par'etmez
Bu bendeki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulamañ
Göñlümdeki köşk olmasa

Fuzuli - Gazel (Cilve-i aks-i ruhun âyinede ey reşk-i hûr)

Cilve-i aks-i ruhun âyinede ey reşk-i hûr
Rûşen etmiş anı kim hurşîddendir aya nûr
Berk-i âhım gök yüzün tutmuş sirişkim yer yüzün
Sohbetimden hem vuhûş etmiş teneffür hem tuyâr
Aşk resmi ger budur müşkil yeter dermâna derd
Dert ehli bî-zeban bî-dertler mest-i gurûr
Dâğ-i dil-sûzu firâkın kıldı gün günden füzûn
Nûr-i mâh efzûn olur hur-şîdden oldukça dûr
Va’de-i lûtfun çok ammâ baht yâr olmaz ne sûd
Gül bitirmez âb-i şirin vermek ile hâk-i şûr
Târ-i zülfündür mi ruhsârında canlar meskeni
Yâ bırakmış bir reh-i pür piç ü ham gül-zâre mûr
Ol ser-i kûy itleri içre Fuzûlî yok yerim
Bes bana mâtem-serâ ben handan u handan sürûr

Bir Ataş Ver Cıgaramı Yakayım (Türkünün Hikayesi)

 

Tarih 4 Nisan, 1953. Çanakkale boğazı Nağra burnu açıkları. Saat 02:15. Gece sessiz, soğuk ve karanlık. 

23 Eylül 2024 Pazartesi

Osman Çeviksoy - Koşarak Yaşayan Adam: Yakup Ömeroğlu


Kuruluşundan bir süre sonra üyesi olduğum Türkiye Yazarlar Birliği’nin Genel Başkanıydı. Adını, çalışkanlığını duymuştum, ancak yüz yüze görüşmemiş, konuşmamıştık. Belki de cumartesi etkinlikleri dışında derneğe fazla uğramadığım için böyleydi. Onu, ilk kez derneğin 2006’da yapılan genel kurulunda uzunca bir süre dinleme imkânı buldum. Milli Kütüphane’nin büyük salonundaydık. Derneğin yeni yönetim kurulunu ve diğer kurullarını seçecektik. Sunucu tarafından sahneye davet edilen genç adamın soyadı dikkat çekiciydi. Üç kelimeden oluşuyor ve “deli” ile başlıyordu: Yakup Deliömeroğlu. Doğrusu ben soyadına ilk duyduğumda da hiç takılmamıştım. Anadolu’da mert, yiğit, cesur, gözü pek insanların “deli” diye anıldıklarını biliyordum. Dedem bunlardan biriydi. Mutlaka geçmişinde dedem gibi biri ya da birileri vardı ki böyle bir soyadı almışlardı. Yakup Deliömeroğlu, salonda hazır bulunanları selamladıktan sonra gösterişten uzak harika cümleler kurmaya başladı. Etkili, güzel konuşmasını, benimle birlikte eminim bütün salon büyük bir dikkatle dinledi. Kürsüden ayrılıp sahneden inerken herkes onu alkışladı, ben alkışlamadım. Çünkü son söyledikleriyle beni üzmüştü. 

Lütfü Şahsuvaroğlu - Son Konuşmamız


Yakup Deliömeroğlu kardeşimdi. Ömeroğlu yaptığında serzenişte bulunmuştum; "bize deli yürekler lâzım, niçin delilik gibi yüce ve akıncı bir makamı bıraktın" diye...