25 Eylül 2024 Çarşamba

Transkripsiyon (Çeviriyazı) Nedir?

Transkripsiyon, bir alfabede mevcut seslerin/harflerin bazı özel işaretler kullanılarak başka bir alfabenin harflerine dönüştürülüp onlarla gösterilmesini ifade eder. "Çeviriyazı" şeklinde Türkçeleştirilmiştir.

Arapça metinlerin, Arap alfabesinin kullanıldığı Farsça ve Urduca metinlerin ve aynı alfabeyle yazılmış Türkçe metinlerin Latin harflerine dönüştürülmesi şeklinde uygulanır. Bu tür metinlerin Latin harfleriyle yazılmasına “Latinizasyon”, bu duruma getirilmiş metinlere “Latinize” denilir. 

Teoride yazı çevrimi karşılığında “transkripsiyon” ve “harf çevrimi” anlamında transliterasyon diye anılan iki usul söz konusudur. 

Gevheri - Ela Gözlü Nazlı Dilber

 

Ela gözlü nazlı dilber
Seni kandan sakınırım
Kandan değil hey efendim
Seni candan sakınırım

O yana bu yana bakma
Beni ateşlere yakma
Elini koynuna sokma
Seni senden sakınırım

Gevheri der ben bir merdim
Yüreğimden çıkmaz derdim
Sen bir kuzu ben bir kurdum
Seni benden sakınırım

24 Eylül 2024 Salı

Aşık Veysel Şatıroğlu - Güzelliğin On Para Etmez

 

Güzelliğiñ on par'etmez
Bu bendeki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulamañ
Göñlümdeki köşk olmasa

Fuzuli - Gazel (Cilve-i aks-i ruhun âyinede ey reşk-i hûr)

Cilve-i aks-i ruhun âyinede ey reşk-i hûr
Rûşen etmiş anı kim hurşîddendir aya nûr
Berk-i âhım gök yüzün tutmuş sirişkim yer yüzün
Sohbetimden hem vuhûş etmiş teneffür hem tuyâr
Aşk resmi ger budur müşkil yeter dermâna derd
Dert ehli bî-zeban bî-dertler mest-i gurûr
Dâğ-i dil-sûzu firâkın kıldı gün günden füzûn
Nûr-i mâh efzûn olur hur-şîdden oldukça dûr
Va’de-i lûtfun çok ammâ baht yâr olmaz ne sûd
Gül bitirmez âb-i şirin vermek ile hâk-i şûr
Târ-i zülfündür mi ruhsârında canlar meskeni
Yâ bırakmış bir reh-i pür piç ü ham gül-zâre mûr
Ol ser-i kûy itleri içre Fuzûlî yok yerim
Bes bana mâtem-serâ ben handan u handan sürûr

Bir Ataş Ver Cıgaramı Yakayım (Türkünün Hikayesi)

 

Tarih 4 Nisan, 1953. Çanakkale boğazı Nağra burnu açıkları. Saat 02:15. Gece sessiz, soğuk ve karanlık. 

23 Eylül 2024 Pazartesi

Osman Çeviksoy - Koşarak Yaşayan Adam: Yakup Ömeroğlu


Kuruluşundan bir süre sonra üyesi olduğum Türkiye Yazarlar Birliği’nin Genel Başkanıydı. Adını, çalışkanlığını duymuştum, ancak yüz yüze görüşmemiş, konuşmamıştık. Belki de cumartesi etkinlikleri dışında derneğe fazla uğramadığım için böyleydi. Onu, ilk kez derneğin 2006’da yapılan genel kurulunda uzunca bir süre dinleme imkânı buldum. Milli Kütüphane’nin büyük salonundaydık. Derneğin yeni yönetim kurulunu ve diğer kurullarını seçecektik. Sunucu tarafından sahneye davet edilen genç adamın soyadı dikkat çekiciydi. Üç kelimeden oluşuyor ve “deli” ile başlıyordu: Yakup Deliömeroğlu. Doğrusu ben soyadına ilk duyduğumda da hiç takılmamıştım. Anadolu’da mert, yiğit, cesur, gözü pek insanların “deli” diye anıldıklarını biliyordum. Dedem bunlardan biriydi. Mutlaka geçmişinde dedem gibi biri ya da birileri vardı ki böyle bir soyadı almışlardı. Yakup Deliömeroğlu, salonda hazır bulunanları selamladıktan sonra gösterişten uzak harika cümleler kurmaya başladı. Etkili, güzel konuşmasını, benimle birlikte eminim bütün salon büyük bir dikkatle dinledi. Kürsüden ayrılıp sahneden inerken herkes onu alkışladı, ben alkışlamadım. Çünkü son söyledikleriyle beni üzmüştü. 

