Yeni hükümet, Stalin’in 1953’teki ölümünden üç yıl sonra, onun döneminde yapılan hataları ve zulümleri sorgulayarak, demokratik kuralları koyma ve uygulama kararı alır. Bu kararın edebiyat sahasına da tesiri olur. Yazarlar, “Edebiyatın gelişmesi yönündeki her türlü yalan teoriler”i (Kirabayev, 1998: 113) sorgulamaya başlarlar. “Sosyalist realizm” denilen mükemmel toplum düzeninin bir hayal ürünü ve yalandan ibaret olduğu Kazak yazarları tarafından vurgulanır. Yazarların hayat ile alakalarını artırma meselesi görüşülür. Daha önce “Halk düşmanı” olarak ilan edilen yazarlara olan güvensizlik ortadan kalkar. Diğer Sovyet Cumhuriyetlerindeki aydınlar gibi 1937-38 yıllarında suçsuz yere karalananlar aklanır ve hakları iade edilir. Kazakistan’da S. Seyfulin, B. Maylin, İ. Cansügirov, S. Şeripov, M. Davletbayev gibi yazarların isimleri ve eserleri edebiyat tarihinde yeniden yerlerini alırlar. Yazarlar nispeten daha serbest yazmaya başlarlar.
3 Aralık 2024 Salı
Rıfat Ilgaz - Türkçesiz
Çocuğum,Türkçe’ni geliştir.
Dilimiz öylesine güzel ki
Durgun göllerimizce duru,
Akar sularımızca coşkulu...
Ne var ki çocuğum,
Güzellik de bakım ister!
Arif Nihat Asya - Bayrak
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Shahriyor Shavkat - Turonga bir yurak zarur
Quyoshdan to‘silsa yovqur ko‘zlarim,
Men bitta-bittalab sanashim mumkin
Dastavval sotadi qaysi do‘stlarim.
Va illo qo‘rqmasman,
Yo‘lim haqmi, bas!
Qaro sabuhlarga yetadi kuchim,
«Bir boshga – bir o‘lim» – o‘lim naqlimas,
Jo‘mardning kalomi ekani uchun.
Qadahlar to‘qnashib turibdi hali,
Nigohlar sirtida do‘stona bosim.
Hozircha ixtilof, nifoqdan nari
Adoliq topmoqda silliq marosim.
Baribir bilaman, kimda qaysi o‘y,
Qay sohil ishqida suzmoqda kema.
Ay, fuzul yuragim,
Qichqiriqni qo‘y,
Burg‘ular oldida sibizg‘a nima?!
Va illo demasman,
Umidingni uz.
Turkular kuylanmas kulib, hiringlab,
Turonday vatanni umatgan ulus
Tariqday ovozni tururmi tinglab?!
Ey turkiy do‘stlarim,
Nafasi yovqur!
Yig‘ib qo‘yilmaydi shamolda yelkan.
Avvalo, Turonga bir yurak zarur,
Yurakki, salmog‘i Turondan ulkan!
2 Aralık 2024 Pazartesi
Fuzuli - Gazel (Çünkim gözüme gelmedi hergîz hayâl-i hâb)
Sâkî getir piyâle vü doldur şârâb-i nâb
Şem ile mutrib ü ben (ü) sâki-i müşg-nâb
Nice nice bu dehr eder hâneler harâb
Mahrûm sofînin kılalım bağrını kebâb
Her fikr nâ-muvâkıf (u) her Fi’l nâ-sevâb
Bu ömr-i nâzenin çu bilirsin kılar sitâb
Cevr eyleme Fuzûlî’ye hâcet değil itâb
Xalq og’zaki ijodi
Qoraqalpog’istonning boy xalq og’zaki ijodi bir necha asrlar davomida rivojlangan. Uning asosini xalq og’zaki ijodining barcha janrlari: ertaklar, maqollar, matallar, rivoyatlar, she’rlar va boshqalar tashkil etadi.
Oyhan Hasan Bıldırki - Fırsatın Ucu ( Hikaye)
İçimde bir sıkıntı. Aklımda türlü düşünceler. Kararsızım. Elimdeki tüfek, öldürmekten başka ne işe yarar? Öldürmek, fakat kimi? Başımızdakilere göre, karşıda yer alan, bize “düşman” olanları, gözümüzü kırpmadan öldürmek gerekiyormuş.