Lütfü Şahsuvaroğlu - Son Konuşmamız


Yakup Deliömeroğlu kardeşimdi. Ömeroğlu yaptığında serzenişte bulunmuştum; "bize deli yürekler lâzım, niçin delilik gibi yüce ve akıncı bir makamı bıraktın" diye...

Özge Ömeroğlu - Selâm Babam

 

Selamların en güzeliyle selam. Dünya bir penceredir bakıp geçmeye diyor Mevlâna. Sen o pencereye öyle güzel baktın ki Orta Asya’daki toprakları çiçeklendirdin, oradaki kardeşlerimize umut oldun, bu topraklara nimet oldun, yaz oldun. Şimdi o pencere kapandı buralar kış oldu, bitmeyen bir ateş oldu, sensizlik çok güç oldu. 

Havva Ömeroğlu - Adanmış Bir Nefes


Sana hiçbir zaman “gitme” demedim. 

Biliyordum “Türk dünyası” deyince kalbinin başka attığını, oraların sana nefes olduğunu. 

Şimdi daha iyi anlıyorum. Bana bunu söyletmeyenin seninle ilgili plânları bulunduğunu. Meğer yapman gereken ne çok iş varmış ömür çizgisine sığdırmak için. 

Yesevi’nin şehri Türkistan’da başlayan evliliğimiz boyunca Türk Dünyası ile kurduğun bağın bir insanda, bir kitapta, bir dergide nasıl vücut bulduğuna şahitlik ettim.  

22 Eylül 2024 Pazar

Hoca Dehhani - Gazel (Görmedi felek gözleyüben biŋ göz-ile hīç)

 

Yine görürem bende saʿādet eseri var

Kim şol gözelüŋ baŋa ʿināyet naẓarı var


Beŋzer ki ḳatı göŋline āhum eser itmiş

Her āh ki cāndan ḳopa ṭaşa eseri var


Dīvāne anuŋ şemʿ-i cemāline naẓar ḳıl

Tā rūşen ola dünyede kim saŋa perī var


Görmedi felek gözleyüben biŋ göz-ile hīç

Aġzı bigi bir ḥoḳka ki ṭolu güheri var


Yalŋuz mı menem ʿāşıḳ u āvāre elinde

Bu bābda biŋ bencileyin derbederi var


ʿĀşıḳda ne var kim ide maʿşūḳına īsār

Ger nesnesi yoḳsa hele āh-ı seḥeri var


Dehhāni anuŋ bilini bilüŋ ki ḳuçamaz

Ger ḳuçsa kemer ḳuça ki bilinde zeri var

Ahmet Haşim - Yarı Yol

 

Nasıl istersen öyle dinle, bakın:
Dalların zirvesindeyiz ancak,
Yarı yoldan ziyâde yerden uzak,
Yarı yoldan ziyâde mâha yakın.