1 Aralık 2024 Pazar
Karacaoğlan - Ağlama Sevdiğim Gül Dedi Bana
Benim yârim gelişinden bellidir
Ak elleri deste deste güllüdür
İbrişim kuşaklı ince bellidir
İnce bellerimi sar dedi bana
30 Kasım 2024 Cumartesi
Oyhan Hasan Bıldırki - Umut Dağlarda (Hikaye)
Akşamdan, şehrin kenar mahallelerindeki bildik bazı kapılar, "Güm, güm!" dövüldü. Adanın bu uç noktasındaki şehirde de, darbeden sonra, bir takım insanlara artık, yer yoktu. Gerçi darbe, henüz hiç kimseye yâr olmadı. Şehirli, birbirine düştü. Herkes, ötekinin arkasına adam koydu. Yaşamanın tadı tuzu kalmadı. İnsanlar tedirgin, mutsuz. Bütün gözler; korkuyla yumuluyor, daha sonra da yeni yeni korkulara açılıyor. Meydan, cadde, sokak ve de bazı evler ıpıssız. Temmuz ortasında, yakıcı, kavurucu sıcakların arasında, ansızın, adadaki iktidar el değiştirdi. Gazetecinin adamları ortalığa döküldü. Güzelim deniz, tadını, neşesini kaybetti. Kıyıda martılar, uçuşmaz oldu. Rüzgâr da, denizin kımıl kımıl dalgalarıyla oynaşmayı bıraktı. Bir sıcak, bir sıcak! Sanki, şehrin hemen her yanı, yanan bir fırın!
Hüseyin Avni Dede - Tek Şekerli Çınaraltı
mustafa ağbi hacı baba
sen ben
bilirim bir ölüm
suskunluğudur yalnızlığımız
yalnızlığımız beyazıt
çınaraltı biraz
biraz sahaflar çarşısı
bakırcılar çarşısı biraz
Ceyhun Atıf Kansu - Lirik Şarkı
Öt, güzel serçe, öt yeşil çalıda,
Sabahın sesini duyayım senden,
Şarkınla beraber gir penceremden,
Oyununu oyna renkli halıda.
29 Kasım 2024 Cuma
Rustam Musurmon - Qoraqalpoq tili
Qadim turkiy qoraqalpoq tilisan,
Keng sahroning xushnavo bulbulisan.
Haq yaratgan gulistonning eng suluv
Gulisan-ey, gulisan-ey, gulisan.
Bu diyorda xalqlar yashaydi inoq,
Jonini ham ayamas kelsa qo‘noq,
Tangri suygan qoraqalpoqning oppoq
Dilisan-ey, dilisan-ey, dilisan.
Yahya Kemal Beyatlı - Vuslat
Bir uykuyu cânânla beraber uyuyanlar,
Ömrün bütün ikbâlini vuslatta duyanlar,
Bir hazzı tükenmez gece sanmakla zamânı,
Görmezler ufuklarda şafak söktüğü ânı.
Gördükleri rü'yâ, ezeli bahçedir aşka;
Her mevsimi bir yaz ve esen rüzgârı başka,
Bülbülden o eğlencede feryâd işitilmez,
Gül solmayı, mehtâb azalıp bitmeği bilmez;
Gök kubbesi her lahza bütün gözlere mâvi,
Zenginler o cennette fakirlerle müsâvi;
Sevdâları hulyâlı havuzlarda serinler,
Sonsuz gibi bir fıskiye âhengini dinler.
Oyhan Hasan Bıldırki - Kadersiz Başım Oy
Hani ne derler Han’ım, kara haber sınır tanımaz. Kara haber tez duyulur. Bu defa da öyle oldu. Bütün Bursa çalkalandı. Ak saçlı analar, babalar, bağırlarını, başlarını yoldular. Koşa badem ağızlı, kınalı parmaklı gelinler, kızlar çok ağlayıp, yüzlerini yırtıp dövündüler. Yavru balaban bakışlı oğlancıklar, göğsü güzel balacıklar melül, mahzun bakışıp kaldılar. Hemen herkes bir başka yorumda bulundu. Töreyi bilen ulular ayıttılar:
28 Kasım 2024 Perşembe
Mehmet Emin Yurdakul - Şair
Bana yirmi yaşımda ateş saçan bir sevdâ,
İlk şi'rime altundan kanad veren o hulyâ
Ak saçlarım altında yine alev saçacak.