Fuzuli - Gazel (Sâkiyâ câm tut ol âşıka kim kayguludur)

 

Sâkiyâ câm tut ol âşıka kim kayguludur
Kaygu çekmek ne için câm ile âlem doludur
Telh güftârsız olmaz leb-i yâr ey âşık
Çok heves eyleme ol şerbete kim ağuludur
Koyalım başı hum-i bâde ayağına gelin
Tutmamak olmaz anun hürmetini bir uludur
Bunca kim kûh-sıfat başıma taşlar urulur
Dîde-i bahtım uyanmaz ne ağır yuhuludur
Dil-i pür-hûnuma yağdırma belâ peykânın
Hazer et şîşeye nâ-geh zarar eyler doludur
Gönlümün zahmına peykânını ettim merhem
Genc-i gamdır n’ola ger böyle demir kapılıdır
Nergisin fikri Fuzûlî göz ü gönlümde gezer
Tutar âhu vatan ol yerde ki otlu suludur

21 Eylül 2024 Cumartesi

Cengiz Dağcı - Korkunç Yıllar (Roman Özeti)

 

ESERİN ADI: Korkunç Yıllar

YAZARI: Cengiz Dağcı

YAYINEVİ: Ötüken Yayınları, İstanbul, 2001

1.   ESERİN KONUSU: 

İkinci Dünya Savaşı esnasında Sovyetler Birliğinde yaşayan Türklerin Çektiği sıkıntılar, haksızlıklar, kullanılmaları ve vatan sevgisi.

2.   ESERİN ÖZETİ:

Olaylar İtalya’da Sadık ve Cengiz’in bir akşam sohbeti esnasında doğuyor.Sadık 1930-1940’lı yıllarda Rusya’da yaşamış bir Kazak Türkü.Hayatını hatıralar adı altında bir defterde topluyor.

Sadık çocukluk yıllarında köyde yaşıyor daha sonra babasının milisler tarafından tutuklanmasıyla şehre taşınıyorlar; babasının bir kaç ay sonra serbest bırakılmasıyla da Akmescit’e taşınıyorlar. Sadık durumları çok kötü olmasına rağmen babasının ısrarları üzerine okula yazılır.(1937)

Ruslar 150 yıldır Türkleri yok etmek için her türlü yolu deniyorlardı.Önce camilerde ezan okunmasını yasakladılar, ardından da onları yıkmaya başladılar.

Yunus Emre - Gül ü reyhânun kokusı ‘âşıkıla ma‘şûkadur


Bir kez yüzün gören senün ‘ömrince hîç unutmaya
Tesbîhi sensin dilinde ayruk nesne eyitmeye

Ârif Nihat Asya - Câhide'nin Eli



"Bingöl'ün Hepsor köyünde geceleyin bir evden, sussun diye dışarıya attıkları beş ya­şındaki Cahide'yi almaya gidince bulamadı­lar. Sabaha kadar aradılar.. 

Sabahleyin uzak­larda bir el bulundu."

G a z e t e l e r


Sokaklarında kurtlar gezen köy...

Karanlıklarında neon ışıkları değil, kurt gözleri parlayan gece ve kurtlar sofrasında tadımlık bir çocuk: Beş yaşındaki Cahide... Böyle bir sofradan artakalan minimini bir el; Cahide'nin eli.

Nef'i - Kaside (Der Medh-i Vezir-Azam Murad Paşa)

Gamzen ne dem ki tiğ çekip hûn-feşân olur
Uşşâk-ı dil-figâra ecel mihribân olur

Neyzen Tevfik - Kime Sordumsa Seni

 

Kime sordumsa seni doğru cevap vermediler;
Kimi "alçak", kimi "hırsız", kimi "deyyus" dediler...
Künyeni almak için, partiye ettim telefon:
Bizdeki kayda göre, şimdi o mebus dediler! ..

Yavuz Bülent Bakiler - Gözlerin İstanbul Oluyor Birden


Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
Martılar konuyor omuzlarıma,
Gözlerin İstanbul oluyor birden.

Yunus Emre - ‘Işk da‘vîsin kılan kişi hîç anmaya hırs u hevâ

 

‘Işk da‘vîsin kılan kişi hîç anmaya hırs u hevâ

‘Işk evine girenlere ayruk ne meyl ü ne vefâ

20 Eylül 2024 Cuma

Orhan Veli Kanık - Rahat

 

Şu kavga bir bitse dersin,
Acıkmasam dersin,
Yorulmasam dersin;
Çişim gelmese dersin,
Uykum gelmese dersin;

Ölsem desene!