27 Kasım 2024 Çarşamba
26 Kasım 2024 Salı
Mehmed Akif Ersoy - Merhum İbrahim Bey (Safahat'tan - 14)
(İbrâhim Bey merhum ki tabâbet-i baytariye ulemâsındandır, hâk-i pâk-i Şark’ın yetiştirdiği nevâdir-i irfân ü fazîletin biridir. Merhumu yakından tanıyanlar dört sene evvelki fecîa-i irtihâlinin millet için ne elîm zıyâ’ , hükûmet için ne azîm bir hacâlet olduğunu teslimde tereddüt etmezler. Şark’ın, Garb’ın bedâyi’-i ilm ü fennini toplayıp hâfızasına doldurmuş; mahfûzâtını muhâkemâtıyle , meşhûdâtıyle şâyân-ı hayret bir sûrette tevsî’ etmiş; Şark’ın her tarafını defeât ile dolaşmış; Garb’ın en medenî memâlikini görmüş, gezmiş; elsine-i şarkıyeyi edebiyâtıyle bilir; Fransız, Rus lisanlarını hakkıyle öğrenmiş olan bu büyük adam fıtraten mahviyyete âşık, iştihâra düşman olmasaydı, emînim ki, hükûmet-i sâbıkanın o sâbıkalı ricâli yüzünden gurebâ hastahânelerinde ölen, öyle bir hakîm-i zû-fünûnu tanımak için kâriîn-i kirâm benim gibi bir âcizin delâletine müftekır kalmazdı!)
Dönen muhît-i nigâhımda yâl ü bâlindir,
Bütün hayâlim o fevka’l-hayâl hâlindir.
Zalâm-ı hayrete düşmüş, batar çıkarken ümid,
Önünde rehber olan meş’alem hayâlindir
Semâ-güzîn olarak gittin ey ilâhî nûr,
Peyinde şimdi ufuktan geçen zılâlindir.
Bu kâinât senin hâtıranla hep lebrîz:
Zemin, zaman bana yâd-âver-i cemâlindir.
Bütün cihâtta akseyleyen hemâlindir !
Esîr, sanki bir âyine-i celâlindir!
Nücûm-ı lâmia-zâ bârikât-ı irfânın,
Leyâl, ihâta-i eşyâdaki kemâlindir.
Seher o nâsiyeden bir nişân-ı feyzâ-feyz,
Şafakta dalgalanan renk, reng-i âlindir,
Ulüvv-i kâ’bını tasvîr eder nigâhımda
Semâ, olanca vuzûhiyle bir misâlindir.
Cibâl, heykel-i sâhib-vekâr-ı azmindir,
Suhûr , hıffete düşman olan hısâlindir.
Bulut yemîn-i leâlî-nisâr-ı cûdundur,
Güneş müfekkire-i herdem-iştiâlindir .
Tulu’, levha-i rengîn-i ibtisâmındır ,
Gurûb , safha-i gamkîn-i infiâlindir.
Havada mevcelenir sânihât-ı kudsiyyen,
Riyâh, rûhumu pür-cûş eden mekâlindir.
Çemende cilveler eyler bahâr-ı dîdârın,
Sabâ, nüvîd-i ümîd-âver-i visâlindir .
Şitâ , peyinde hurûşân kıyâmet-i kübrâ,
Rebî’ , hâtıra-i şi’r-i lâ-yezâlindir .
Hülâsa, nazra-i im’ânımın önünde cihan
Senin sahîfe-i zâtın, senin meâlindir.
25 Kasım 2024 Pazartesi
Cevat Şakir Kabaağaçlı - Alabandada (Hikaye)
Saç maşası satan adam, güverte yolcularına ait sancak kıç omuzluğunun alabandasında dinelmiş, bağıra bağıra mallarını övüyordu.Günün son turuncu ışığı sönmek üzereydi.